12 BÖLÜM: KESKİN PARÇALAR

86 7 8
                                    

Yukarda olan fotoğrafı umarım beğendiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yukarda olan fotoğrafı umarım beğendiniz.
Keyifli okumalar.

     12 BÖLÜM: KESKİN PARÇALAR.

Akşam olmuş misafirleri bekliyorduk. Evet, Busenin öğretmeni ve müdürü bekliyorduk. Söyleyeceğimiz yalan, bana zarar verecekti. İnsanları bazen bir şeye inandırmak için, yüzüne yalandan gülümseme takmalıydın. Hayatın kanunuydu. Bazen gerçekler can acıtırken, yalanları söylemekde acıtırdı. Bazen haykırmamak enkazın olurdu. Bizim karanlığımız içimizdeydi. Dışarda beyaz olurduk...

Söylesene, adaletlimiydi bu?
Değildi asla. Asla.

Odamda saçlarımı tarıyordum. Bu güne kadar saçlarımı örmemiştim asla. Çocukluğumda bile örmemiştim. Umudum vardı. Bir yanıp-sönen yıldızım vardı benim. O umut bana bazen tekme atar, bazen ayağa kaldırırdı. Her zaman bekledimki, belki babam bir gün benim saçımı örerdi. O yüzden saçlarıma dokunmazdım. İlk örgüm onun elinden olsun istemiştim. Eğer bir gün son nefesimi verirsem, işte o zaman saçlarımı örecektim. O zaman umudum kül olacaktı belki benimle beraber. Diğerleri gibi...

Aynada saçı örülmemiş bir kız vardı. Küçük bir kız. O kızın saçları hiç örülmemişdi.

Belki bir gün çektiği saçlarımı, acıttığı saçlarımı bir gün örerdi. Belki bir gün...

Düşüncelerimden sıyrılıp, saçlarımı açık bıraktım. Aşağı düşdüm. Babam, annem, Buse vardı. Onların yanlarına giderek oturdum.

   "Hiç bir şey söylemeyeceksiniz onlara."dedi babam sükuneti aradan kaldırarak. Yüzüme acı bir tebessüm kondu. Her zaman yapyığımız şey değilmiydi sonuçta?  "Zaten her zaman yaptığımız şey değilmi baba?"dedi Buse. Doğruydu. İnsanlara söylediğimiz bir yalandı. Babam sert bakışlarını ona çevirdi. Ona doğru gelecekti ki, ayağa kalkarak önünde durdum. Gözlerimi kıstım. Boş gözıerimi ona diktim.

  "Hele bir elin ya bana, yada Buseye kalksın, her şeyi açık-açık anlatırım."dedim dişlerimi bastıra-bastıra. Nefesim bile sinirden titrekti. O benim aksime kahkaha attı.

  "Görüyormusun Songül korumacılık yapıyor ablasına."dedi bana bakarak. İşte bizde buydu.  Dudaklarını yapmacık şekilde büzdü. Bir şey söyleyecektim ki, zil çaldı. Zilin çalmasıyla her kes bakışını kapıya yöneltdi.

  "Söylediğim gibi."diyerek kapıyı açtı. Yüzümüze yalandan bir gülümseme takarak karşıladık. Öğretmeni Feride hanım gerçekten hoş biriydi. Hepsi içeri geçerek bana  geçmiş olsun dilediler. Gerçekten son günlerde bu sözü duymaktan bıkmıştım. Evet bana geçmiş olsun.

SafirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin