Her şey burada başladı...1 BÖLÜM: BİR FIRTINA ORTASINDA
*"Yaşıyormu?"*Gecenin eşliğinde, sokak lambalarının altında, yağmurun her damlası gözyaşıma karışıyordu. Başım dönmeye başlamıştı her yer bulanıklaşmaya başladı. Çığlık sesleri zihnimi ele geçiriyordu yavaş-yavaş. Zavallının tekiydim ben, hiç bir işe yaramayacak kadar zavallıydım. Ablamın sesi zihnimde yankılanıyordu. "Abla yardım et!" . Birden yere yığılarak hüngür-hüngür ağlamaya başladım. "Nefret ediyorum hepinizden! Nefret ediyorum kendimden!" Her kelimem her harfim kendimi yakıyordu. "İyimisin?" Ansızın birden birinin soğuk sesini duydum. Bakışlarımı yukarı kaldırdığımda keskin yüz hatları olan kumral saçlı , siyah gözlü bir erkek gördüm. Oysa o kadar soğuk bakıyorduki, ben bile ürkmüştüm. "Sanane!" Ayağa kalktım. Üzerime bir adım yaklaştı"Sana bir soru sordum, cevap ver". Başımı kaldırıp onun siyah gözlerine baktım." İyiyim ben , çok iyiyim". Dudaklarına küçümser bir gülümseme oluştu " İyi değilsin, ama buna kendini inandırıyorsun." İyimiydim ben? Neydim ben? Kimdim? Arkamı dönüp koşmaya başladım, hayatın karmaşasında kaybolmuştum. Yağmur yağıyordu üstüme tane -tane, rüzgar saçlarımı arkaya savuruyordu.
Ben kendi evimde 23 yıldır yabancıydım...
Evin karşısına geldiğimde dudaklarıma acı dolu bir tebessüm kondu. Evin kapısından içeriye girerek Busenin odasına girdim. Girdiğimdeyse uyumamıştı, karşısındaki duvarı izliyordu. "Buse" sesim fısıltıdan farksızdı. Yavaş addımlarla yatağının kenarında oturdum."Özür dilerim" dedim parça pörçük sesimle." Neden abla? Neden kimseyi karşına alamıyorsun? Canım yanıyor be benim, babam beni döverken, çok bağırdım abla, ama sen..." cümlesinin devamını söyleyemedi."Tehdit etdi Buse, seni öldürmekle tehtid etdi" İçimden söyledim, bu cümleni ona söyleyemezdim. Korkardı Buse karanlıktan, ölümden... ona bunu söyleseydim... sorularına cevap vermedim. Hiç bir şey söylemeden odadan çıktım. Kendi odama doğru irellemeye başladım, sadece uyumak istiyordum. Yatağıma uzandığımda onun sözlerini hatırladım."İyi diğilsin, ama bunu kendini inandırıyorsun" sözleri beynime aktı. Biliyorum iyi diğildim kabul ediyorum ama güçlü durmak zorundaydım. Bu hayat güçsüzlere cehenemmdi... yavaş-yavaş uyku beni kendi kollarının arasına alıyordu. İtiraz etmedim, uykunun beni kollarının arasına almasına izin verdim.
Sabah gözümü açtığımda ilk gördüğüm şey tavan oldu. Çabuk yerimden doğruldum, dün aklıma geldi. Önce duşa girdim. Çıktıktan sonra üzerime beyaz bir tişört ve rahat siyah bir pantalon girdim. Odadan çıktıktan sonra Busenin odasına doğru addımladım. Ellerim kapıya uzandı ama sanki bir şey beni durduruyordu. Zorla da olsa içeriye girdim. Buseye baktığımda saçlarını tarıyordu. Buse bakışlarını bana çevirdi dudaklarına gülümseme kondu. O her zaman iyi kalpliydi. " Abla gelsene" gülümsemesi hala dudaklarındaydı, ona doğru irelledim karşısında addımlarıma son verdim. Busenin dudaklarındaki gülümseme birden yok oldu "Dün söylediklerim için özür dilerim, ben öyle sinirle söyledim her şeyi be -" sözünü devam etdirmesine izin vermedim, sadece ona sarıldım. "Söz veriyorum bir gün ikimizde kurtulacağız bu cehennemden. " Sesim fısıltıdan farksızdı. Buse benden 1 yaş küçük olmasına rağmen hala çocuktu... hiç birşey söylemedi sadece sustu.
O suskunluk öyle bir çığlıktıki...
Odadan çıkıp aşağıya indim. Hiç kimse yoktu biraz dolaşmak istiyordum. Saate baktığımda saat 6 dı. Ayakkabılarımı giyinip dışarı çıktım. Birazdan deniz kenarına geldim ve addımlarımı yavaşlatdım. Arkadan addım sesleri geliyordu. Korkmaya başlamıştım. Ansızın birden bir çift el beni kolumdan tutup kendime çekti. Bakışlarımı o adama çevirdim. "Ooo burada böyle güzel kızlar varmış, bizim haberimiz yokmuş
" sanırım sarhoştu hemde öyle bir sarhoştu ki ayakta duracak hali yoktu. "Bırak beni pislik! " diye ona sesimi yükseltdim. "Ben seni bırakırmıyım hiç güzelim." Elini belime koydu. Korkudan ne yapacağımı bilmedim.
Ansızın yerden bulduğum büyük bir taşla kafasına vurdum. Belimdeki eli boşaldı, yere yığıldı. Yer kan oldu. Gözlerim doldu, bir şey olmuşmuydu ona, acaba... "sen ne yaptın?"birden tanıdık bir ses geldi kulağıma. Bakışlarımı ses gelen tarafa çevirdiğimde şok oldum. Dünki adam. Sert bakışları beni inceliyordu. Sanki bana bir şey olup olmadığına bakıyordu. Hemen adam tarafa koştu. Elini adamın şah damarına bastırdı. Birden rengi deyişti. "Ya- yaşıyormu?" sesim korkuyla doluydu. Cevap vermedi bakışlarını adamdan kaldırmadı." Cevap ver!" Sesim denizin dalgalarında kayboldu. Dizlerimin üzerime çöküp yakasından yapıştım. Aklımı kaybedecektim. Sorular aklımda bomba misali patlıyordu." O öldü". Aklımı kaçırıyordum ."Hayır, hayır, hayır, hayır" dedim bölük pörçük sesimle" ölemez ölmedi hayır!" Bağırtılarım kafamın içinde patlıyordu. Yüzümde iki el hissetdim" sakin ol ,sakin ol!" Nefesim bile şu anda bana acı veriyordu. Bölük nefesimle nefes bile alamıyordum. Elini sıkıca tutarak tırnaklarımı batırdım etine ismezce. "Sakin ol! Burdayım!" Bayılacak gibi hissetdim o an. Ben katil olamazdım hayır. Nefes almaya çalışıyordum ama olmuyordu. Tırnaklarını eline daha çok batırdım. "Nefes al derin!" Dediyini yapmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Yavaş- yavaş bilincimi kaybediyordum. Gözlerim kapandı beni tutan iki el hissetdim. Sonra her yer karanlık oldu, aynı hayatım gibi...Bir fırtınanın ortasındaydık...
Her yerde mum ışıkları vardı."Buse!"ağlamak sesi geliyordu ablamın sesiydi." Abla yardım et!" Gözümden tane tane yaş akıyordu. Kemer sesi geliyordu. Vuruyordu ablama pislik. "Dayan Buse geliyorum, lütfen dayan güzelim" haraket etmeye çalışıyırdum ama haraket edemiyordum. Ayaklarımı, kollarımı hiç biyerimi haraket etdiremiyordum. Birden her mum ışığı söndü, bütün her yer karanlık oldu, sesler kesildi, bu sessizliyin içinde büyük bir gürültü vardı. Ayaklarımı haraket etdirdim, addım atdım, artık her yerimi haraket etdiriyirdum." Buse!" Sesim boş duvarlarda yankılanıyordu, birden yukardan ışık göründü. Yavaş addımlarla yukarıya çıktıp, o ışığa yakınlaştım. "Git kurtar ablanı Gece" ansızın birden duyduğum sesle ürktüm, ama o ses anneme aitdi. Yüzümü ona çevirdim" öldürür seni anne , tehtid ediyor, korkuyum" sesim fısıltıdan farksızdı. Bana yakınlaşdı. Ablam hıçkırıklara boğuldu ve yine kemer sesi. "Hadi, git kurtar onu " yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. "Yapma anne, bu işkenceyi bana yaşatma" birden kapı açıldı ablamı gördüm, küçük bir çocuk gibi korkuyordu her yeri yara-bere içindeydi." Hadi Gece." Odaya doğru koştum, ablamın kolundan tutup çıkardım. Ona sıkı-sıkı sarıldım. "Geçti, geçti her şey" anneme baktığımda