12. Bölüm

86 14 7
                                    

Multimedia, tam olarak Öykü'yü anlatıyor. Kız Öykü değil. Temsili olarak düşünün.

12. Bölüm

Bir.

İki.

Üç.

Uzaktan, yere düşen damla sesleri duyuyorum. Arka planda fon müziği etkisi yaratıyor.

Dört... Durmadan, aynı aralıklarla yere düşmeye devam ediyor. Bir koku var. Ben de iyi anısı olmayan bir koku. Derinlere gömdüğüm olayları, tırnaklarıyla kazarak ortaya çıkarmaya çalışıyor bu koku.

Karanlık. Tek gördüğüm bu.

Ellerimi yüzüme değmeye çalışıyorum ama bileklerimde bir güç var. Ne kadar zorlasam da, etki etmiyor. Acizlik. Tam olarak bunu yaşıyorum. Karanlık bir kuyuda önünü görmeye çalışmaktan farksız; ellerimi yüzüme değdirmeye çalışmam.

Ağzımı açıyorum, bağırmak için. Belki yardım istemek için. Ama aynı baskıyı ağzımda da hissediyorum.

Ayaklarımı oynatmaya çalışıyorum. Fakat, o da olmuyor. Göğsümde git gide yeşillenen bir filiz var. Gittikçe büyüyen bir filiz; korku. Korkuyorum.

On beş.

Damla sesleri devam ediyor. Şıp, şıp... Koku da gittikçe yoğunlaşıyor sanki. Burnuma değen hava zerrecikleri, genzimden geçerek boğazımı yakıyor gibi hissediyorum. Beynimin içinde çığlık atan birisi var. Kokuyu tanıyan birisi.

Ölümün kokusu.

Kan.

Ölüm kokar mı hiç? Kokuyor ama. Sanki ellerimi uzatsam somut bir şeye değecekmişim gibi kokuyor hem de. Ölüme dokunabilirmişim gibi. Daha önce yapmadığım şey değil, diye düşünüyorum. Keza ben çoktan ölüme dokundum. Bir canı alarak ölümün getirisi olan o acı ama ferah hisleri tattım.

Yirmi sekiz.

Yirmi dokuz.

Birden ışık yanıyor. Gözlerimi acıtacak kadar yoğun bir ışık. Yüzümü buruşturuyorum.

Nerede olduğumu anlamak amacıyla çevreme bakınıyorum. Az önce siyah olan çevrem şu an sarı bir ışıkla aydınlanmış durumda ve ben burayı tanıyorum.

Burası her şeyin başladığı yer. Ve her şeyin bittiği.

Çırpınıyorum.

Hayır, burada olamam, diye düşünüyorum. Burada olmak istemiyorum. Burası benim öldüğüm yer. Bir ruh parmaklarımın arasından göğe yükselirken, içimde ne var ne yok alındığı yer. Sanki o ruh göğe yükselirken benim de ruhumu elinden tutup götürmüş gibi.

"Güzel mi?" diyor o ses. Bu sesi duymak ben de darbe etkisi yaratıyor. Benden bağımsız olarak vücudum titriyor ve gözlerimden yaşlar süzülüyor.

"Evet," diyor kız. "Kimse yok mu burada?"

"Hayır. Sadece sen ve ben."

Hayır, demek istiyorum. Kaç buradan! Uzaklaş.

Kendime bakmayı akıl edebiliyorum sonunda. Bir sandalyeye bağlıyım. Ellerim arkadan bağlanmış ve ayaklarım sandalyenun ayaklarına kelepçelenmiş.

KÜLLERLE DANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin