İzuku'dan
Elimde defterimle yürürken, ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Bu gücü daha yeni almıştım, nasıl kullanacağımı bile bilmiyordum.
Şimdi ise sınava girecektim..
Yazı yazmayı bırakıp, önüme bakacaktım ki, bir taşa takılmam ile yere doğru düşüş yaptım ama yere çakılamayı beklerken hava da kaldım.
Hava da..?
Arkama döndüğüm de bir kızın gülümseyerek bana baktığını fark ettim.
Hayır, hayır..
O bir kızdı, değil mi? Ve bana yardım etmişti.
İnanılır gibi değildi, heyecanlanarak bir şeyler demeye çalıştım ama o kendini tanıtıp çoktan giriş kapısına doğru yürümeye başlamıştı bile.
Çilli olduğum için, kızlar genellikle dalga geçerdi, erkek de çil mi olurmuş diyerek.
Ama o umursamamıştı bile.
Onun arkasından bakarken, kendimi gülümserken buldum ve o an biriyle göz göze geldim.
Giriş kapısına yaslanmış, kollarını göğsünde birleştirmiş, bana ters ters bakan Kacchan ile.
Sarı saçları, kırmızı gözlerini kapatsa bile o nefret dolu bakışları görebiliyordum.
Hâlâ yerimde duruyordum ve bu onu sinirlendirmiş olacak ki, kaşları daha da çatıldı ve ellerini ceplerine koydu.
Onu daha da sinirlendirmemek için, koşar adımlarla yanına gittim. "Kacchan-"
"Aptal, Deku. Gerçekten sınavı kazanabileceğini mi sanıyorsun?"
Yanına geçtim ve beraber yürümeye başladık. "Denedim demek istiyorum."
Burnundan nefes verdi sesli bir şekilde ve hızlanarak, aramıza mesafe koydu. Onun bu hallerine alışıktım.
Her zaman birinin arkasında yürümesini isterdi, bende bunu bildiğim için yanında durmak gibi bir çaba göstermezdim.
"Kacchan, biliyor musun, All Might'ın dün kurtardığı çocuk da sınava katılacakmış ve inanabiliyor musun, özgünlüğü ile toprağı kontrol edebiliyormuş."
Cevap vermedi, bende konuşmaya devam ettim.
Beş dakikanın sonunda artık sabrı taşmış olacak ki her zaman ki gibi bağırmaya başladı. "Deku! Susacak mısın artık yoksa ben mi susturayım?! Hağh?!"
"Nasıl susturacaksı-"
"Yumruğumun tadını unuttun galiba?!" O sert ifadesini gördükten hemen sonra, konuşmaya cesaret edemedim.
Elimle ağzıma fermuar çekiyormuş gibi yaptıktan sonra konferans salonuna girdik, sınav hakkında bilgi verilecekti.
Yan yana oturduk ve o telefonunu çıkartıp, beni umursamadan takılmaya başladı.
Telefona doğru hafiften eğildi ve sarı saçları, alnına düştü tutam tutam. Kırmızı gözlerini kırpmadan telefona bakıyordu.
Ona bakmayı bırakıp, önüme döndüm ve sahneye çıkan kişiye baktım. Tabi ki ünlü kahramanlardan biriydi ve sesiyle herkesi eğlendiriyordu.
Onu görünce, defterimi açtım ve onun bulunduğu sayfayı açıp, gülerek bilgilerini okumaya başladım. Evet, o da mükemmel bir kahramandı.
Son cümleyi de okuduğum sıra da önümüzde ki kişilerden biri, bağırmaya başladı. "Hey, sen! Evet evet sen, çilli olan! Susacak mısın artık?!"
Bana diyordu.
Burada benden başka çilli de yoktu zaten.
Tam özür dileyecektim ki, Kacchan'ın bana olan bakışlarının önümüzde ki kişiye döndüğünü fark ettim. Sonra bağırmaya başladı. "Asıl sen, şu salonu terk et, sik kafalı domates çorbası! Göz zevkimi bozuyorsun, kırmızı teninle! Gerizekalı. Ne bakıyorsun, hadisene!"
Kollarını yine göğsünde bağladı sinirle. O kadar sinirliydi ki, bacakları bile titriyordu.
Onun bu haline güldüm, biri onun göz zevkini bozduğu için bile bu kadar sinirlenebiliyordu.
***
Anime de çoğu detay nasıldı hatırlamıyorum bu yüzden, ben bazı şeyleri değistirerek yazacağım, böylesi daha kolay olur