yüzünde gülümsemesiyle bizi izliyordu. Arkasını dönüp gitdi. Ben yeniden yine haraket edemiyordum "Anne!" Hıçkırıklara boğuldum. "Gitme lütfen anne!". Birden gözlerimi açtıp, yerimden doğruldum. Etrafıma baktığımda anladım ki hastanedeyim. Saçlarım terden yüzüme yapışmıştı. Bir cift siyah göz karşıladı yeşil gözlerimi. Gözümden yaş süzülüyordu. "Anne" nerdeydi annem?"Ben gidicem. Anne!" Kolumdaki serumu çıkarıp yerimden kalktıp, odadan çıkıp koşmaya başladım. "Dur!" Sesi hastane duvarlarında yankılandı. Koşmaya devam etdim, ama o, o kadar hızlı koşuyordu ki bana ulaşıp kolumdan sertçe tutup kendine çekti. "Sana bir kere söyledim!"ardından"unuttunmu bu gün olanları?" Aniden her şeyi hatırladım. "B-b-ben-" sözümün devamına izin vermeyerek "sadece ikimizin arasında kalacak ". Katilmi olacaktım? Hayır,hayır olmaz, olamaz, peki polis o? "P-polis peki?" Cevap vermek yerine kafasını iki yana salladı. Kolumu ondan kurtarıp yeniden koştup hastaneden çıktım, dışarı çıktığımda yağmur yağıyordu tane-tane. Bu nasıl ola bilirdi? O nasıl her şeyi saklayacaktı? Ben? Ben ne olacaktım? Sorular aklımda bomba misali patlıyordu. Aklımdaki sorular çoğaldıkca ben boğuluryordum. İnsanın bir saniye içinde hayatı değişiyordu, her şeyini kaybediyordu insan.
İnsan oğlu her şey bitdi derken, her şeyin yeni başladığını bilmiyordu...
Odamdaydım. Duvara bakıyordum, düşünüyordum her şeyi ama düşündükce her şey sanki kördüğüm oluyordu. Kapı aniden açıldı. "Abla sesleniyorum iki saatdir neden cevap vermiyorsun? " Ayağa kalktım."Dalmıştım Buse, özür dilerim. " Bana çok qarip bakıyordu ."Bir şey mi var abla?" Meraklı bakışları yüzümü inceliyordu. Hemen yüzümü sahte bir gülümseme taktım. " Yok, ne olacak ki?"sesimi neşeli çıkartmağa çalışıyordum ardından" sen ne için gelmiştin Busecim?" Onun da yüzünü sıcak bir gülümseme kondu." Hayır öylesine gelmiştim". Onunla biraz konuştuktan sonra odadan
Ben yatağıma uzanmış tavanı izliyirdum. Telefonumdan mesaj geldi. Baktığımda tanımadığım numaraydı, ve mesaja girip okuyunca gözlerim şoktan açıldı." Numaramı kaydet safir. Benim kim olduğumuda anlarsın" yazıyordu mesajda. Evet oydu.
Arel'in anlatımıyla. (Geceyle karşılaşan karakter.)
İçimden karanlık odamda oturmuştum. intikam ateşi, bütün bedenimi sarmalamıştı. Odada babam, Kuzey ve ben vardık. Ona attığım mesajdan sonra, telefonu sinirle kenara attım. Oda karanlıktı. Sadece loş ışık yanıyordu. Telefonu kenara attıktan sonra gözlerimi karşımda duran iki adama diktim intikam ateşiyle.
"Beni sakın fikrimden döndürmeye çalışmayın,"dedim öfkemi bastırmağa çalışarak.
"Ama Arel,"dedi babam endişeli sesle.
"Size beni fikrimden hiç kimse döndüremez dedim değil mi!"diye bağırarak elimi masaya vurdum. "Geçmişte olan her şeyin hesabı verilecek."dedim kararlı sesle. Hiç kimse ama hiç kimse beni fikrimden döndürmeezdi. Geçmişde olan geçmişde kalmayacaktı. Geçmiş bu gümde yaşayacaktı.
"O kız bu oyunda kurban olacak."dedim sinsi bir şekilde. Dudaklarımdan sadece iki kelime döküldü. "Safir'i seçiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safir
Paranormalİntikam, acı, aşk, korku, çocukluk, nefret, kin... Geçmişin acıları başkalarının canını yakarmıydı? Yakardı... Bu oyunda kurban kim olacaktı? Safir... Bu oyunun kurucusu kim olacaktı? Oniks... Geçmişte acıları olan, sevilmeyen, yaralarını kendi başı...