Jisoo hazırlanıp her sabahki gibi işe gitti. Bugün her zamankinden dalgındı. Jungkook'u evine geldiği günden beri görmemişti, büyük ihtimal olmayacaklardı ve bunu ailesine nasıl açıklayacağını düşünüyordu. Ancak odasına girdiğinde beklenmedik bir sürprizle karşılaştı.
"Jungkook?"
Oturduğu yerden kalkıp Jisoo'ya doğru ilerledi ve elindeki bir buket kırmızı gülü uzattı.
"Merhaba."
Jisoo çiçekleri alıp nezaketen gülümsedi. "Seni beklemiyordum."
"Birkaç gündür aklım sendeydi ve..." Başını eğip ensesini kaşıdı. "...Nasıl iletişim kurmam gerektiğini bilemedim."
Jisoo dudaklarını birbirine bastırıp yavaşça başını salladı. "Anlıyorum."
"..."
Küçük bir sessizlik olmuştu. "Madem geldin kafeteryada bir şeyler yiyelim mi?"
Yerinden kalkıp karnını sıvazladı."Olur ben de zaten kahvaltımı yapmamıştım."
Beraber kafeteryaya gidip cam kenarı bir masaya oturdular. Jungkook tost Jisoo ise sade bir kahve istemişti.
"Ee şirketten naber?" Konuyu açan Jungkook olmuştu.
"İyi diyebiliriz. Sizinki?"
"İyidir herhalde."
Jisoo saatine bakıp Jungkook'a döndü. "Bu saatte işte olman gerekmiyor mu?"
"Genelde şirkette pek takılmam. Aile şirketi olduğu için işler tıkırında yürür. Bana pek ihtiyaçları olmuyor."
"Peki gün içinde ne yapıyorsun?"
"Geziyorum, etrafta takılıyorum felan... Ve... Biliyorsun bakmam gereken bir mekanım var. "
"Evet biliyorum." Konuşmayı bir an önce bitirip gitmek istiyormuş gibi duruyordu ve Jungkook o geceden beri Jisoo'nun kendine karşı ördüğü kalın duvarın farkındaydı.
"Hadi ama Jisoo...Eskisi gibi olamaz mıyız?"
Jisoo kaşını kaldırıp belli belirsiz bir bakış attı.
"Bana karşı olan soğukluğunu hissediyorum. Tek istediğim samimi bir ilişkimizin olmasıydı."
Jisoo ellerini masada birleştip çenesinin altına koydu. Ne demesi gerektiğini, doğruyu ve yanlışı düşünemiyordu. Kafası çok karışıktı.
Jungkook Jisoo'yu kolundan yakalayarak kendine getirdi." Bugün müsait misin? "
"Büyük ihtimalle." Ama Jisoo tercihini Jungkook'a ikinci bir şans vermekten yana kullanmıştı.
Jungkook gülümsedi ve Jisoo'nun elini avuçları arasına aldı. "Öyleyse bizim eve gelmek ister misin?"
Ancak Jisoo sorudan rahatsız olmuş olacaktı ki elini yavaşça geri çekti.
"Ya da... Ben senin eve gelirim olur mu?"
"Olur, saat sekiz gibi müsait olurum." dedi zoraki bir gülümsemeyle.
"Beraber film izleriz."
"Tabii."
Jungkook Jisoo'nun ona verdiği şansı kaybetmeyi düşünmüyordu ve onu kazanmak için aklına gelen her yolu deneyecekti.
***
Akşam iş çıkışı eve geldiğinde Jungkook onu evin önünde karşıladı.
"Merhaba, hoş geldin. "
Jisoo çantasını anahtar için kurcalarken bir yandan da yorgun bir gülümseme ile Jungkook'a karşılık verdi.
"Hoşbuldum. Erkencisin."
"Evet işim yoktu, seninle takılayım dedim."
"İyi yapmışsın, gel içeri girelim."
Anahtarla kapıyı açarak Jungkook'u eve buyur etti. "Geç bakalım."
İçeri geçtiğinde gözü holdeki büyük tabloya takıldı. Siyah beyaz karmaşık bir tabloydu.
Jungkook'un neye baktığını fark eden Jisoo gülümsedi.
"Beğendin mi?"
"Bilemiyorum, biraz kaotik."
"Ben yaptım."
"Gerçekten mi?" Kaşları yukarı kalkmıştı.
Jisoo hafifçe başını sallayıp kollarını göğsünde bağladı ve gözlerini kısıp tabloya yönetti. "Sence ne anlatıyor?"
"Sanattan pek anlamam."
"Sanattan anlamana gerek yok. Sadece bu tablonun sana ne hissettirdiğini söyle."
Jungkook kafası karışmış bir ifadeyle uzunca tabloyu inceledi. "Doğanın güzelliği... Belki?"
"Belki de."
Yavaşça bakışını Jungkook'a yönetti. "Hadi bahçeye geçelim."
Jungkook evi büyük bir dikkatle süzerek bahçeye çıktı. Çıktıklarında Jisoo'nun köpeği Dalgom onları karşıladı.
"Dalgom..." Jisoo şevkatle köpeğini kucağına alıp ağacın altına serili örtüye oturdu ve sırtını ağaca yasladı. Tüm yorgunluğunu ağaca verip gülümsedi.
"Hadi gelsene."
"Geldim!" Jungkook yavaşça genç kadının yanına oturup köpeğe baktı.
"Bu benim köpeğim Dalgom."
Başını köpekten çevirip genç adama döndüğümde onun çapkın bakışlarıyla karşılaştı. Onun da köpeğe baktığını düşünüyordu. Kızaran yanaklarını gizlemek için başını ters yöne çevirip köpeğini hafifçe okşadı.
Jungkook ise sırıtarak onu izliyordu.
"Kızaran yanaklarını görüyorum Jisoo."
Jisoo Jungkook'a ürkek bir bakış atıp hemen gözlerini kaçırdı. Bu adam onun dengesini bozuyordu.
"Jisoo biliyorum yanlış haraketlerim oldu ama ben seninle olmaktan gerçekten zevk alıyorum ve..."
Jisoo bu sefer gözlerini onunkilerle buluşturabilmişti. Bu bir itiraftı.
"... Senden gerçekten hoşlanıyorum ve fazlası olabilmemizi çok isterim."
İkisinin de gözleri parlıyordu. Jisoo'nunki heyecan ve şaşkınlıktan, belki de ümitten, Jungkook'unki açgözlülük ve duyduğu yüksek hazdan parlıyordu.
Jisoo kendini toplamaya çalışıp ne diyeceğini düşünürken kafasından tonla düşünce geçiyordu. Jungkook'u hem seviyor hem de ondan uzak durması gerektiğini hissediyordu ama sürekli olarak ona çekiliyordu. Kendisini tüm hayatı boyunca hissettiği duygudan kurtaramıyordu. İradesiz hissediyordu. Yazılı olan kaderin bir oyuncusu gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destructive Desires - Vsoo/Sookook
RomanceBiz insanlar tüm hayatımızı arzularımızın peşinde koşarak geçiririz. Birçok kez ulaşılamaz bir hayal olarak kalan arzular kimi zaman da bizi yoldan çıkarıp sarhoş eder, onlar tarafından zincirleniriz.