13

180 17 11
                                    

Katsuki'den

Hiç beklemediğim bir anda, onun sesini duydum.

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken, sesin geldiği yöne baktım. "Kacchan!"

Evet, buradaydı.

"Elimi tut!"

Elini mi?

Onun elini mi?

Tutmak zorunda mıydım?

Neden?

Neden o?

Gözlerimi yumdum ve daha fazla düşünmeye gerek olmadığı kanısına vararak, onların olduğu yere doğru sıçradım.

Deku'nun elini sıkıca tuttuğum da, göz göze geldik, tabi bir kaç saniye falandı ama bu bir kaç saniye, bana bir kaç yıl gibi gelmişti.

Kaşlarım çatıldı.

Ben, neler düşünüyordum?

***

All Might'ın asıl hali, tüm medya da yayınlanıyordu.

Deku ile büyük ekrandan, onu izkerken, All Might'ın son kelimeleri, onu gözyaşına boğmuştu.

"Senin sıran!"

Evet, All Might bunu, bir kötüye söylemiş gibi görünüyordu. Herkesin anladığı buydu, bende ilk başta öyle düşünmüştüm fakat neden işin aslı çok farklıymış gibi hissediyordum?

Deku'yu gözyaşına boğan bu kelimelerin asıl anlamı neydi?

***

O günden beri, baya bir zaman geçmişti.

Deku ise, uyumadan antrenman yapıp duruyordu. Bunu fark etmemek için kör olmak falan gerekiyordu.

Üstelik okul da ise, sürekli olarak All Might ile görüşüyordu.

Bu fazla şüpheli değil miydi?

Hiç bir öğretmen, öğrencisiyle bu kadar sık görüşmezdi.

Yine Deku'nun antreman yaptığı gecelerden birinde, onu izlemeye koyulmuştum. Beni fark etmemişti tabi. Her zaman olduğu gibi.

Bir süre sonra, All Might geldi ve Deku'ya bir sepet uzattı.

Deku, gülümsedikten sonra yere oturup sepeti açtılar ve içinde ne varsa çıkartıp, yemeye koyuldular.

Yurtta yaşamaya başladığımızdan beri, Deku'yu inceleme fırsatım daha çoktu ve anladığım kadarıyla, o gücünü gerçekten başka birinden almıştı.

İlk başta inanmasam da, bazı parçalar birleştikçe, bu düşünceyi onaylıyordu.

Daha fazla izlememe kararı alarak, aşağı kata indim ve onların bulunduğu yere doğru yürümeye başladım.

Gerçekleri bugün anlatacaklardı.

***

"Aptal."

"Naptım yine?!"

Deku'nun sesi kulaklarıma doldu.

"Neden bana söylediniz ki?!"

Deku, yine bağırdı. "Anlatmazsak bizi geberteceğini söyleyip duruyordun!"

Önümde ki masayı tekmeledim. "Cidden. Bu sırrı, neden bana söyledin?"

Omuz silkti ve arkasında ki duvara yaslandı. "Sadece sana söylemem gerektiğini hissettim, bu kadar."

Kollarımı göğsümde birleştirip, tek kaşımı kaldırdım. "Neden?"

"His-"

"Asıl neden?"

Yutkundu ve başını aşağı eğdi. Bir şeyden çekiniyor gibi duruyordu. Ayağa kalkıp, ona doğru yürüdüm ve tam önünde durdum.

Hâlâ başını kaldırmamıştı.

"Deku."

"Kacchan."

"Kaldır başını!"

Omuz silkti. "Reddediyorum." Yönünü kapıya çevirdi. "Gidiyorum."

Soruma cevap vermeden, hiç bir yere gidemezdi. Kolundan tuttum ve sertçe kendime doğru çektim.

Bu ani hareketim onu şaşırtmıştı. "Ka-"

"Şu aptal tavırlarına son ver! Gerçekten sinir bozucu oluyorsun! Sırf bu yüzden, bazen seni görmeye bile katlanamıyorum!"

Normal de, dediğim hiç bir şeyi ciddiye almazdı, bağırsam bile gülümseyerek bakardı bana.

Peki şuan neden kırıldığını hissediyordum?

Elini, elimden kurtarıp, hiç bir şey demeden odadan çıktı.

***
Kırdın kırdın (dekunun kalbini)

Freckled || BakuDekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin