the first time we met

105 16 11
                                    

Haerin meydanın üstündeki merdivene gelmişti bile. Buluştukları yer merdivenin aşağısında kalan çimenlik bir alandı. Kızlar buraya önemli şeyler olduğunda konuşmak için veya piknik yapıp vakit geçirmek için gelirlerdi. Ayrıca buranın birazcık ilerisinde park ve kaykay pisti vardı. Burayı gerçekten çok seviyorlardı.

Sadece onlar değil bir sürü insan burayı çok seviyordu. Bu yüzden burada eğlence kulübü bile kurulmuştu. Her hafta Çarşamba günleri birer etkinlik yaparlardı. Bir hafta resim yaparlar, bir hafta birlikte şarkı söyleyip dans ederler, bir hafta biblo boyalardı. Böyle böyle bir sürü etkinlik yapıyorlardı. Ve bu kulübün üye sayısı gittikçe artıyordu. Yavaş yavaş etrafa da yayılmaya başlamıştı. Her hafta yeni insanlar kulübe üye oluyorlardı.

Haerin merdivenden aşağıya bakarak kızları gözleriyle aradı ve çimenlere yayılmış kızları görünce hemen merdivenden aşağıya inip yanlarına gitti. Yine her taraf cıvıl cıvıldı. Süs havuzundaki suyun sesi etrafa yayılıyor çocukların bağırışları kulaklarına doluyordu.

Haerin kızların yanına oturduğu gibi hemen olanları anlatmaya başladı.

"Kızlarr, neler oldu bilemezsiniz."

"Yoksa Wonbin'le sevgili mi oldunuz?" dedi Minji göz devirerek.

"Saçmalama Minji. Sence sevgili olsak ben sizi elli kere aramaz mıyım?"

"Haklı valla. Başımızın etini yer. Telefonlarımız susmaz." dedi Hyein kafasını sallayarak.

"Neyse susun anlatıyorum. Bakın şimdi ben bunu kütüphaneye davet ettim sonra bu centilmen boy ikimize kahve almış da gelmiş.Neysee hazır mısınız bomba geliyorrr. Sonra ben bir soruyu çözemedim bu düşen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı ve soruyu çözüp anlattı. Demek ki beni izliyormuş. Delireceğimm."

"Oooo havada aşk kokusu var Haerin-ahh." dedi Hyein Haerin'i sallayarak.

"Valla centilmen çocukmuş. Ne diyeyim."
dedi Minji.

"Bir de diyorsun ki ben bu çocuğu sevmedim çok sinsi gözüküyor. Yok bu bir sürü kızla takılırmış da yok efendim ben hissedermişim de yok iki gün sonra bana sen demiştin demeyin de. Bak işte ne kadar harika." dedi Haerin Minji'ye kızarak.

"Hala güvenmiyorum ben bu çocuğa. Hala sinsi geliyor. Bak görürsünüz. Tam da buraya yazıyorum. Yarın iki gün sonra bana gelip ağlama Haerin. Sen demiştin keşke sözünü dinleseydim diye yakınacaksın. Zaten benim sözümü dinleseniz şu anda başınız göğe ermişti." dedi Minji Haerin'e sitem ederek.

"Hıı tabii tabii. Kesin öyledir. Sen ne diyorsun Hyein?"

"Valla ben karışmıyorum. Sonra şu tribal enfeksiyon abladan 10 gün trip yiyorum. Hadi onu geçtim. Senden 15 gün yiyorum." dedi Hyein.

"Sen zaten kimsenin tarafını tutma." dedi Minji.

"Aynen tutma." dedi Haerin.

"Lan suçlu ben mi oldum yine. Ben ne yaptım ki şimdi." dedi Hyein iki kıza bakarak.

Tam sohbete tutuluyorlardı ki iki kızın onlara doğru geldiklerini gördüler. Bu yüzden sohbeti kesip onlara doğru bakmaya başladılar.

"Merhabalarr. Şey biz bu etkinlik şeysi için gelmiştik. Üye olacaktık da. Ama hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Sizi de bizim okulda görmüştük. O yüzden size soralım dedik. Acaba bize bilgi verebilir misiniz eğer biliyorsanız?" dedi dalgalı saçlı kız heyecanla ve kibarca.

"Tabii ki veririz. Buraya oturabilirsiniz. Gelin lütfen ayakta durmayın." dedi Minji davetkar bir karşılıkla.

İki kız heyecanla oturup teşekkür ettiler diğer üçlüye.

Strawberry Blond {Daerin}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin