4. Bölüm

82 8 9
                                    

Aradan bir hafta geçmişti. Jisoo odasında elbise deniyordu. Bugün o gündü, Bay Jeon'un oğluyla tanışacağı gün.

Eline beyaz düz bir elbise alıp aynanın karşısında kendine tuttu.
"Çok sade."

Dolabını kurcalayıp hepsini teker teker deniyordu ama çok kararsızdı. O nasıl biriydi? Nasıl şeylerden hoşlanırdı? Onu beğenecek miydi?

Jisoo artık denemekten sıkılmıştı, bir cesaretle sarı askısız elbisesini kapıp giyindi. Dar ve kısa olan elbise mat bir kumaşa sahipti. "Gece kulübüne mi gidiyorsun Jisoo?" Tam elbiseyi bırakacaktı ki bir an duraksadı. Neden giymeyecekti ki, onu olduğu gibi kabul etmeyecek biriyle çıkmak istemiyordu. Uzun sağlıklı saçlarını da arkaya doğru tarayıp evden çıktı.

Restorana vardığında gözüyle takım elbiseli genç bir adam aradı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Restorana vardığında gözüyle takım elbiseli genç bir adam aradı. Ama hayat sürprizlerle doluydu.

"Jisoo?"

Jisoo başını sese çevirdi ve kendisine hafifçe el sallayan adama baktı. Beklediği takım elbiseli beyefendi imajı yıkılmıştı.

Karşısında bir kolu tamamen dövmelere kaplanmış, yüzü ve kulakları piercing dolu bir adam vardı.Yüz hatlarının oldukça çekici olmasının yanında siyah gür saçları alnına düşüyordu. Takım elbise ise... Yoktu. Genç adam bir atlet ve altına da bol bir tulum giymiş Jisoo'ya gülümsüyordu.

Jisoo hafifçe tek kaşını kaldırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jisoo hafifçe tek kaşını kaldırdı. Resimlerde gördüğü adam bu adamdan tamamen farklıydı.

Masaya geldiğinde adam yerinden kalktı ve elini uzattı. "Ben Jungkook, siz de Jisoo olmalısınız, tanıştığıma çok memnun oldum."

Jisoo hala şaşkınlığını üzerinden atamamış bir şekilde elini uzattı. Genç adam Jisoo'nun elini tuttuğunda onun şaşkın bakışlarını hissetti. Gülümsedi. "Sizi şaşırtmış olmalıyım."

Jisoo heyecanla yanıt verdi. "Ha-hayır."

"Fotoğraflarımı görmüş olmalısınız. Şirkette iş gereği takım elbise, kravat takılırım ama madem bir randevuya çıkıyorum kendim gibi giyinmeliyim diye düşündüm." Sandalyeyi çekerek eliyle Jisoo'ya buyur etti ve ardından kendi de oturdu.

"Ayrıca siz de çok güzel olmuşsunuz."

Jisoo bir kendine bir de karşısındaki adama bakıp hafifçe gülümsedi. "Teşekkür ederim."

"Kıyafet seçimlerimizin pek uyumlu olduğumuz söylenemez, değil mi?" Jungkook sessiz bir kahkaha patlattı.

Jisoo hafif rahatlamıştı ve yüzünde gülümsemeyle konuştu. "Haklısınız, aslında tarzınızı gerçekten beğendim."

"Çok teşekkür ederim. Maalesef ki yaşadığımız dünyada belli kalıplardan çıkmak çok zor, kendimi ancak şirket dışında ifade edebiliyorum."

Jisoo kendiyle bu kadar aynı düşüncelerde birini beklemiyordu. Ancak aradaki fark Jisoo kendini iş dışında da o kalıplardan çıkaramıyor olmasıydı. Hayranlıkla gözlerinin içine baktı." Bu yaşadığınızı emin olun çok iyi anlıyorum. O dünya benim de dünyam. Aynı dünyadan olduğumuz için buradayız, değil mi?"

Jungkook başını salladı ve gözünü Jisoo'nun açıkta kalan teninde gezdirdi. Tıpkı bir peri gibi kusursuzdu. Jungkook'un dövmelerle dolu vücudunun aksine.

" Yemek söyleyelim mi? "

Jungkook gözlerini Jisoo'nun kıyafetinden çekip yüzüne baktı. Ardından dövmelerle kaplı elini çenesinin altına koyup sırıttı. "Daha iyi bir fikrim var."

Jisoo dikleşip kendini masaya yaklaştırdı. "Ne gibi?"

Jungkook Jisoo'nun yaklaşmasıyla burnuna gelen kokudan mest oldu, kızardığını belli etmemek için arkasına yaslanıp kollarını göğsünde bağladı. "Otel gibi."

"Ne!"

Eli ayağı birbirine dolaşan Jisoo'nun elini yakaladı ve kendine çekti. Jisoo hafifçe elini çekti ama Jungkook onu kendine daha da yaklaştırdı.

Aralarında bir karış yoktu. Jisoo kaşlarını hafifçe çatıp Jungkook'un bir şeyler söylemesini bekledi.

" Şakaydı." Adamın ciddi yüzü yerini ateşli bir sırıtışa bıraktı. Jisoo'nun tekrar şaşırmasını fırsat vermeden kavramış olduğunu elini gülerek tuttu ve yerinden kalktı. "Seni çok güzel bir yere götüreceğim."

Jisoo ise şaşkınlığını birkaç saniyede atıp onu elinden tutup sürükleyen adama uydu. İçini hoş bir duygu kaplamıştı, gülümsedi.

Kapıdan çıktıklarında, Jungkook Jisoo'nun elini bırakıp tekrar elbisesini süzdü. Çok kısaydı.

Ardından önlerinde duran motoru işaret ederek sordu. "Binebilirsin değil mi?"

Destructive Desires - Vsoo/SookookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin