[20]😻

56 6 1
                                    

3 vote gelirse yeni bölüm gelicekk

Saat 03.07'ydi ve uçaktan inmeye çalışıyordum. En sonunda insanların arasından sıyrıldım ve aşağı indim. Havalimanına girdiğimde Atlas ve diğerlerini gördüm.

"Çocuklar!" diyerek bağırdım ve ağlayarak onlara doğru koştum. Neredeyse bütün sınıf toplanmıştı. Hatta Hira ve Hayrunnisa bile vardı.

İlk olarak Hira yanıma geldi ve bana sarıldı. "İyi misin?" sorusuyla kafamı iyice omzuna yasladım ve, "Olacağım," dedim.

Ondan sonra herkes sıra sıra geldi ve konuştuk. En son Atlas geldi. Saçları çok dağılmıştı. Sanki Almanya'da olduğum yıllar boyunca hiç taramamıştı saçlarını.

Bana doğru yavaş ve ve ürkek adımlarla geldi ve 2 adım uzağımda durdu. Çok yorgundu, bitmişti resmen. Eski halinden eser kalmamıştı.

"Özür dilerim..." dedi fısıldayarak. "Seni koruyamadığım için, bulamadığım için, sevemediğim için... Çok özür dilerim..."

Kendinde bana sarılacak güç yoktu. Herşey için kendini suçluyordu. Beni koruyamadığı için benden özür diliyordu.

Tebessüm ettim ve kendimi ona bıraktım. Çok sıkı bir şekilde sarıldım ona. İlk başta beni yeniden incitmekten korktu ama oda kollarını bana sardı.

Sanki beni kaçıran adamı bulup ona hayatı beter etmek için kas çalışmıştı. Şuan ayrılmaz bir bütün olmuştuk.

-

Elindeki noodle kasesine büyük bir açlıkla bakıyordum. "Ee, yemeyecek misin?" Kaşlarımı kaldırdım ve Atlas'a baktım. "He, unutmuşum pardon..."

"Neden bu kadar sakinsin?"

"Hayır, sakin değilim."

"Normalde özür dilemezsin-" cümlesini bitirmeden gözleri kolumda takılı kaldı. "Bunlar ne?" Lanet olsun ve kahretsin! Morlukları gördü!

"Birkaç kez dolaplara vurdum, ondan olmuştur."

"Banu, yalan söyleme güzelim." çok sinirliydi ama şu 3 yıldır oradaki şeyler yüzünden travma geçirdiğim için sakin olmaya çalışıyordu.

"G-gerçekten, zaten orası ormanın ortasında bir kaç kere koşarken düştüm ondan da olmuş olabilir." Evet, şuna eminim ki yalan söyleyemiyorum.

"Tamam, ama sonra konuşcaz. Yani kaçamadınız yine Hanfendi."

"Öyle olsun Kumral."

Atlas getirdiği battaniyeyi üzerimize örttü ve televizyondan Tom&Jerry açtı. Noodle ve çizgi film en iyi giden iki şeydi.

Kendi noodle'ımı yerken Atlas dudaklarını hafif kıvırmış ve beni izliyordu. "Ne? Orada çok mu yemek yiyorum sanıyorsun?"

Dediklerim hoşuna gitmemiş olacak ki yüzünü buluşturdu. "Tamam, sana bakmıyorum. Bu arada ben yemiyorum, sen yer misin?"

"Öncelikle, hayır beni izlemeni istiyorum ve yeniden hayır çünkü kahvaltı yapmadın."

"Olsun, sen yersin. Gözlerinde istedğini görüyorum."

"Evet, belki istiyor olabilirim ama kahvaltıda neredeyse 6 tabak yedim."

"Tamam, sen kazandın ama sende yiyeceksin."

"Buna 'evet' derim."

Beraber noodle yerken Tom&Jerry izlemeye devam ediyorduk. Ben yokken Atlas bana özel oda ayırtmış. Hatta annemle babam gelir diye gizli oda bile hazırlatmış.

Bu çocuk zengin değilse bende Beşiktaş'lı değilim.

-

Ertesi gün...

Dün gece Atlas ile sarılarak salonda uyumuştuk. Sabah uyandığımda Atlas yanımda değildi. O yüzden dün kendime aldığım terlikleri giydim ve elime telefonumu alarak salondan çıktım.

"Atlas?" Allah Allah... Nerede bu çocuk ya? "Atlas!?" Her adım attığında korkum daha da çok büyüyordu. "Atlas!"

"Hadi ama, şaka değil demi!?"

"Atlas korkuyorum!"

"A-atlas!?"

"Ayakkabılarında burada neredesin!?"

"Tuvalette de yok, nerede bu Kumral?"

"Atlas!"

"Ben çıkıcam evde yeter artık!" son cümlemide söyledim ve aklıma gelenlerle korkmaya başladım. Ya kaçırıldıysa... Ama çok güçlü, nasıl olsun ki?

Lanet olsun! Bu olabilirdi! Bu sefer ben ona sahip çıkamamıştım. Ağlamam bir fayda etmez. Ne yapıcam!? Aklıma hiçbir şey gelmiyor!

Lanet olsun burada yıkılıp kaldım! "Atlas! Korkuyorum, lütfen." Nefes alışverişlerim gittikçe hızlanıyordu. Koşarak mutfağa girdim ve elime büyük bir bıçak aldım.

Yavaş adımlarla salona girdim. Burayı komple aradıktan sonra birşey bulamadım ve Atlas'ın odasına girdim. Şuan korkudan altına s*çıyordum!

"Böö!"

Atlas'ın birden önüme çıkmasıyla büyük bir çığlık attım ve bıçağı ona doğrulttum. Geri zekâlı! Onun yüzünden az daha ağlıyordum.

"Hey, Hanfendi, şunu çekin lütfen. Burnumu mu delmek istiyorsunuz?"

"Şuan onu yapmak istiyorum salak! Senin yüzünden korkudan altıma s*çtım ve saniyede bilmem kaç tane düşünce kurguladığım için beynim yandı."

"Ve en önemlisi senin için korktum!"

"Özür dilerim güzelim." dedi ve bana sarıldı.

"Kahvaltıyı dışarıda yapalım mı?"

"Hayır. Beraber yapalım. Seninle hiç yemek hazırlamadım."

"Tamam, gel o zaman markete inelim."

"Tamam, ama beni bekleyin bayım. Sizin bana aldığınız giysilerden giyeceğim." dedim ve yüzümü onun yüzüne yakınlaştırdım.

Oda hiç beklemediğim bir şey yaptı... O güzeller güzeli dudaklarını benim dudaklarıma değdirdi.

Ani hareketiyle ne yapacağımı bilemedim. Sadece ona ayak uydurmaya çalıştım. O, kendi dudaklarını benim dudaklarımda harcıyordu. Hayır, buna kötü bir duygu diyemem sanırım. Bu, ikimizinde arzuladığı bir şeydi

Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı ve bana gülümsedi. Hayır ya, o aptal gülüşü beni bu kadar etkilememeli!

"Hadi, koş giyin." Bende ona gülümsedim ve yanıt verdim. "Tamam, Kumral..." dedim ve kendi odama geçtim.

Eveet, nasıldı bu bölümm. Yeni bölüm için 3 votee.
Kendinize iyi bakınnn.

KumralımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin