Kül 25: "Ölü Kelebekler'

74 11 4
                                    

#Blueneck-  Sirens

Bölüm 25: "Ölü Kelebekler"

Beni sarmalayan kolların arasında ölürken, hiç hissetmediğim kadar zayıf ve hiç hissetmediğim kadar huzurlu hissediyordum. Kabus korkunç kılığına bürünmüş tepeden bize bakarak alaycı gülüşlerini yolluyordu. Karanlık oda ne kadar korkutucuysa belimdeki ellerin sahibi o kadar tanıdıktı. Bir şeyler kopuyordu içimden. Her kopan parçayı hıçkırıklarım temsil ediyordu.

Ağlarken tekrar kendimden nefret ettim. Ağlamamdan yine nefret ettim. Tüm bunlara rağmen yaşamam bir zaferken, tüm bunlara direnemem belki de kayıptı. Kendime göre ölümden vazgeçerek yeterince direndiğimi düşünüyordum fakat daha güçlü olabilirdim. Enseme dokunan parmakların sahibine muhtaç, zayıf, aciz kız olmak yerine ne olursa olsun ağlamayan, acısından güçlenen kız olabilirdim fakat ben buydum. Öykü Şentarlı, acılarına yenilmeyen ama tüm bunların altında ezilen, birilerinin yardımına muhtaç kız. Her gün ölmeyi bekleyen ama birilerinin  zaten öldüğünü görmesini isteyen, aldığı nefeste boğulan acınası kız.

Artık dayanamıyordum. Gerçekten artık gücüm yoktu. Daha ne kadar kötü hissedebilirim derken her defasında on kat daha kötü hissediyordum. Daha ne kadar her şey kötü olabilir derken her şey daha kötü olabiliyordu ve ben bu durumun sınır çizgisini merak ediyordum. Durmayacak mıydı? Bir sonu olmayacak mıydı? Çünkü ne ruhsal ne de fiziksel gücüm kalmamıştı. Ağlamaktan yorulmuştum. Göz yaşlarım bile eskisi kadar akmıyordu. Sadece boğazımda ağladığın zamanda olan o ağrıyı hissediyordum.

Kollarımı mümkünmüş gibi biraz daha sıktım. Beni alıp dizlerine oturttuğunda yan bir şekilde bacaklarında oturuyor, kafamı omzuna yaslayarak ona sarılıyordum. Cehennemin içinde ferahlık gibiydi burası. Ağlarken gülümsemek gibiydi. Acının içinde huzur gibiydi. Karnımdaki ölü kelebekler bu güzel hissin yüz misli olsa da güvenin gölgesini hissedebiliyordum.

Hayatım boğazıma dolanan bir ipti ve her defasında bir düğüm daha atılarak yukarı tırmanıyordu. Düğümler ne zaman boğazıma ulaşır ve beni boğar bilmiyordum zira şu hâlde zaten boğulduğumu hissediyordum. Hiçbir şey yapmasam bile ruhsal acıyla ölebilirdim. Acıdan ölmek varsa gerçekten ölebilirdim.

"Dayanamıyorum." dedim hıçkırarak fısıltıyla. "Ne yapacağım Savaş?" Harfler her hıçkırığımda ağzımda kayboluyordu ama beni anlamasını umuyordum. "Önümü göremiyorum. Geleceğim bulanık su gibi." Bir şeyleri tekrar edecek gücüm yoktu, yaşayacak gücümün kalmadığı gibi.

"Her geçen saniye azalmasını beklerken..." Duraksadım. Duraksamak zorunda kaldım çünkü hıçkırıklarım ve iç çekişlerim artmıştı. "Daha da artıyor ve..." Yutkundum. "Ve dayanamıyorum."

Belimden tuttu ve iki bacağımı iki tarafına koyarak beni dizlerine oturttu. Tam yüzüne bakıyordum şimdi. Karanlıkta siyah gibi duran elalarına baktığımda bana acıdığını görmeyi beklerken çaresizlik gördüm. O da benim gibi çaresiz hissediyordu ve bu beni şaşırttı. Bana nasıl yardım edeceğini bilmiyor gibiydi. Bana acıyacağına öyle emindim ki çünkü acınacak hâldeydim. Ben bile kendime acırken onun bana acımaması şaşırtıcıydı.

"Bana acıyor musun?" dedim konuyu biraz değiştirerek.

"Hayır." Sesi son derece netti ama yalan söylüyordu. Çünkü bana acınmaması imkansız gibiydi. Yalan söylemek zorundaydı.

"Yalan söylüyorsun." Kurumuş göz pınarlarımdan bir damla yaş daha çeneme süzülünce tekrar kendimden nefret ettim. Kuruduğunu hissetmeme rağmen neden akıyorlardı? Güldüm. "Baksana bana." Ellerimi iki yanıma hafifçe açarak eğilerek kendime baktım. "Baksana şu halime." Alayla gülüyordum ve bunu yaparken en az haykırarak ağlamış gibi hissediyordum. "Tecavüze uğramış bir kız. Kendini kuyunun dibinde hissediyor ve orası çamur dolu bir bataklık. Kuyuya düştüğünde en kötüsünün bu olduğunu düşünürken çamurda daha da derinlere iniyor. Kuyunun dibinde bile batabiliyor. Bedeninden, kendinden nefret ediyor. Durmadan ağlıyor ve gururunu hiçe saymış. Aciz. Söylesene, benimle içten içe alay ediyorsun değil mi? Sana sığınmam seni mutlu ediyor değil mi? Her gün biraz daha ölen bir kızın sana sığınması elbette egonu tatmin eder." Boğazımdaki ağrı konuşurken kendini belli etse de alaycı sesimle konuşmamı sürdürmüştüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 19, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KÜLLERLE DANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin