Selamun aleyküm.. Çok ayrı kaldık, farkındayım.. Ama inanın ki yazmak bir kenara dursun; giremiyorum..
Hakkınızı helal edin..
Bir ara hikayeyi baştan düzenleyeceğim.. Gerek mesajlar olsun, yorumlarda olsun hataların çokluğunun farkına vardım..Bölüm kısa ama sadece tatmin olmak için yayınlıyorum. Hatalar varsa affedin, düzeneyeceğim zamanı kovalıyorum...
Fırsatını bulduğum bir zamanda görüşebilmek dileği ile...
Allah'a emanet olun..Keyifli okumalar diliyorum ve bol bol yorumlarınızı bekliyorum.. Unutmayın sizler bana en büyük destek olanlarsınız.. Yine kendinizi belli edin olur mu? ;)
Karel Sparrow
Dua ettim tanrıya.. İçimdeki huzursuzluk , gözlerimdeki buğu ve kalbimdeki hüzünle...
İnsan bilmediği bir tünelde yürür bazen ; uzun ve karanlık bir tünel..
Zihni ve kalbi iletişim kuramaz, çünkü: hayat, orada çekmez..
Kalbi ışığa ulaşmak ister ama zihninde hep şu vardır; 'geri dönmek'..Geri mi dönmeliydim ? Karanlıkta bıraktığım ruhumu almalı, öylece devam mı etmeliydim?
Düşündüm..
Saniyelerce...
Dakikalarca..
Saatlerce..
Günlerce..Hatta yıllar boyunca.. Hayatım hep düşünmekle geçti. Uğultular kulaklarımı doldurdukça o karalık kutudan kaçtım ya da kaçmaya çalıştım.. Ne var ki hâlâ kurtulmaya çalıştığım bir mevzu ; kurtulmak için kaçmaya çabalamak..
Yakama yapışan karanlık eller daha derine çekmeye çalışırken sustum ve durdum.. Ben kendimde esir kalmışken, kim kilit vururdu ki düşüncelerime?
Tanrım.. Beni çıkmazlardan alıkoy , yolumu aydınlat ve doğru olan ne varsa karşıma onu çıkar..
Karanlık sokaklardan geçtim. Saat gecenin 3'ü ve ben dar sokakta yolumu katbetmiştim. O neredeydi? Tanrım ona bir şey olursa kendimi asla affetmeyeceğim. Ben o kadar hain biri değildim. Kötü bir adam olabilirim dışarıdan ama içimde derinlerde , çok derin bir yerlerde bende iyi bir insanım.
Yürüdüm, içten içe büyük bir umutsuzlukla..
Evde o pisliği bekleyen eşi ve çocuklarına bunu yapamam. Günah onunken , masum insanlar çekmemeliydi cezasını..
Uğultu sesleri kulaklarımı tırmalıyordu. Küçük kapının ardında ölü bir beden olabilirdi. Ya öldüyse? İki gün aç ve susuz yaşar mıydı bir insan?
Kapıya tekme attım ve karanlık en siyah haliyle göz kırprı.. Hiç bir şey görünmüyordu, hiç bir şey!
Ellerim arka cebimi bulduğunda otomatik olarak telefonumu çıkardı ve karanlığı yaran ışığı açtı..
Aydınlaşan bölgede biri vardı. Cansız bir hayvan gibi.. Ağzı açık , susuzluktan ölmüş misali..
Tanrım lütfen olmasın..! Bu âdi herif ölmemeli. Lütfen!
Sırt çantamdan pet şişeyi çıkardım. İçerisinde çok az su kalmıştı.
Hiç düşünmedim bile, koştum ve açık ağzına döktüm suyu..
Öksürmesiyle beraber su yüzüme çarptı ve yere ulaştı bir kaç damlası..İpleri hızla çözdüm. Sıkı bağladığım için kendime lanet ettim.. Düğümler çözüldüğünde korkutucu uğultular yükselmişti..
Oteldeyken yazdığım kağıdı ceketimin cebinden çıkardım ve Bebedetto'ya uzattım. Yüzü kusursuz değil aksine iğrençti..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UĞULTU
Spiritual●●● Bir yürek , kaç acıyı omuzlar ? Aşk , aile , sevgi , nefret , öfke , intikam... Hangi birini sineye çekip , hangisine karşı koyabilir ? Peki zaten yüreği yaralı bir adamsa. Ne omuzundaki yükü hafifletir ? Nefsi arzular mı, ilâhi aşk mı? Gel...