"Off, tamam ama sadece 15 dakika."
"Benim kararlarıma sen karışamazsın."
"Neden? Sen benim kantine gitmeme izin vermedin o zaman gidebilirim. Sen bana karışmazsın." Dedim ve kantine gitmek için doğrulduğum sırada Atlas beni tek bir hareketiyle kendine çevirdi.
"Hayır, şuan hiç bir yere gitmiyorsun."
"Tamam..."
Atlas 20 dakika falan arkadaşlarıyla konuşup eve gidecektik. En azından Zeynep, Buse ve Ada vardı. Onlarla sohbet edebilirim. Zeynep'i pek sevmese de...
Onların yanına doğru ilerledim ve konuşmaya başladık. 10 dakika sonra okulda kimse kalmamıştı. Sadece Baran, Atlas, ben, Zeynep, Buse, Ege, Ada ve Arda vardık.
Kapının açık olması umuduyla çıkış kapısına doğru gitmeye başladık. Hava çok fazla soğuktu ama üzerimdeki mont sayesinde sıcak kalıyordum.
Beraber hiç konuşmadan çıkış kapısına doğru ilerledik. Kapının önüne geldiğimizde kapıyı açmaya çalıştık ama olmadı. Çok fazla zorlamamıza rağmen hiç bir şekilde açılmıyordu.
Aslında kapının veya çiftlerin üstünden tırmanıp gidebilirdik ama bu imkânsızdı. Ee, şimdi ne yapacaktık? Sabaha kadar burada mı kalıcaktık?
"Banu?" Zeynep'in bu seslenişiyle düşüncelerimin arasından sıyrıldım.
"Efendim?"
"Senin bir düşüncen var mı?"
"Aslında... Zemin kattaki sınıfların korkulukları yok. Oradaki camladan birine tırmanı diğer okula geçebiliriz. Zaten oradan da evlerimize geçeriz."
"Mantıklı. Hadi sınıflardan birine gidelim."
Beraber zemin kattaki sınıflardan birini seçtik. Ben içeriye girmemiz için kapının kolunu indirmeye çalıştım, ama kilitlendiği için kapının kolu inmiyordu. Böyle hepsini teker teker denedik ama hiçbiri açılmadı.
"Hiçbiri açılmıyor. Hadi bizim sınıfa çıkalım da uyuyalım yaa."
"Off, ne mızmızlandın Zeynep, hadi sınıfa çıkalım."
Hepimizin yüzünde somurtkan bir yüz ifadesi vardı. Bugün herkesin kaçmak için çalıştığı ve asla kalmak istemeyeceği bir yerde bir gün kalıyorduk. Lanet olsun! Bugün okulda kalacaktık.
En sonunda sınıfa geldiğimizde Ada'nın yanına yatmak için onun sırasına doğru ilerledim. Atlas beni montumdan yakaladı ve kendine çekti.
"Benim sırama, hadi."
"Off, nedeeeeeeeen."
"İşte, duvar kenarına sen otur."
"Oh be, sonunda."
"Evet, sonunda. Hadi geç artık."
"Tamam." Dedim ve sırama oturdum.
Çantayı sıraya koydum ve üzerimdeki montu çıkarıp sırtıma örttüm. Atlas'ta aynı benim gibi yattı ve sanki beni korumak istermişçesine yüzünü bana doğrulttu. Benimde yüzüm ona dönükken uyudum.
Gece saatin bilmem kaçında uyandım. Sanırım saat gece üç gibiydi çünkü hava çok fazla kararmıştı.
Oturduğum sıranın sandalyesini sessizce geriye doğru ilttim ve ayağa kalktım.İçerisi çok havasızdı, camlarıda açamazdım çünkü herkes üşüyüp hasta olabilirdi. O yüzden koridora çıktım ve koridorun sonundaki camları açmak için oraya doğru yöneldim.
Camları açtım ve ayak parmaklarımın üstüne çıkıp yüzümü dışarıya çıkarttım. Soğuk hava yüzüme aynı bir tokat gibi çarpıyordu.
Yüzümü çekip arkama döndüm. Bir dakika... Ben mi yanlış görüyorum yoksa birisi mi bana doğru geliyor?
Adamın üstünde sadece siyah bir hırka ve siyah kot pantolon var. Şuan elimde iki seçenek var. Ya sınıfa gitmeliyim yada buraa durmalıyım. Sanırım sınıfa gitmeyi tercih edeceğim.
Bende sınıfa doğru koşarak hemen sınıfa girdim ve kapıyı çok sert ve hızlı bir şekilde kapattım. Hayır, adam kapıda!
Kapıyı zorladığım için herkes uyandı. Atlas hızlı adımlarla yanıma geldi ve kapının kulpunu tuttuğum elime baktı.
"Ne oluyor?"
"Bilmiyorum, dışarıda bir adam var üstüme doğru gelince kapıyı kapatıp içeri girdi-"
"Sesini kes, sesimizi duymazsa gider." Diyerek ağzıma koyduğu elini çekti ve Atlas'ın dediği gibi de oldu. Adam sesimizi duyamayınca gitti.
"Şimdi anlat, ne oldu?" Atlas'ın sorusuyla kafamı onlara çevirdim.
"15 dakika önce uyandım, sınıfın içerisi çok havasızdı. Eğer camı açsaydım hasta olacaktınız, o yüzden koridordaki camları açmak için koridora çıktım. Camı açtım ve yüzümü dışarıya çıkarttım. Ondan sonra arkama dönünce bir adamın belirdiğini fark ettim... Üstünde sadece siyah bir hırka ve siyah kot pantolon vardı. Zaten sonrada koşarak buraya geldim ve siz uyandınız."
"Tamam, şu anlık bişey olmamış gibi davranalım. Sabah 9 gibi uyanırız." Deyiverdi Atlas ve herkes uyumak için sıralara geçti.
Hava hala çok soğuktu ve titriyordum. Atlas bunu fark etmiş olmalı ki üzerine örttüğü montu benim sırtımın üzerine örttü ve yattı.
Bende o fark etmeden ona döndüm ve sebepiz bir yere yüzünü incelemeye başladım. Aslında saçları kahverengi değildi. Kumral saçları ve yeşile dönük ela gözleri vardı.
Biliyorum, şuan gözünü görmüyorum ama biliyorum. Yüz hatları çok belirliydi. Süt beyaz teni ise tek anlamıyla mükemmel!
Fiziği ise... Tek anlamla Mükemmel! Evet, nefret ediyorum ama yalan söyleyemem değil mi? Neredeyse bütün kızları etkileyecek bir dış görünüşe sahipti.
VOTE+YORUM YAPMAYI UNUTMAYINNN'•|🎀🥛|•'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kumralım
Teen FictionBanu: Çok gıcıksın be adam. Atlas: Sende pis kadın. Banu: Seviyorum seni be.