pray for me ✓

Bölüm 19 - "Çiçeklerime dokunma."

Lana Del Rey - Blue Jeans

[]

Bölümün şarkıları:

Adele - Rolling in the Deep

Demi Lovato - Tell Me You Love Me

The Neighbourhood - Reflections

Taylor Swift- Don't Blame Me

-

Boşlukta süzülüyor gibi hissediyordum kendimi. İçimde herhangi bir duygu yoktu. Tam anlamıyla bomboştu zihnim.

Kimseye bir şey sormak istemiyordum. Başka herhangi bir şey konuşma ihtiyacım da yoktu. Kafamın içindeki benimle çelişen sesin susmuş olmasını firsat bilerek bol bol dinleniyordum bu sürede. Kimse de bana karışmıyordu.

Onun burada olduğu ikinci günde kahvaltı masamız oldukça neşeliydi. Siwoo babam Jimin ve Yoongi'yi çok sevmişti. Jimin ile önceden de tanışıyorlardı zaten ama mühürlü olduğu ruh eşini yeni öğrenmişlerdi. Kısa sürede fazlasıyla iyi anlaşmaları beni mutlu ediyordu.

"Biraz salam ister misin canım?" Babamın uzattığı tabağa karşı Jimin elini nazikçe onun eline koydu.

"Ben vejetaryenim."

"Aaa... Bilmiyordum. Üzgünüm tatlım."

Lucas babam günler sonra kendi isteğimle bir şeyler yediğimi fark etmiş olacak ki tabağımı biraz daha doldurdu. Çatalımdaki patatesi ağzımı sokarken çaprazımda oturan alfaya kaydı bakışlarım. Telefonuna bakıyordu.

Hâlâ onun varlığına alışabilmiş değildim. Dün gece apartmanın koridorunda uyukladıktan sonra biraz da sohbet etme şansımız olmuştu. Nedenini bilmiyordum ama son derece sakindim o an. Sanki o günlük tüm öfkemi kusmuştum. Ya da içimdeki açıklama bekleyen Jungkook ön plana çıkmıştı. Sebebi her neyse artık... Konuşmuştuk.

Her cümlesinin sonunda benden özür dilemesini görmezden gelmek çok zordu. Kelimelerle aram iyi değildi zaten. Tamam, onun pişmanlığı gözler önünde olabilirdi ancak ben özür istemiyordum artık. Zamana ihtiyacım vardı. Eğer gerçekten istiyorsa affedilmeyi, bekleyecekti. Bıkmadan usanmadan bekleyecekti hem de.

"Ne düşünüyorsun oğlum? Yemeğini ye."

Siwoo babam bana sıcak bir çay daha koydu. Ona teşekkür edercesine gülümsemeye çalıştım. Dünkü tuhaf krizim esnasında onları da kırmış olabileceğimi düşünüp sabahın ilk saatlerinde özür dilemek üzere odalarına dalmıştım. Sanki hâlâ küçük bir çocukmuşum gibi beni aralarına yatırıp öpücüklere boğmuşlardı.