Kül 20: "Şaşkınlık"

51 10 1
                                    

Bölüm 20 " Şaşkınlık"

"O herifin ağzını kırmak istiyorum." Özgür'ün sinirli sesini koridordan duymuştum.

Odasına girdiğimde gözüme ilişen dumanla yüzümü buruşturdum. Elimdeki tepsiyi masaya koyarken Özgür'e sinirle bakmayı ihmal etmemiştim.

Savaş Özgür'ün açık camının önünde sigarasına tek eliyle siper olurken diğer elinde tuttuğu çakmakla tutuşturdu. İçine çektiğinde göçen elmacık kemiklerinden gözümü aldım.

"Annem bu odayı görürse sinirlenecek."

Özgür omuz silkerek Savaş'la konuşmasına devam etti. "Kendi takımına çok güveniyor ama iki senedir bizim okul şampiyon. Onlar ikinci oldular."

Savaş ağzındaki sigarasını çıkarmadan cevap verdi. Boğuk sesi tapılacak seviyedeydi. "Babasına güvenen piçin teki."

Dönen sandalyede dönen Özgür sigarasını söndürdü ve elindeki zeka küpüyle oynamaya devam etti. "Babasının parası maçlarda sökmez."

"Ama hakemlere söküyor."

Öksürerek dumanı elimle dağıtmaya çalıştım. İkisinin de bakışı bana dönünce kahveleri göstererek "Özgür orta şekerli seviyor. Senin nasıl içtiğini bilmiyorum." dedim Savaş'a. Sesimi düz tutmakta zorlanıyordum. Bunu cümlenin sonuna doğru kısılan sesimden anlayabilirdiniz.

"Sade." dedi kısaca.

"Şeker koymadım. Kendin istediğin gibi koyarsın diye."

Bir şey demeden yüzüme baktı. Özgür'de tek kaşını kaldırarak bizi inceliyordu. Normal davranmaya çabalıyordum ama ikimizin arasında bir şeyler vardı ve bu ister istemez yansıyordu. Gereğinden fazla soğuk ve gergin konuşuyorduk. Ya da benim tarafımdan öyleydi. Savaş zorlanıyor gibi değildi. Aramızdaki aşk değildi. Tamam, benimki oydu ama dışarı yansıyan daha farklıydı.

"Sizin aranızda bir şey mi var?"

Hemen "Hayır." diye araya girdim. Gereğinden fazla yüksek sesle konuşmuştum. Savaş cevap vermemeyi seçmişti.

Tedirgin hallerimi yanlış anlamıştı kesinlikle.

"Kız kardeşimin sevgilisi olabileceği bir erkeksin ama bilirsin, o benim kız kardeşim yani onun erkek arkadaşın olman aramızdaki ilişkiyi değiştirebilir."

Utançla tırnaklarımı avuçlarıma bastırdım. Bu çocuk ne diyordu böyle?

"Öyle bir şey yok, Özgür. Saçmalıyorsun. Biz sadece..." Ne diyeceğimi bilemeyerek sustum. Arkadaşız, diyebilir miydim? Çünkü beni arkadaşı olarak görüyor mu emin değildim.

Biz sadece sırdaşız. Benim en büyük sırrımı biliyor: Katil olduğumu. Ve karşısında ağlayarak yalvarmışlığım var.

"Arkadaşız." Savaş da sigarasını söndürmüştü. Kalın sesi içimdeki tereddütü azalmıştı. Savaş arkadaş olduğumuzu söylemişti. Ama gözleri aksini iddia ediyor gibiydi. Neden bilmiyorum, sadece geçiştirmek için söylediğini düşünmüştüm. Ya da böyle hissettim diyelim.

Özgür büyük bir kahkaha attı. "Sadece şaka yapıyorum, sakin olun."

"Aptal." diye mırıldanarak gözlerimi devirdim. İçimden de dua ediyordum; rezil olmadığımı umut etmek için. Ama kötü talihim buna izin vermiş midir, emin değildim.

Savaş ayağa kalkıp Özgür'ün yatağının üzerindeki ceketini aldı ve üzerine hızla geçirdi. Telefonuna bakıp cebine koydu.

"Gidiyor musun?"

KÜLLERLE DANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin