Daha fazla ne kadar zorlanabilirim bilmiyordum. Çözmeye çalıştıkça daha çok karışan ip yumağına dönmüştü hayatım. İpi çektikçe düğüm olmuştu her şey.
"Konuş bakalım, burası neresi. Ben senin bu çocukla olacağın bir yere izin verdiğimi hatırlamıyorum. Bu fotoğraf nerede çekilmiş?" dedi babam sert bir tonda. Kerem'in önünde babamdan azar işiteceğim aklıma gelmezdi. Ama ne yalan söyleyeyim zoruma gitti bu durum.
"Bolu gezisi" dedim kekeleyerek. Sesim o kadar içime kaçmıştı ki dışarıdan zor duyuluyordu.
"Başka ne olacaktı ki." diye bağırdı babam birden. Bende yerimde sıçradım ve elimdeki zarf yere düştü.
"Ben sana güvenemeyecek miyim? Her dakika başında biri mi olacak senin?" diye bağırmaya devam etti. Korkudan ağzımı açamıyordum.
"Al bak gördün mü? İzin ver diye başımın etini yedin" diye Ezgi'ye söylendi. Ezgi'de babamın sinirinden nasibini almış oldu."Ne yapmış canım Allah aşkına. Kötü birşey mi var fotoğrafta. Gençler onlar, normal böyle şeyler. Bırak sende, bu kadar sinirlenecek birşey yok" dedi Ezgi. Ezgi'ye hak vermiştim, biz kötü birşey yapmamıştık, ama babam benimle alakalı her şeye sinirlenirdi. Yakında Ezgi de alışırdı bu duruma.
"Bu konuda bence konuşmayalım daha fazla. Seninde kalbini kırarım" dedi Ezgi'ye. Babam ilk defa yanımda Ezgi ile bu kadar sert konuşuyordu. Demek ki sandığımdan fazla sinirliydi. Benim ise artık yapmam gereken bu NKA kod adlı kişinin kim olduğunu bulmak olmalıydı. Bu kişinin benimle ne derdi vardı öğrenmem gerekiyordu.
"Beni dinler misiniz lütfen. Bu konuda Güneş'in bir suçu yok. O geziye sadece ben gitmedim. Bizim iki tane arkadaşımız var onlarda geldi. İsterseniz onlarla da konuşturalım sizi." dedi Kerem. Yiğit ve Turna'yı işin içine karıştırmaya gerek var mıydı emin değildim.
"Bunca olayın üzerine Güneş'in seninle dolaşmasına izin veremem delikanlı." dedi babam. Bağırmıyordu ama sert konuşuyordu. Fakat Kerem'de inatçı bir keçi olduğu için gitmeye niyeti yoktu.
"Keşke öyle birşey olmasaydı. Ama ben bilerek kimseye zarar vermedim. Mert kullandığı şeylerin etkisiyle o kadar kendinden geçmişti ki ayakta duramıyordu zaten. Gitmesini söyledim, Güneş'in doğum gününü mahvetmemesini söyledim. Ama o ısrar etti. Daha sonra üzerime yürüyünce de ittirdim sadece. Yine söylüyorum ben o an sadece üzerime gelen birisini itmekten başka birşey yapmak istemedim. Ve üzgünüm Güneş istemediği sürece ondan vazgeçmem." dedi Kerem. Son cümleyle içimin yağları erimiş olsa da, anlattıkları kanımı dondurdu. Mert'in bu kadar bağımlı olduğunu fark edememek beni mahvediyordu. Eğer fark etseydim belki yardım edebilirdim.
"Deniz Hanım" diye bağırdı birden babam. Deniz Hanım içeri "Buyurun efendim" diyerek geldi.
"Delikanlıya eşlik et kapıya kadar, burada kalırsa elimden bir kaza çıkacak" diyerek gerekli göz dağını vermiş oldu babam. Kerem daha fazla uzatmadan Deniz Hanımla beraber gitti.
"Odana çık ve bir süre gözüme gözükme." dedi babam. Bana bakmıyor emir veriyordu. Başka zaman olsa kavga ederdim belki ama bu notları gönderen kişinin kim olduğunu bulmam için birşeyler yapmam gerekiyordu. Bu yüzden itiraz etmeden odama çıktım.
Derin bir of çekerek odaya girdim. Bu notu gönderenin benimle ne derdi vardı anlamıyordum. Belli ki kim olduğunu belli etmekte istemiyordu. Ama kaçak dövüşmenin de bir anlamı yoktu. Bu şekilde ne yapmaya çalışıyordu ki?
Kızlarla olan Whatsapp grubumuzu açtım ve uzunca yazacak halim olmadığı için sesli mesaj gönderdim."Kızlar, durum bende iyice arapsaçı oldu. Kerem ile olan Bolu'daki diğer fotoğrafımız da babamın eline geçti. Hani şu gündüz çekilen. Kapının altından atılmış. Daha kötüsü neydi biliyor musunuz? Kerem'de buradaydı. Babam Kerem'le alakalı her şeyi biliyor artık"
Beren hemen görüntülü arama ile beni aramıştı. Açtığım görüntülü aramaya Müge'yi de konferans ile konuşmaya bağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNME DOLAP
Teen FictionHepimizin hayatında zor dönemleri olmuştur muhakkak. "Artık bitti buradan dönmez" dediğimiz türden. Ne yapacağımızı şaşırdığımız, yolun sonu diye düşündüğümüz... Peki bu zor dönemi en az hasarla atlatmak adına ne yaptık? "Acaba paçayı kurtarır mı...