Keyifli okumalar!
~Beliz Vera ~
Başörtümü takarken saat henüz erkendi. Etraf sessiz, sabah güneşi odamı aydınlatıyordu. Yeni alıp henüz pek kullanamadığım vişne kokulu parfümü yalnızca bir kez üzerime sıktım , bu olurda terlersem etrafıma rahatsızlık veren kokunun yayılmaması içindi, yaz geldi ve insanlar bu konuda benim gibi hassastı.
"Vera!" Hayranı olduğum o güzel ses kulaklarımı ağrıtacak bir şekilde yükselince otomatik olarak elimde kalan parfümle merdiven boşluğuna indim."Efendim baba."
"Kızım çıkmam lazım, doktor Muhammed, öğleden önce şehir dışında bir seminere gidecek, onunla gitmeden önce konuşmam gereken bir konu var."
"Tamam baba, feracemi giyip aşağı iniyoru-..."
"Hayır hayır, üzgünüm ama Karel'i senin götürmeni istiyorum,..."
Ne yapma baba! "Ya baba..."
"Bak canım kızım, konu Karel ile ilgili ve ben onu götürmek istemiyorum, Karel'in babası doktor Muhammed. Gidip onunla konuşmalıyım. Bir defalık mahzur gör. Yolda giderken taksi çağırırım. Karel hazırlanıyor, bizim hastaneye getirmezsen de olur. Herhangi yakın bir hastaneye de götürebilirsin."
"Ah ahhh..! " mırıltı gibi çıkan sesimin ardından babam tek kaşını kaldırarak baktı? "Kararın nedir? Zorunda olduğun bir karar." Der gibiydi. Af Allah, ben haramdan kaçmaya çalışırken babam beri resmen iteliyordu.
"Tamam baba.!" Arkamı dönecekken babam tekrar seslendi; " Allah razı olsun, anlayışlı kızım benim."
Ve ben otomotikleştiğim için içimden cevap verdim; "Amin, acmain.."İki hafta geçmişti, her defasında ondan kaçmış iken şimdi onu ben götürecektim hastaneye.
O günden sonra onunla hiç karşılaşmadım.Onu üzen şeyi öğrendiğimde gerçekten üzülmüştüm. Ben babamsız bir hayatı düşünemiyorum bile. Rabbim bana o acıyı yaşatmasın. Ölüm gerçek ve bir gün herkes onu tadacak, ama yine de korkuyordum. Onun olmadığını düşünmek beni umutsuz bir uçuruma çekebilirdi.
Rabbime ,bana onu bahşettiği için, sürekli şükrediyordum. Onu benden, beni ondan alacağı güne kadar ikimizde emanetimize iyi bakıyorduk , çok iyi.
Karel ise babasız büyümüş ve babamın anlattığı kadarıyla hiç mutlu olmamıştı. Yani babası varmış ama, yok gibiymiş.
Babam ağlamasının babasıyla ilgili olduğunu söylediğinde bir an öldüğünü düşünmüştüm. Ve bu empati yapmam için yeterli bir nedendi , çünkü ben hiç öylesine yürekten kopan çığlıklar duymamıştım.
Hep banane diyordum ama bu kadar acı çekmesi, gerçekten üzmüştü beni.İki hafta boyunca evde yalnızca uyumak ve yemek yapmak için bulunuyordum.
Doğru dürüst kahvaltı bile yapamıyordum. Benim için kahvaltı demek ; babamla karşılıklı çay içip muhabbet etmek demekti. Kahvaltısız asla durmazdım , çünkü annem bu konuda çok hassastı. Akşamları Leyal ile bahçede oturur Karel yatana kadar eve girmezdim. Sabah da erkenden kalkıp kahvaltıyı hazırlayıp çıkıyor ve yine Leyal ile buluşuyordum.
İstemediğim için , haram olduğu için hep uzak durdum ondan. Leyal 'in patavatsız muhabbetleri ise göz ardı edilebilecek kadar değersizdi. Şimdi düşünüyorum da; 'bunca tevafuk falan ?' Aklım almıyor, o bir hristiyan ve ben müslümanım. Bizim evlenmemiz mümkün değil hele çıkmaydı , sevgili olmaktı... hepsi saçma tespitler.İki hafta değilde bir ay gibi gelmişti bana o günler. Rabbime şükür ki; bu gün alçısı çıkarılıcak.
Olaylar yalnızca Karel ile ilgili de değildi.Minik Merve'nin ailesi haber göndermişti en yakın zamanda onu almaya geleceklermiş. Onun buradan gidiyor olması düşüncesi açıkçası beni üzüyordu Ona alışmıştım. Sessizliği beni mutlu ediyordu. Garip ama mutlu oluyordum. Kendimi görüyordum onda bazen. Evet , onun gibi mavi gözlerim sapsarı saçlarım yoktu ama yinede benziyorduk işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UĞULTU
Spiritual●●● Bir yürek , kaç acıyı omuzlar ? Aşk , aile , sevgi , nefret , öfke , intikam... Hangi birini sineye çekip , hangisine karşı koyabilir ? Peki zaten yüreği yaralı bir adamsa. Ne omuzundaki yükü hafifletir ? Nefsi arzular mı, ilâhi aşk mı? Gel...