(Medya eklenecektir.)
"Ne zaman gözünü açacaksın?"
"Hı!" İrkilerek uyanmıştı.
Yüzü oldukça asıktı. Fısıltıya karışan solgun sesiyle devam etti. "Bana neler yaptırdın Sarah? Kendimi asla affetmeyeceğim."
Hemen ellerine baktı. O olaylardan beri bir türlü kolundan çıkıp gitmeyen kasılmalar nihayet gitmişti, yine de farklı hissetmiyordu. Kararsızlığı aynı seviyedeydi. Ellerini sıktı ve hızlı hızlı nefes alıp verdi. İçindeki hüznü geçen saatlerin ardından dinmemişti. "Aahğhh!"
"Tamam Sarah şşş. Sakin ol."
Matt Sarah'ın engellemeye çalışarak onu tekrar yatağına yerleştirmeye çalıştı. Daha sonra da o haldeki Sarah'a bakarken içi sızladı ve dudağını ısırıp onu olduğu gibi bırakarak eliyle Sarah'ın başını omzuna yasladı.
Sarah ilk kez o zaman gerçekten de içten ve duyguyla ağlamaya başlamıştı. Sözleri gözyaşlarına karışıyordu. "Neden, Niçin?"
Matt Sarah'ı anlamaya çalışarak ona ilgiyle sordu. "Ne neden Sarah? Bana sorularının anlamını söyler misin?"
Sarah üşüyordu, uzun bir süre cevapsız kalan Matt, Sarah'ın teninin düşündüğünden daha da soğuk olduğunu fark etti. Ayağa kalktı ve Sarah'ın üzerini yatağının hemen dibindeki bir battaniye ile daha örttü. Sonra Sarah, Matt'in elini tutarak konuşmaya başladı. "Ben... Bilemiyorum. Ne kadar zaman oldu, ama son zamanlarda uyumaktan dahi korkuyorum." Birden ağlamaklı şekilde bağırdı. "Ben saçmalamıyorum!" Hıçkırdı. "ıhıhıh!"
"Seni dinliyorum Sarah." Yumuşak bir tonda söylemişti. Senin yanındayım demekteydi. Matt ciddiyetini bozmadan içten bir şekilde Sarah'a bakıyordu.
Bu söz bir düğümün çözülmesi gibi olmuştu onun için. O an tıkanık sözleri yerini akıcı cümlelere bıraktı. "Gözümü kapatmaktan korkuyordum. Hep kararsız birisiyim. Hep öyleydim. Her zaman cesur kalmaya kendimi zorladım. Ama şimdi bir ağacın gölgesi bile beni ürkütüyor." Kollarıyla kendine sarıldı. "Bana o karanlığı hatırlatıyor. O karanlığı..."
"Birini gördüm. O rüyalarımda hep aynı kişiyi gördüm. Oydu. O-o, anlamıyorum, çok güzeldi. İnsana benziyordu sadece. Bu kadar. O insan değildi. Sesi ona ait değil gibiydi. İnsan cümlelerini kullanıyordu yalnızca. Diğer hiçbir şey ona ait değildi. Yanılsama gibi gözümün önünde bana bakıyordu."
Durmadan içini dökercesine anlatmaya devam etti.
"Çok güçlü ve aynı zamanda çok zarif bir vücudu vardı. Hala bilmiyorum. Korkmalı mıydım? Yoksa onlarda mı benimle... aynı şeyi paylaştı? Isa, ya da Muhammedin anlattıkları mı, bilmiyorum. Ürkütücü derecede güzel ve ışıltılı biriydin sen. Güzelliği büyüleyiciydi. Bakan kişiyi gözleriyle sarhoş ediyordu. O iyi değil, kötü de değildi. Sanki... Nasıl birisi bilmiyorum. Yapması gerekiyormuş hissiyle hareket ediyordu. Emin olduğum tek şey o yalan söylemiyordu. Gözleri saftı. Dudakları kıvrılırken titremiyordu. Nefesi cam kadar keskindi. Kollarını sarmaşık gibi saran kasları açıkça görülüyordu ve kesinlikle onları endişeyle sıktığı belliydi. Bana saygı gösteriyordu. Neden? Niçin?"
"Hmm." Matt gözlerini tavana dikti. Ve cevabını hazırladı. "Sen bir zamanlar benim de tanıma şerefine eriştiğim, tarif ettiğin kişiyle karşılaştın Sarah."
Sarah heyecanla ileri atılmıştı. "Onu tanıyor musun?" Daha sonra Sarah'ın yüzü asılmaya başladı. Bunu biliyor muydu? O da mı bu şeye dahildi? Matt Sarah'ın içten gelen sorusunu onaylarcasına bir bakış attı.
"Nasıl?"
"..."
"Neden?"
"Çünkü yapamazdım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Döngü (Doğuş ve Sarah)
Science Fiction"Sonsuz insan aklı kesinlikle bu evrene ait değildir. Akıl bu evrende sınırlı bedenlerimiz içinde varlığını sürdüren ve ruhumuz tarafından hapsettiğimiz bir tanrıdır. Ben insanlığı bu tanrıya ulaştırmaya gidiyorum." -Matt Walker- Instagram hesabımda...