Vote+Yorum Yapmayın Tamam mı
Uyandığımda Atlas'ın sırtında geldiğimiz yere gidiyorduk. Yani gelmiştik ama Atlas beni götürüyordu. Atlas'ta beni taşıyorken hala uyuyormuş yalanı yapmaya başladım.
"Uyandığını biliyorum." Of yaa, herşeyi bilmek zorunda mısın? "Tamam o zaman indir beni." Bir şey demeden beni indirdi ve saçlarımın üzerinden beni öptü.
Atlas'ta bana çantamı vermeden el ele tutup yürümeye başladık. Bir dakika... Biz kampa gelmiyor muyduk ya? E burası bina! Atlas'a soran gözlerle baktım ve oda bana 'ben halledicem' der gibi bakıyordu ama halledeceği birşeyi yoktu.
Görevli birşeyler anlatıyordu ve beraber binaya girdik. İlk anlattığı kısımlar pek umrumda olmadı ama nerenin nerede olduğunu söyleyince dinlemeye başladım.
"Öncelikle gördüğünüz gibi bahçemiz çok büyük çünkü bir sürü insan var ve bu yüzden arka bahçeye futbol sahası kurduk. Alt katta konferans salonu var. 1 katta ise büfe, kütüphane ve oyun alanı var. Oyun alanında bir sürü bilgisayar var." Dedi ve devam etti.
"2. Katta duyuruların yapılacağı yer var ve o katta ki odalarda kalacaksınız. Yani orada pek işiniz olmaz. Bu arada söylemeyi unuttum. 2. Katta erkekler kalacak ve 3. Katta da kızlar kalacak. Son kat, yani 4. Katta ise teras var. İstediğiniz zaman oraya çıkabilirsiniz. Zaten çok büyük. Neyse, siz odalarınıza geçin. Sonra görüşürüz çocuklar." Dedi ve uzaklaştı.
Beraber yukarı çıktık ve 2. Katta Atlas ile vedalaştık. Bende diğer kızlarla beraber yukarı çıktım ve kendi odama geçtim.
Odam çok güzel ve sadeydi. Kapının hemen sağında beyaz bir dolap vardı. Onun biraz solunda da beyaz bir yatak vardı ve yatağın üzerinde monte edilmiş iki tane beyaz raf vardı. Yatağın hemen karşısında ise beyaz, büyük bir çalışma masası vardı. Boydan bir cam ve camın sağında, yani odanın sağ köşesinde boydan ir ayna vardı.
Oda genel olarak mükemmeldi ama neden herşey beyazdı onu anlamamıştım. Çalışma masasının sağında bir kapı vardı ve kapıyı açarak içeriye girdim. Normal bir lavaboydu. Şampuan, bakım kremleri vs. vardı.
İlk olarak dolabın kapağını açtım ve Sude'den aldığım elbiseleri teker teker yeniden katlayıp koydum. Onları hallettikten sonra çalışma masasına geçtim ve Atlas'tan aldığım okuma kitaplarını yerleştirdim.
-
Herşeyimi hallettikten sonra saatin 15.06 olduğunu gördüm. Görevli bize saat 15.00'de öğle yemeği yememiz gerektiğini anlatmıştı. Sanırım yemek yemeyi sevdiğim için sadece o kısmı dinledim. Tam kapıyı açar açmaz karşımda bizim kızları gördüm.
Hepsinin elleri havada yumruk yapmış kapıya vuracakken kapıyı açmıştım. Beraber güldük ve büfeye indik. İndiğimizde bizimkiler oturmuş konuşuyordu.
Tepsilerimize yemek koyduk ve onların yanına gittik. Ben hemen Atlas'ın yanına oturdum. Sonrada sessizce konuşmaya başladık. "Kamp nerede?" Sorduğum soruyla masa sessizliğe büründü.
"Bizi kesin oyuna getirdiler ve şuan herkes durumun farkında." Diyerek Atlas konuşmaya devam etti. "Hatta görevliler bile bizim bunların farkında olduğumuzu biliyor."
"O zaman şuanlık kimse bir şey demesin. Ailesi soran olursa da kamptayız, nereye geldiğimizi bilmiyoruz." Dedim ve konuşmayı bitirdik.
-
Gün boyu çok eğlenmiştik. Futbol maçı yapıp bilgisayardan kızlar vs erkekler yaptık. Saat 22.47'di ve beraber terasa çıkmıştık. Herkes dağılmıştı.
Yani Ben Atlas, Buse ve Baran falan. Ben kafamı Atlas'ın göğsüne koymuştum. Atlas'ta kolunu bana uzatmış, saçlarımla oynuyordu.
Kimseye demezdim ama birisi saçlarımla uğraşırsa bu çok hoşuma giderdi. Beraber sessizce oturuyorduk. Ben yıldızları izlerken Atlas beni izliyordu.
-
Şuan odamdayım çünkü hava iyice soğumuştu ve Atla beni odama sokmuştu. Hemen üzerimdekileri değiştirip üzerime burada bulduğum pamuklu gecelikleri geçirdim ve uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kumralım
Teen FictionBanu: Çok gıcıksın be adam. Atlas: Sende pis kadın. Banu: Seviyorum seni be.