Her kese merhaba. Bu gün yeni bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar.
Şarkılar: Yüzyüzeyken Konuşuruz: Ölsem yeridir.
Fotoğrafı umarım beğenirsiniz.
14 BÖLÜM: SUSKUNLUK.
Gözlerimi büyük bir ağrıyla açtım. Şaşırmamıştım. Yine beyaz hastane duvarlarının içindeydim. Ne olmuştu en son? Evet, en son bayılmıştım. Kolumdaki ağrı garip sesler çıkarmama sebep oluyordu. Üzerime baktığımda hastane önlüğü vardı. Kanlı beyaz elbise üzerimde yoktu. Nefes aldıkca sanki kemiklerim bir ayrılıp, bir birleşiyordu. Bu boğazımdan qarip hırıltılar gelmesine sebep oluyordu. Başımı sola dönderdiğimde Areli gördüm. Tekli koltukta oturmuş, ayağını ayağının üzerine atmış, telefonda dikkatle bir şeye bakıyordu. Kahverengi gözleri mavi gözlerimle buluştu. Gözlerini kısarak bana baktı. Kumral saçları dağınıktı. Başını telefondan kaldırarak bana bakmaya başladı. Beni pür dikkat izliyordu. Bense onun aksine, hissiz, boş bakıyordum. En son benim sopayla bir güzel dövmüşlerdi.
"Uyanmışsın safir."dedi kaşlarını kaldırarak. Yüzsüz ukala. Cevap vermedim. Onunla konuşmayacaktım. 7 gün dolmadan ağzımı bile açmayacaktım. Kaşları şaşkın şekilde çatıldı. "Konuşmuyormusun?"dedi oyunbaz sesle. Bense onunla göz teması kurmağa devam ediyor, ters ters bakmaya devam ediyordum. Benim cevap vermediğimi görünce koltuktan biraz doğruldu. "Benden hesabını böylemi alacaksın?"dedi küçümser sesle. Bir zaman sonra küçümsenen o olacaktı.
Acaba ona 7 gün konuşmayacağımı söylesemiydim?
Yine cevap vermek yerine, ters ters baktım. Bakışlarımı ondan ayırdım. İçeri Kuzeyin girmesiyle, aramızdaki sessizlik bozuldu.
"Uyanmışsın."dedi memnun sesle. Neden her kes aynı soruyu soruyordu ki? Yok arkadaş, uyanmadım hala. Uyuyorum. Onunlada konuşmadım. Hiç biriyle konuşmak istemiyordum.
"Konuşmuyormu abi?"dedi Kuzey benden gözlerini çekmeyerek. Arelse arkasına rahatca yaslanıp, gözleriyle beni işaret etdi. "Kendisine sor."dedi buz gibi sesiyle. Şu anda ayağımda bu sargı olmasaydı ve kolum acımasaydı, yemin ederim onu burada boğarak öldürürdüm. Ukala herif!
"Konuşuyormu ki?"dedi Kuzey benim yatağımın baş ucunda oturarak. Ansızın birden yüzündeki memnun ifade değişti. "Doktorlar dedi ki..."dedi devamını getirmeyerek. Arel ve benim aynı anda bakışlarımız Kuzeye döndü. Sonra derin nefes aldı.
"Göğüs kafesinde bir kaç kırık varmış ve kolun büyük bir darbe almış. Kolun bir aya, belki iki aya, belki de hiç düzelmeye bilir."dedi sonuncu cümleni kısık sesle söyleyerek. O ne demekti? Nasıl kolum düzelmeyecekti? Ben yapamamki. Ben öyle yaşayamazdım. Başımı başka yöne çevirdim. "Ama büyük ihtimalle düzelecek değil mi?"dedi Arel yutkunarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safir
Paranormalİntikam, acı, aşk, korku, çocukluk, nefret, kin... Geçmişin acıları başkalarının canını yakarmıydı? Yakardı... Bu oyunda kurban kim olacaktı? Safir... Bu oyunun kurucusu kim olacaktı? Oniks... Geçmişte acıları olan, sevilmeyen, yaralarını kendi başı...