Karmaşık bir oyunun içindeydim.
Hiç bir yanım diğer yanımı savunmuyordu.İçimde oluşan kargaşaya bir son vermek istedim. Ama yapamıyordum. Her şey ağırlık yapıyordu. Üstüme örtülen şey beni rahatsız ederken çekip atmaya dahi takatim yoktu.
Etrafta sadece tatlı bir koku vardı. Bir de ara sıra kollarıma dokunan eller.
Neydim , neredeydim , ne yapıyordum , niçin buradaydım bilmiyordum.
Sıkılmıştım.
Bir an önce bedenimi parçalayarak içinden çıkmak istiyordum.Kollarımdaki damarlardan içeriye sızan sıvı bütün vücuduma yayılıyordu yavaş yavaş.
Her gün bu iğne yapılıyordu. Ya da belki..
Çünkü bilmiyordum. Lanet olsun hiç bir şey bilmiyordum.Peki ya annem neredeydi? Onu çok özlemiştim.
Beni sevmiyordu ama ben onu seviyordum. O gece bana yardım etmemiş olsa da , duymamış olsa da, Benedetto'dan intikamımı almalıydı.
Hissetmeliydi. O bir anneydi.. Yavrusunu inciten şeyi bulup yok etmeliydi.
...
Sanırım yeni bir gün daha doğmak üzere. Ya da akşam oluyor. Bilmiyorum.
Göğsüme takılmış olan cihazların değiştirilmesi ve ya kontrol gibi bir şey edilmesi haricinde kolumdan vücuduma yayılan bir ilaç vardı. Bunlar yapıldığında yeni bir gün olduğunu umuyordum.Tenimi acıtan cihazlar yenisiyle değiştirilirken , bir sonraki iğnenin acısını bekliyordum.
Kolumda iğneyi hissederken kolumu sıkıca tuttular. Uğultu sesleri kulaklarımı doldururken artık çok yorulduğum farkına varmıştım, bir kez daha.
İki kişi baskı uyguluyordu kollarıma. İğne aniden çekilirken sızısını her bir yanımda hissetmiştim.
Üzerime düşen birisini de hissetmiştim. Kavga mı ediyorlardı? Ah tanrım ne hâl içindeyim ben böyle!...
Üzerinde olduğum şey sürekli hareket ettirilip duruyordu. Vücudum ona eşlik ediyor, ruhumu kafeslere hapsediyordu.
Sürekli soğuk yerlerde gezdirilip duruyordum. O kadar soğuktu ki, vücudumda ki tüylerden içime akın ediyordu rahatsız edici bu ferahlık.
Buz Prens olarak bu soğuğa alışık olmam gerekebilirdi , ki ben insanların gözünde buydum. Soğuk bir Prens.
...
Işıklar göz kapaklarımdan içeriye sızıyor , 'uyan' diyordu.
Uyanmak ve bu yalan dünyada daha fazla nefes almak istemiyordum. Hayat benim için zaten zor bir yarış iken , kazandığım başarıyla daha fazla oyalanmak istemiyordum.Birileri sürekli beni dürtüyor , uyanmam için sarsıyordu...
...
Artık sadece sıcak bir odaya haps edilmiştim. İğne yapılmıyor sadece uyuyup duruyordum. Ve birde saçma sapan şeyler düşünüyordum...
Ne düşünüyordum ki sanki! Düşünecek bir şeyim yoktu elimde.
Karanlığımda kaybolmuştum. Sadece uyuyup-uyuyup uyuyordum.
Böylesi daha acı bilmiyorlar mı? Neden kimse bırakalım da ölsün artık demiyor. Benimle bu kadar uğraşanda kimdi?
Bu kadar sevgiyi hak eden biri değildim ben. Karel Sparrow'dum ben , namı diğer Buz Prens.
Kıyafetlerimin sürekli olarak değiştirilmesi beni deli ediyordu. Çocuk muyum ben tanrı aşkına. Ya da öyle miydim?
Ölümün eşiğine yaklaşmış bir beden çocuk gibi değil midir, günden güne eriyerek biten?
Ne olmuştu da buraya gelmiştim. Kim yüzündendi hiç bir fikrim yoktu. Sadece bir şey hissediyordu şimdi kalbim: boşluğu.
Kocaman bir boşluk var kalbimde. Bu yüzden mi burada yatıyorum günlerdir , haftalardır, belki de aylardır.
Bu kimin savaşıydı , benim mi yoksa bir başkasının mı?
