Berçil ve Kaya – yaş on yedi
02.04.2014, her şey yaşanmaya başlamadan önce, on sekize girmeden.
Yaş on sekiz, daha birkaç ay var olmama ama ben yirmilerimin ortasında gibi hissediyorum. Kendimi yataktan kalkamayacak kadar neden yorgun hissettiğimi çok iyi bilsem de görmezden gelmek istiyordum. Doğan güneşe rağmen benim ayağa kalkacak hevesim yoktu. Okula gitmek istemiyordum. Aslında nefret etmiyordum okuldan ama bugün kalkıp gidecek enerjiye de sahip değildim.
Sadece odamda durmak ve tüm gün boyunca hiçbir şey yapmamak istiyordum.
Odamın önüne doğru gelen ayak seslerini duyduğumda gözlerimi hızlıca kapadım. Odamın kapısı açıldığında içeriye kimin girdiğini anlamak zor değildi. Beril olduğunu sessiz olmaya çalışan ama beceremeyen adım seslerinden kolayca anlayabiliyordum. Annem olsa daha hoyrat olurdu hareketleri, babam da bu saatte evde olmazdı. Yatağımın üstüne doğru çıktığında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsememi engellemeye çalıştım. Gözlerimi anlamaması için sıkıca yumdum.
Kulağıma doğru eğildiğinde, "Berçil," dedi naif sesiyle. Bilerek ismimdeki "i" harfini uzatmıştı. "Berçiiil." Gülmemeye çalışmak çok zordu. Onun sesini duyduğumda istemsizce gülesim geliyordu. "Uyanmayacak mısın?"
Benden biraz uzaklaştığında rahat bir nefes almak istedim ama bu yaptığım numarayı direkt ortaya çıkarırdı. "Sen git, ben gelmeyeceğim." Dedim uykulu sesle. Bu numara değildi. Gerçekten deli gibi uykum vardı. Uykunun da ötesinde yorgundum.
Bedenini yanıma bıraktığında ona doğru döndüm yatakta. Daha fazla numara yapmaya gerek yoktu. Gözlerim yarım yamalak açtığımda dudaklarında hafif bir gülümsemeyle onu görmek hoştu. Beril her zaman neşeli olan taraftı, bense her zaman daha sakindim. "Gelmeyecek misin yani?" dedi dudaklarını büzerek, üzgün bir sesle.
"Gelmesem?" diye sordum onun üzgün sesine karşılık olarak. "Yatsam, dinlensem olmaz mı?"
Elleri saçlarıma gittiğinde, "Gelme." Dedi rahat sesle. Dudaklarını tekrar araladığında söyleyeceklerinin hiç hoşuma gitmeyecek şeyler olduğunu anlamak muzip yüz ifadesinden belliydi. "Gelme istersen, sen bilirsin ama?"
"Ama?"
"Beste'ye gün yüzü doğar." Dediğinde içimdeki pozitif olan her duygunun kanımdan çekildiğini hissettim. "Zaten biliyorsun Kaya'ya yanaşmak için yer arıyor. Sen olmayınca sineklerin ineğe yapıştığı gibi yapışır."
Benzetmesine güldüğümde o da güldü benimle birlikte. "Kaya yüz vermez ona." Diyerek hemen savunmaya geçtim. "Denediğiyle kalır."
"Öyle tabii. Zaten Kaya'nın gözü senden başkasını görmüyor ama Beste'nin yapacağına kayıtsız mı kalacaksın?" alttan alttan beni manipüle etmeye çalışıyordu ve her ne kadar istemesem de beceriyordu.
Beste gerçekten gelmediğimi görür görmez Kaya'ya yapışırdı. Onu Kaya'dan uzak tutan benim varlığımdı. Benden çekindiği için arkadaş ayağına olsa bile yanaşamıyordu ona. Her ne kadar başlar da yaklaşmaya çalışsa da benim tepkilerimi gördükten sonra cesaret edemiyordu. Kaya ona her ne kadar yüz vermese de uğraşmaktan vazgeçmiyordu.
"Yine de gelmeyecek misin?" diye sorduğunda gözlerinin içine kararsız bir ifadeyle baktım. Az önce her ne kadar gelmek istemiyorsam şimdi bir o kadar da gitmek istiyordum. Beste'nin sadece Kaya'ya yanaşma düşüncesi bile bütün vücudumu harekete geçirmek için yeterliydi. Yorgunluğum hala oradaydı ama onu görmezden geleceğim bir neden de vardı artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Kader
Teen FictionGeçmişimi bir toprağın altına gömerken o günler de bıraktığım herkesten koşarak uzaklaşmıştım. Giderken büyük bir bomba patlatmış ve hepsinin benden nefret etmesine neden olmuştum. Ben, beni seven kim varsa onların içlerine benim için öfke tohumları...