15 BÖLÜM:İÇİMDEKİ ÇOCUK ÜŞÜYOR.
"Ne yaptın anneme?"
"Ah Gece ah. Neler yapmadım ki? Duymak istermisin?"
"Vurma!"
"Bana bir daha hakaret etmeyeceksin. Yoksa bu annen var ya, yüzünü tanınmaz hale getiririm."
"Yardım edin!"annemim haykırığını duymamla sol gözümden bir yaş aktı. Hıçkırıklarımı elimle bastırdım.
Hatırladığım görüntülerle gözlerim doldu. Benden yardım istemişti, ama yinede yardım edememiştim. İnsanlara fayda değil, zaradım. Titreyen elimle telefonu elime aldım. Her zaman elim titrerdi. 7 mayıs, 7 yaşımdan sonra...
Annemi arayamadım. Yapamazdım. Konuşamazdım onunla. Peki ya ablam? İkisiylede konuşacak yüzüm varmıydı. Babamı aradım. Öfkelyle nefes alıp veriyordum.
"Ne yaptın ona?"dedim telefonu açan gibi. Sesim titrekti. Benim soruma güldü. Kahkahayla gülüyordu. "Sana da merhaba kızım."dedi soruma cevap vermeyerek. Dişlerimi bir-birine bastırdım. "Sana ne yaptın ona dedim!" Bağırtım boş duvarlarda yankılandı. Diğer taraftan ses yoktu. "Öyrenmek istermisin?"dedi alay eden sesle. Sözlerim kendi canımı bin parçaya bölürken, dudaklarımdan o kelime dölükdü. "Evet."dedim titrek ve anlaşılmayan sesimle. Derin bir nefes alıp verdi. Nefes sesi telefonda duyuluyordu.
"İlk önce bir tokat vurdum. Zavallı annense bana yalvatmaktan başka hiç bir şey yapamıyordu. Sadece ağlıyordu. Başka çaresi yoktu. Sonra biliyormusun ne yaptım? Kemeri çıkartarak, en sert şekilde, canı yanacak şekilde sırtına, karnına vurdum. Bedeni kıpkırmızı olmuştu zavallı annenin."dedi söylediklerinden keyif alarak. Telefonu tutan elim titriyor. Konuşamıyordum. Nefes dahi gelmiyordu. Nefes almak için elimi boğazıma doladım. Sanki görünmez bir el beni yakalamış, boğazımdan sıkıyordu. Boğazım düğümlendi. "Gece senden yavaş-yavaş her kes nefret ediyor. "
Benden bir gün her kes nefret edecek...
"Annen çok ağladı biliyormusun?"dedi acımasızca. "Çok yardım istedi ama hiç kimse yardım edemezdi."dedi kahkaha atarak.
Çok acımışmıydı?
Canı çok yanmışmıydı?"Noldu Gece? Neden cevap vermiyirsun benim güzel kızım?"dedi alay ederek. Nefes alamıyordum. Her soluğum haram olmuştu. Telefonu kapatmıştı. Telefon, titreyen ellerimin arasından kaydı. Sanki yüreğimi almışlarda ovuçlarına, istedikleri kadar sıkıyorlardı. Haraket edemiyordum. Şimdi çok ağlamıştır o. Çok yardım istemiştir. Ağlaya bilmiyordum bile. Gözlerim doluyor, ama ağlayamıyordum. Ne konuşamıyor, ne nefes ala biliyirdum. Tüm haykırışlarım içimde birikirken, beni yakıyordu.
"İlk önce tokat vurdum."
"Zavallı annense bana yalvatmaktan başka hiç bir şey yapamıyordu."
"Sadece ağlıyordu."
" Başka çaresi yoktu."
" Kemeri çıkartarak, en sert şekilde, canı yanacak şekilde sırtına, karnına vurdum."
" Bedeni kıpkırmızı olmuştu zavallı annenin."
Çok acımıştır şimdi canı.
Ben yardım edemiyordum belkide.
Belki bedenlerindeki yaraların sebebi bendim. Yanıkların, kızarıkların, morarmış bedenlerinin, acıyan kalplerinin sebebi bendim. Ben onları korumak istiyordum sadece. Çünki eğer onları bababmın elinden alırsam, onları öldürmekle tehdit ediyordu. Evet, buna inanıyordum. Çünki bir zamanlar çocukken öyle bir şey yapmıştım. Su'da ablamın nefesini kesmişti. Nefes nefeseydi ablam. Sırılsıklam olmuştu. Eğer babamı durdurmasaydım, şimdi canlı gözümün önünde olmazdı... O günden sonra onları kurtaramadım. Korktum. Yine aynısını yapar diye. Çok korktum. İçimdeki minik kız ağladı her zaman. Ama her gün o minik kızın sessiz çığlıkları beni tüketiyordu. Belki de o minik kızın çığlıkları, hıçkırıkları, haykırışları, ağlamaları bitmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safir
Paranormalİntikam, acı, aşk, korku, çocukluk, nefret, kin... Geçmişin acıları başkalarının canını yakarmıydı? Yakardı... Bu oyunda kurban kim olacaktı? Safir... Bu oyunun kurucusu kim olacaktı? Oniks... Geçmişte acıları olan, sevilmeyen, yaralarını kendi başı...