Sanki bir denizin ortasında kıyının ne tarafta olduğunu bilmeden yüzmeye çalışıyordum. Yönümü kaybetmiştim ve akıntı beni nereye sürüklerse gidiyordum. Bir bilinmezliğin içinde kaybolmuştum.
"Acil Durum" grubuna "Kızlar işler iyice karışıyor. Babam kendisine gelen zarfın kime ait olduğunu araştırmış. NKA yazıyormuş gönderen kişinin adında. Birisi işini iyi yapıyor" yazıp gönderdim.
"Niyazi Kunt olabilir mi acaba?" dedi Beren."Tam olarak o diyemeyiz. Ama o konuyu çözmemiz lazım. O defter nasıl geldi oraya bilmemiz gerekir. Bu NKA durumunu da aklımızda tutalım" dedi Müge. Haklıydı, şu an o ajandayı kim, nasıl koydu bunu öğrenmeliydik.
"Bu arada Zehra'yı takibe aldık ama Tufan'da gözden kaçmamalı. Belki de aradığımız kişi o" dedi Beren.
"O işi ben halledeceğim, merak etmeyin" dedim. Bu konuyla ilgili Mert ile konuşmayı düşünüyordum.
"Tamamdır kızlar, sabah görüşürüz, öpüyorum ikinizi de" deyip telefonu kapattım. İnsanlar hayatındaki düğümleri çözer, benim hayatımda ise kördüğümün üzerine bir düğüm daha atılmıştı. Açmaya çalıştıkça daha çok bağlanıyordu sanki.
Bir uyuyup bir uyanarak ertesi güne başladım. Kafam bu kadar doluyken uyku bile uyuyamıyordum. Bir sürü düşünceyle yatağımdan kalktım.
***
Okulun önüne geldiğimde ise gözüm Mert'i aradı. "Naber Güneş" diyerek arkamdan gelen kişi tesadüfen Mert'in kendisiydi.
"Bende seni arıyordum, biraz konuşalım mı ders başlamadan" dedim.
"Olur, gel arkaya gidelim konuşuruz" dedi Mert. Okulun arka tarafındaki bölmeye gittik. Burası bizim ciddi konularda konuştuğumuz bir yerdi.
"Benim bir sıkıntım var" dedim gelen notları Mert'e gösterip. Mert şaşkınlıkla notları inceliyordu. "Bunlar ne Güneş" diye sordu Mert. Bilmiyorum anlamında kafamı iki yana salladım.
"Bir tane ajanda da geldi, başka bir notla beraber, arasında da bu kartvizit. Niyazi Kunt diye biri. Okul da soyadı benzer isimleri araştırdım." dediğimde ise "Tufan" dedi Mert.
"Tanıyor musun" diye sordum heyecanla. İsmini biliyor olmasına sevinmiştim. "Yanımdaki çocuk işte, en yakın arkadaşlarımdan biri." dedi Mert. Tufan konusunda dört ayak üstüne düşmüştüm diyebilirim.
"Onun öyle bir defteri var mıydı, biliyor musun?" diye sordum. Mert'in dikkatini çektiyse hatırlar diye düşünüyorum. "Ajanda kullanıyor bazen, not falan alıyor, hatta bir tane de bana vermişti. Ama sana defteri o bırakmıştır diyemem."
"Defteri Tufan mı bana getirdi öğrenmem lazım Mert. Bana yardım eder misin?"
"Tamam, çaktırmadan ağzını ararım" dedi Mert. Tekrar okulun ön tarafına geldik. Beren gelmişti, ama Müge yoktu henüz ortalıkta. "Günaydın Beren" diyerek gidip yanına oturdum.
"Günaydın canım, nasılsın bakalım. Var mı bir gelişme."
"Tufan'ı tanıyan birisiyle konuştum. Benimle bir ilgisi var mı gizliden takip edecek işte."
"İnşallah bir iz bulur her kimse"
"Eğer Tufan ise aradığımız kişi, bulur, merak etme". Mert'e her zaman, her konuda güveniyordum. Telefonuma gelen mesaj sesiyle beraber telefonu çıkarıp baktım.
"Güneş'im senin gelme işini ayarladım. Ne zaman dinlemeye gelmek istersen bana haber vermen yeterli. En kısa zamanda bekliyorum" diye yazmıştı Kerem. Sonunda onu şarkı söylerken dinleyebilecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNME DOLAP
Teen FictionHepimizin hayatında zor dönemleri olmuştur muhakkak. "Artık bitti buradan dönmez" dediğimiz türden. Ne yapacağımızı şaşırdığımız, yolun sonu diye düşündüğümüz... Peki bu zor dönemi en az hasarla atlatmak adına ne yaptık? "Acaba paçayı kurtarır mı...