Kalp dudaklarını yavaşça araladığında Jungkook'un gözleri merakla dudaklarına yöneldi.
"Ben..."
Jungkook yavaşça dudaklarını onunkine yaklaştırıyordu. Artık beklemeye sabrı yoktu.
"... de"
Bu aşk mıydı yoksa yalnızlığının ona söylettiği sözler mi?
Duyması gerekeni duymuştu. Büyük bir şehvetle genç kadının dudaklarına yapıştı. Kendini dizginleyemiyordu. Onun için çok beklemişti.
Yavaşça doğrulup kollarını ağaca dayadı. Onu ağaçla arasına almıştı. Küçük köpek ise Jisoo'nun kucağından hoplayıp bahçeye kaçmıştı.
"Jisoo..."
Genç kadın adamın tutkulu öpücüğünden nefes nefese kalmıştı. Göğsü kalkıp iniyordu.
"Seni ne kadar arzuladığımı biliyor musun..."
Konuşmak istiyordu ama sıkışan kalbi ve titreyen dudakları buna izin vermiyordu.
Dudakları bu sefer genç kadının boynunu buldu. Hızını alamayarak bir canavar gibi onu tüketti. Onu büyük ve küçük öpücüklerle doldurdu.
Jisoo ise karnının yanması ve kasılmasına daha fazla dayanamıyordu. İnce parmakları yavaşça genç adamın geniş omuzlarına koyup onu kendine çekti. Ardından sıkıca sarıldı.
Adamın sıcak nefesini boynunda hissettiğinden tahrik olmaya devam ediyordu ama bu ona soluklanmak için birkaç saniye vermişti.
"Hh-Jungkook..."
Jungkook durması gerektiğini anlamıştı. Yavaşça ondan ayrılıp kendini yere attı.
"Evet sevgilim..." Alt dudağını ısırıp Jisoo'ya baktı. Jisoo'ya karşı derin arzusu onu çıldırtıyordu.
Boğazı düğümlenen genç kadın sadece hafifçe gülümseyebilmişti. Yerinden kalkıp karşısında oturan adama sarıldı.
Sonsuz yalnızlığı bu adamla bitecekti belki de. Ona güvenip kanatları altına girmek istedi.
Jungkook da onu sıkıca kavradı. "Seni asla bırakmam."
Jisoo kafasını adamın göğsünden kaldırıp yüzüne baktı. "Ben de..." O an tek düşündüğü ona olan ihtiyacıydı. Bir noktadan sonra onsuz yaşayamayacağını anlamıştı.
Jungkook ise sonunda büyük amacına ulaşmıştı. Planı küçük bir pürüzle beraber tıkır tıkır işlemişti. Onu ilk götürdüğü o sahil, çapkın numaraları... Sonunda Jisoo'yu baştan çıkarabilmişti.
Tanıdığı diğer kızların aksine Jisoo'yu çok zor kazanmıştı ve bu onda büyük bir gurur oluşturuyordu. Hangi kız yıldızlı bir gecede yanındaki adamın dudaklarına yapışmazdı veya hangi kız kalçasını okşayan bir eli reddebilirdi? Bu Jisoo'ydu. Jungkook'un kazanması zor ödülü.
Kapı çaldığında yavaşça birbirlerinden ayrıldılar.
Jisoo Jungkook'a dönüp gülümsedi. "Pizza söylemiştim, film izlerken yeriz diye."
Jungkook anın bölünmesiyle somurtup ağaca yaslandı ve Jisoo'yu bekledi.
Jisoo hızla kapıya yöneldi kapıyı açıp pizzayı alırken gözü birine çarptı.
"Taehyung!"
"Jisoo?"
Genç adam onu beklemiyordu. Sadece evin önünden hızlıca geçecekti ama ona yakalanmıştı.
Jisoo pizzayı alıp Taehyung'a el salladı. "Gelsene."
Yavaşça ona yaklaşan Taehyung genç kadının gülüşünü ne kadar özlediğini fark etti.
"Merhaba, nasılsın?"
"Çok iyiyim, asıl sen nasılsın? Geçen gün senin gelmeni bekledim."
Taehyung mahcup bir gülümsemeyle cevap verdi. "Üzgünüm."
"Sorun değil, yarın gelmeye ne dersin? "
Taehyung kalbi ve beyni arasına sıkışmış sözlerin dudaklarından çıkmasına izin verdi. "Çok isterim."
Jisoo heyecanla gülümsedi. "Bir dakika bekle, hemen geliyorum."
Hızla eve yönelen kadının sadece arkasından bakabilmişti. Ancak Jisoo gittikten hemen sonra beklenmedik biriyle karşılaştı. O günkü adamla.
Genç adam elini Taehyung'a uzattı. "Merhaba, tanışmıyoruz sanırım."
Taehyung isteksizce uzatılan eli sıktı. "Merhaba, ben Taehyung. Jisoo'nun arkadaşıyım."
"Merhaba ben de Jungkook." Elini sıktığı nasırlı ellerden hızlıca çekti. "Jisoo'nun sevgilisiyim."
Taehyung duymak istediği son kelimeyi sanki içini yakmamış gibi sindirdi.
"Memnun oldum."
"Ben de."
"Jungkook?"
Elinde küçük bir kap ile geri dönen kadın yüzünde küçük bir tebessümle onlara yaklaştı.
"Tanıştınız sanırım." İkisine de küçük birer bakış attı.
"Evet tanıştık." Jungkook boşta kalan elini Jisoo'nun beline koyarak cevap verdi.
Taehyung ise içinde delice yanan ateşi belli etmemeye çalışarak gülümsedi.
Jisoo Taehyung'a dönerek elindeki kabı uzattı. "Ünlü çorbam."
Taehyung nazikçe kabı Jisoo'dan aldı.
"Çok teşekkür ederim."
"Çorbamı özlemiş olabileceğini düşündüm." dedi yüzünde kocaman bir gülümsemeyle.
"Elbette. Afiyetle içeceğim. Kokusu şimdiden iştahımı açtı."
Jisoo ona büyük gülümsemesini sundu. Yanakları her zamankinden pembeydi ve bu ona çok yakışıyordu. Sebebini asla bilmek istemeyeceği bir pembelik. Ancak Taehyung görmeye doyamadığı kadına veda etmeliydi.
"O zaman görüşürüz."
"Bekliyor olacağım." Jisoo ona hafifçe el sallayıp gitmesini izledikten sonra yanındaki adama döndü. Kaşları hafif çatılmış duvara bakıyordu. Gözleri yavaşça ona kaydı.
"Nereden tanışıyorsun, öyle bir adamla? "
"Bir keresinde ona yardım etmiştim ve bir keresinde o da bana yardım etti."
"Anladım..." Aralarında bir şey olma ihtimali Jungkook'u rahatsız etmişti.
"Hadi gel." İnce parmakları adamın elini tuttu. "Pizzamız soğumasın."
Jungkook gülümsedi. "Gerçekten açım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destructive Desires - Vsoo/Sookook
عاطفيةBiz insanlar tüm hayatımızı arzularımızın peşinde koşarak geçiririz. Birçok kez ulaşılamaz bir hayal olarak kalan arzular kimi zaman da bizi yoldan çıkarıp sarhoş eder, onlar tarafından zincirleniriz.