2 BÖLÜM:Korku

163 10 10
                                    

2 BÖLÜM :KORKU
*"Sen çocukluğunda hiç oyun oynamadınmı?*

İşe gelmiştim, ben moda tasarımcısıysım. Şimdiysd yeni bir elbise çiziyordum, aslında çizmiyordum düşünüyordum. Olaylar aklıma geldikce çıldırıyordum. "Hey! Burası senin için tatilmi Gece? Çay, kahve bir isteğiniz varmı?" Yüksek sesle yerimden irkildim. Müdür bozuntusuna sinir oluyordum, ama yinede susmalıydım." Özür dilerim. Bir daha olmaz" dişlerimi bir-birine bastıra-bastıra söylemiştim. Başını iki yana sallayarak çıktı müdür bozuntusu. Derin bir nefes aldıktan sonra çizimime devam etdim, ama olmuyordu çizemiyordum çünki ellerim titriyordu.
Bir daha denedim,olmuyor
İkinci kez denedim,olmuyor
Üçüncü kez denedim ,olmuyor
Dördüncü kez denedim ,olmuyor
Beşinci kez denedim olmuyor...
Kaçıncı deneyişimdi olmuyordu. Delirecektim ya, aniden gelen sinirle bütün kağıtları masadan yere itdim."Allahım sen bana sabr ver." Sinirle odadan çıkıp yürümeye başladım. "Kızlar biri kayıpmış biliyormusunuz? Anne, babası onu arıyormuş ama bulamıyormuş" duyduğum sesle addımlarımı durdurup duvarın arkasına geçtim. "Kimmiş? Yani nasıl biri? En son nerede olmuş?" Duyacağım sesten korkuyordum ."Duyduğuma göre gençmiş, yani otuz yaşı falan vardır. Sarhoş olmuş gece bir yere gitmiş, sonra sabah eve gelmemiş. Biliyormusun annesi babası kahr olmuş." Duyduğum sesle, nefesim bile sanki bana zarar veriyordu. Napıcaktım ben? Böyle giderse, kulaktan-kulağa yayılacaktı. Titreyen ellerimle telefonu tutup onu aradım , telefonuna cevap verdi. " Alo" sesim titrekti. "Dinliyorum" nasıl nerden başlayacaktım ki? "Bizim görüşmemiz lazım acil." Karşı tarafdan ses yoktu, sonunda bir ses geldi. "Nolduysa şimdi burada söyle safir." Neden bana safir söylüyordu ki? "Telefonla olmaz şim-" sözümün devamının bitmesine izin vermeyerek, telefonu yüzüme kapatdı. Dişlerimin arasında"Pislik" dedim. Ne yapacaktım. Buyurun çözün şu kördüğümü Gece hanım

Saat akşam dokuzdu, ve ben çıkıyordum. Yürüdüğüm sırada birden bir araba önümü kesti. Arabadan düşen adamla gözlerim açıldı, evet tamda düşündüğünüz gibi oydu. Üzerinde deri ceket, beyaz tişört, bacaklarını saran siyah bir pantalon vardı. Oysa o kadar karizması vardıki. Şimdiyse arabanım kapısını tutmuş bana bakıyordu, siyah gözlerini benden ayırmıyordu. " Orada ağaç gibi ne dikiliyorsun? Geç hadi"dedi. Ne yani oyuncakmıydım ben? "Ben senin oyuncağınmıyım istediğin zaman yüzüme kapat, istediğin zaman beni al, istediğin zaman öküz gibi konuş! Yok öyle hayat adını bilmediğim adam. Gelmeyeceğim!" Şu anda nasıl görünüyordum bilmiyorum ama onun dudağının kenarı kıvrılır gibi oldu , ama kafasını başka yöne çevirdi, sonra bakışlarını bana çevirdi ama her zaman ki gibi soğuk. "Arel"dedi. Demek adı Areldi. "Benimle geleceğini bilerek neden uzatıyorsun?" Ben onunlamı gelecektim? Ya sabr. "Bana bak adını bilmediğim ad-" sözümü kendim yarı kestim çünki ona 'adını bilmediğim adam' diyecektim. Küçümser bakışları beni buldu. " Arel" dedi eğlenir ses tonuyla. Hiç bir şey söylemedim. "Şansını zorlama safir" bu sefer ben ona"Gece" dedim. "Bin arabaya safir!" Bağırtısı her tarfa yayıldı. Babam gibi bağırmıştı ve isteksizce gözlerimi kapayıp başımı yere eğdim. Oda bunu fark etmiş olmalıydı." Bin arabaya" dedi ve hemen dediyini yaptım. Yol boyu hiç bir şey konuşmadık. Ben ellerimle oynuyordum, o sadece karşısındaki yola bakıyordu. Qarip bir sessizlik vardı ve ben korkmaya başlamıştım. İçimden sayıyordum
"Bir"
"İki"
"Üç"
"Dört"
"Beş"
"Altı"
"Yedi"ve yeniden
"Bir"
"İki"
"Üç"
"Dört"
"Beş
"Altı"
"Yedi" yedi sayısına takılıydım. O gün... "Neden ağlıyorsun?" Ağlıyormuydum ben? Hiç farkında değildim, ve ona cevap vermeyerek başımı başka yöne çevirdim. " Sana bir soru sordum, cevap ver" dedi. Gerçekten sanki sabrımı sınıyordu ben sesimi yükselderek" Sanane be adam! Sanane!"dedim. Bakışları meraklıydı gözlerini benim mavi gözlerimden ayırmıyordu. "Sen çocukluğunda hiç oyun oynamadınmı?" Aniden gelen soruyla dondum. Acı gerçekler yüzüme tokat gibi çarptı.

SafirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin