Kül 6: "İlk Korku"

83 17 15
                                    

Çok düşünüyoruz
Yavaş ölüyoruz

Bölüm 6 "İlk Korku"

Ölmek, sessiz gemide fırtınaya yelken açmak kadar tehlikeli ama bir o kadar da sessizdi.

Ölmek, karanlık bir kuyuda çırpınmak gibiydi. Biraz umut, biraz teslim olmak...

Ve ölmek, savaşta kaybedeceğini anlayan bir savaşçı gibiydi. Pes etmeden savaşmaya devam ederken bir yanda kaybedeceğini hissettiği için bedeninde oluşan tedirginlik gibi. Umutsuz değil ama kaybetmiş...

Belki dakikalar, belki saatlerdir oturuyordum. Öylece boş bir halde çimlere bakıyordum. Hava soğuktu ve üstüme bir şey almadığım için üşüyordum. Gözlerimi kapatarak başımı ağaca yasladım.

Saçlarımı düzelterek ayağa kalktım.
Kollarımı sıvazlayarak okulun bahçesine ilerledim. Ağladığımdan dolayı terlemiştim ve bu daha çok üşümeme sebep olmuştu. Bahçede bir kaç kişi vardı. Sanırım diğer teneffüsteydik.

"Öykü!"

Özgür okulun merdivenlerinden hızla inerek yanıma geldi. "Sen ağladın mı?"

Kafamı iki yana salladım. Kollarımı tek ses etmeden beline doladığımda ilk başta şaşırdı fakat bu uzun sürmedi. O da kollarını belime doladı. Ona sık sık sarılmazdım. Kendimi iyi hissetmediğimi, bir şeyler olduğunu anlamıştı. "Neyin var?"

"Bir şeyim yok." diye konuştum. Sesim hafif pürüzlü çıkmıştı. Sırtımı sıvazladı ve beni okula götürdü. İçeri girdiğimizde kollarımı belinden çektim. Merdivenlerden çıkarak bizim sınıfın önüne geldiğimizde kolunu tuttum ve içeri girmesine izin vermedim. Sınıfın içinde bu konu hakkında onunla konuşmak istemiyordum.

"Senin gelmene gerek yok. Sen sınıfına git."

"Ne olduğunu söyleyecek misin?"

"Sadece yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Lütfen, zorlama."

Dudaklarını bir birine bastırdı ve çevresine bakındı. Sonra kafasını sallayarak "Peki." dedi. Ardından sınıfına doğru gitti. Arkamı dönerek derin bir nefes aldım. Bu gerçeğe alışmak zorundaydım ve bir yerden başlamam gerekiyordu. Savaş'a daha çok bağlanmadan vazgeçmem gerekiyordu.

Sınıfa girdiğimde çoğu kişi yoktu. Teneffüs olduğu için doğaldı. Yerime yürürken Nur'u ve Cemre'yi gördüm. Gözlerim istemsizce Savaş'ın sırasına gidince yine büyük bir şaşkınlığa uğradım. Yasemin, Savaş'ın yerine oturmuş ve Buğra'nın omzuna başını koymuştu. Buğra ise ona birşeyler anlatıyordu. Tanrım, onlar sevgiliydi.

"Öykü." diye seslendi Nur. "Neredeydin? Birden öylece gittin ve bir derstir yoksun."

"Merak ettik." diye tamamladı Cemre cümleyi.

Yerime oturdum. İkisinin de bakışı üzerimdeydi. Nur, yerinde oturuyordu. Önümüzdeki sırada oturarak arkasını dönmüştü. "Bir şey yok." diye mırıldandım. İlk günden onlarla samimi olmazdım. Ayrıca Nur'a anlatacak kadar aptal değildim.

Nur'dan tarafa bakmamaya bilerek özen gösteriyordum. Koca sınıfta Savaş'ın hoşlandığı kızın yanına oturmuştum. Gerçekten, dünyanın en şanssız kızı olmalıydım. Böyle bir yarışma yapılsa dereceye girerdim herhalde. Düşüncelerime güldüm.

"İyi gözükmüyorsun."

"İyiyim, Nur." Sesim elimde olmadan soğuk ve sert çıkmıştı. Kafamı onun tarafına çevirdiğimde kırıldığını anladım.

KÜLLERLE DANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin