Her yılın başında tüm ailesiyle beraber yaptıkları kahvaltının tadını özlemişti.
Hep beraber Jim'in komikliklerine gülerken aralarındaki sıcaklığın buradan aldıkları ekmek kadar tatlı olduğunu unutmak üzereydi.
Artık daha çok soğuk kişilikli bedenine yüz çevirip sıcak anıları düşlüyor ve küçük Sarah'tan kopmamaya çabalıyordu.
En sevdiği yanı abisinin yanında olmasıydı. Ne zaman kendisini yetersiz hissetse arkasında duran en önemli kişi oydu.
İlk defa birinci sınıfta yazmayı öğrenirken bir türlü beceremediği bir harfi abisi onun elinden tutarak ona öğretmişti.
Beraber besledikleri küçük tavşanlarıyla bahçelerinde doya doya oynadıkları zamanı, bir akşam hava karardığında bir anda ortaya atılan o uğraşının Jim'in babasıyla beraber iki haftanın her günü büyük bir gayret göstererek kurdukları ağaç evi, o evi hamile annesiyle beraber süsleyip türlü türlü renkle boyadıkları, yeni doğan kardeşi 4 yaşına bastığında ona ablalık yaparken abisinin olmadığı zamanlarda onunla telefonda görüştüğü zamanları... Zaman hızlı geçmişti. Son bir seneyi saymazsa zaman çok hızlı geçmişti.
Eskiyen binalar bile en iyi ihtimalle boyanmış ve çocukluğunda birer anı olarak kalanlar son bir yıldır açılıp bakılmaya değer gelmemişti.
Telefonunda o anlara dair taşıdığı bir fotoğrafı olup olmadığını bile bilmiyordu.
Yalnızca bir tanesi bile yeterdi. Kendisi olması şart değildi. O günlerin berrak zihniyle geçirilen herhangi birini görmek yeterli olurdu.
Kolları son yarım saattir yine sızlamaya başlamıştı. Eskisi kadar zor değildi. Hatta acı da vermiyordu, fakat alışması zor bir dikkat gerektiriyordu.
Bazen uzun süre bu şekilde beklediğinde kolları teninin üzerinden o parlak kırmızılığı yaymaya devam ediyordu. Parça parça olan uzun kıyafetiyle kolları elbisenin altında küçük kalıyor ve bu sayede şimdilik gizliliğini sağlıyordu.
Cihazı olmadığına göre hem onun boşluğuyla oluşan yara izini gizlemeliydi hem de olası kontrollere karşı hazırlıklı olmalıydı.
...
"Neredesin?"
Pelerinin altından parmaklarıyla kontrol ettiği bileğinde bulunan cihazından hala aracının sinyalini bulamamıştı.
Sürekli deniyordu.
Belki de biraz daha yaklaşmalıydı.
O sabah heyecanlıydı, ancak bağlantı kurmayı unutmuş olamazdı.
"Sebastian kolay adam."
...
"Yeşil olandan lütfen."
...
"Sanmıyorum."
...
"Sonra ne olacak? Dünya için mi getirselerdi?"
...
"Kötü şans?"
...
"Amara mı? Hıh! Kaybetmez bence."
...
İnsanlar bu günlerde fazla konuşuyorlardı. Sarah'ın çıkardığı kargaşadan herkesin haberi vardı belki de.
Buluşma yerine zamanında varmasına en az 20 dakika vardı. Tereyağından kıl çeker gibi kolay olacaktı.
Net bir açı yakalamalıydı. Büyük ağacın gövdesine göğsünü dayadı. Işığı gören, açıkta kalan tek gözüyle evi baştan sona taradı. Burada bir sürü insan vardı. Maskeli insanlar sürekli evine girip çıkıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Döngü (Doğuş ve Sarah)
Ciencia Ficción"Sonsuz insan aklı kesinlikle bu evrene ait değildir. Akıl bu evrende sınırlı bedenlerimiz içinde varlığını sürdüren ve ruhumuz tarafından hapsettiğimiz bir tanrıdır. Ben insanlığı bu tanrıya ulaştırmaya gidiyorum." -Matt Walker- Instagram hesabımda...