Hangi birimiz kaybediyor ? Ya da kazanan neyi elde ediyor?
Dik yokuşlar vardı önümde. Onları aşarak varmak mı yoksa bekleyip zaman çürütmek mi?
Bu soruya karşılık verecek olursam elbette ki 'beklemek ' derdim. Ürkütücü yokuş tırmanabileceğim bir dağ değildi. Sert okyanus dalgası da değildi.
Çok uzakta olan golf deliği hiç değildi.
Snowboard yapmaya hiç benzemiyordu da.Hiç bir spor dalında yeri yoktu bunun.
Ya dur , ya git. Ya dur, ya da git......
Kollarımdan narin bir şekilde tutulduğunda bütün vücudumda sızı hissetmiştim.
Her yerde ağrı baş göstermişti.
İsyan ediyordu hücrelerim.Sıcak omuzlar arasında ısınırken donmak üzereydim. Kalbimde ki boşluk sıcaklığa üstün geliyor , ısınan bedenimi ruhum eziyordu.
Ruhu dahi ağırlık yapan bir bedendeyken ben , bana sıkıca sarılan da kimdi?
Hasreti koklayan bu sıcaklık kimden geliyordu.Sırtım tekrar soğuk yatakla buluşurken sıcaklığı özlemiştim şimdiden.
...
Sıkkınlık , bıkkınlık , yorgunluk , tükenmişlik.. Hepsi hat safhada iken bitmek bilmeyen zaman habersizce durmuştu yine.
...
Zaman hızla aksın istemiştim. Her şeyi silip süpürsün hayatımdan. Hiç bir şey kalmasın , düne dair ve geleceğe dair hiç bir ümit kırıntısı olmasın.
Ben dahi kalmayayım..Yok olmak olsun kaderim. Beklemekten ziyade yok olmak..
....
Sürekli olarak uyandığım , daha doğrusu bilincim açık olduğunda -gözlerim ve bedenim hâlâ kapalı iken - birilerinin sarılıp durması , kulağımda nefesinin dolaşması benim için yapılan en iyi aktiflikti.
Ölü gibiydim. Sadece işkence altında , henüz ruhu ve bedeni dünyada kalmış bir varlıktım.
...
Bu gün yine bilincim açık ve hissedebiliyorum. Mesela şu anda olduğum yerde odunsu bir koku var.
Yani birileri var. Bana her sarıldığında ciğerlerimi dolduran bir kokuydu bu..Kimdi bu adam? Ya da kadın. .
Babam olamazdı. Annem ise kullandığı parfümden asla vaz geçmezdi. Onun kokusu değildi bu.
Başka biriydi.Lanet olsun. Lanet olsun.. ve yine yeniden lanet olsun.
Bu kadar aciz olmama da lanet olsun.....
Kalkmak istedim. Burada böylece oturup , birilerinin kıyafetlerimi değiştirip , bir bebekmişim gibi benimle ilgilenmesi , artık zoruma gidiyordu.
Tanrım neden ben bu haldeyim!
İmkansızlıklar neden beni böylesine mahvediyor.Ben bu kadar korkak değildim. Olmamalıydım.
Tamam. Hasta isem ; iyileşeceğim.
Ölü gibiysem; öleceğim.
Sağlıklı isem ; koşacağım , vaz geçeceğim korkularımdan.
Bulacağım, her yolu deneyeceğim kendim için. .Herkes beklesin beni , ben geri dönüyorum-Ya da tamamiyle ölüyorum- .
Kaderimi ben yazacağım, hayatımı en başından düzene sokacağım.
Bu iş böyle bitmeyecek. Ya Buz Prens olarak ilerleyeceğim , ya da her şeye son bulduracağım..
...
● Düşünceleriniz neler?
Selamun aleykum..
Kısa olduğunun farkındayım , lâkin sizi bir an önce Karel ile buluşturmak istedim. Evet evet , Karel ölmedi. O hala Buz Prens' iniz..(Minik bir iyileştirme çalışması olacak. Ve yine burada olacağız, işte o zamana dek kendinize iyi bakın! )
Şimdilik bu kadar Allah' a emanet olun..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UĞULTU
Spiritual●●● Bir yürek , kaç acıyı omuzlar ? Aşk , aile , sevgi , nefret , öfke , intikam... Hangi birini sineye çekip , hangisine karşı koyabilir ? Peki zaten yüreği yaralı bir adamsa. Ne omuzundaki yükü hafifletir ? Nefsi arzular mı, ilâhi aşk mı? Gel...