Kapsülleri eski formuna geri soktu.
Sarah kararını vermişti. Zaten çok bir seçenek yok gibiydi. Şu an nerede olduğunu biliyordu.
Gözlerini açtığı odaya son defalığına bulunduğu yerden bir bakışla ardında kalan yanına almadığı önemli bazı şeyleri almaya oraya yöneldi.
Bundan önce de depoya girdi ve büyük erzak kutularından birinin içini boşaltıp hazırladığı kutuyu yumuşak birkaç battaniye ile doldurdu. Bu kutuyu hocasının cenazesi için hazırlamıştı.
Kutuyu hazırlarken bir anlığına titreyip sendeledi. Sonra eliyle tutunduğu plastik kenarı ve gözlerini kapaklarıyla sıkıp kendine geldi.
Başlangıç konumuna ayak bastı. Şimdilik yapabileceği en iyi şey buydu. Matt'i buraya büyük bir hüzünle koydu.
Sarah duygusal halinin geçtiği bazı zamanlarda oldukça emin ve ciddi gözükebiliyordu. Sanki bazen yeterince hissetmiyordu.
Alacaklarını alıp yerleştirme işlemini de tamamladıktan sonra kontrol panelinin önüne kadar ilerledi, ayaktaydı ve sağında duran parlak küreye konumu odakladığında hazır bir şekilde koltuklardan birini seçip yerine yerleşmeye koyuldu.
...
Bir dakika geçmişti. Geminin motorları çalışmıyordu. Sarah elini çenesine yaslar halde sessizliği dinlemekte ısrarcıydı. Her şeyi doğru yaptığına emindi.
İlerleyen saniyelerde birkaç mekanik ses duyuldu. O yöne baktı. Ses solundan gelmişti. Büyük şeyler hareket ediyordu. Açılan 5 metrelik kapaktan kapakla aynı uzunlukta bir kol uzadı. Uzarken de esneyip birkaç ekleme ayrıldı. Kol kendi kendine bilgisayardan bazı işlemler yapmaya başladı.
Sarah bilmediği bir şey olduğu için müdahale etmek istemedi.
Önce panel kırmızıya döndü ve sonra tüm oda yeşille dolduğunda diğer her şey eski haline geri döndü. Çıkan kol yerine geri girdi ve panelden biranda bir yüz belirdi.
Mimikleri çizgilerden oluşan, pürüzsüz, gözleri boş ve panelle aynı renkte bir yüzdü.
Boynundan aşağı akan ışık takip edildiğinde görülüyordu ki bu görüntü oto pilota bağlı bir yapay zeka olmalıydı. Sıradan bir görüntü değildi.
Ekranın esneyen bir parçasından oluşuyormuş gibi olan çıkıntısıyla Sarah'ın önünü kapatıyordu.
Ve konuşmaya başladı. "Merhaba." Sesi çok cızırtılıydı. Bir hava akışı sesi duyuldu." Eh eh! 1, 2, 3 deneme. Hhh. Bende böyle öksürüyorum işte. Ses vericilerim çok tozlanmış sanırım, kaptan. Haklısın kaptan. Sen demeden hallettim merak etme."
Yüzünde bir tebessüm oluştu. "Merhaba benimle tanışmak ister misin? Adını öğrenebilir miyim acaba?"
"..." Bu sırada Sarah hissiz gözlerle bakıyordu.
Yüz olduğu yerde durmuyordu, konuşmasını sürdürdü. Hiperaktif bir insanın verebileceği tepkileri veriyordu. "Ta-mam. Merhaba. Ay! Affedersin, heyecanlıyım sanırım. Zaten merhaba demiştim değil mi. Dur bir dakika. Sakın konuşma! Evet? Hmm birkaç şeyden kurtulmam lazım önce. Konuşsan da şu an seni anlamam." Düşürdüğü gözleriyle hızla bir şeyleri izliyordu. "Hah! Evet oldu. Ben Aphe. Önce kendi adımı mı söyleseydim acaba? Her neyse, ay çok heyecanlıyım."
"Beni sen aktive etmiş olmalısın. Onur duydum. Ee uygun muydu acaba?" Hologram yüzün yeşil yanakları koyulaşmıştı.
Yumuşak yüzü hemen yeni bir ifade takınarak daha özgün konuşmaya çalıştı. "Tanıştığım kişilerle iyi ilişkiler kurmak isterim. Bana kendinden söz eder misin? Adın ne mesela?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Döngü (Doğuş ve Sarah)
Ciencia Ficción"Sonsuz insan aklı kesinlikle bu evrene ait değildir. Akıl bu evrende sınırlı bedenlerimiz içinde varlığını sürdüren ve ruhumuz tarafından hapsettiğimiz bir tanrıdır. Ben insanlığı bu tanrıya ulaştırmaya gidiyorum." -Matt Walker- Instagram hesabımda...