BÖLÜM 44

10 3 0
                                    

   "Hayır, hayır" diyerek koşar adımlarla eve girdim. Kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Notu yazan kişinin Ada'yı kaçırmış olma ihtimali beni korkutmuştu.

   "Ada!" diye bağırarak evin içinde koşuşturmaya başladım.

   "Ada neredesin, lütfen cevap ver bana."

   "Güneş, neler oluyor! Neden bağırıyorsun." diye çıktı Ezgi karşıma. Telaşımdan dolayı o da şaşkındı.

   "Ada nerede, Ada'yı görmem lazım." dedim telaşımı gizleyemeden. Bir yandan odaların kapısını açıp Ada'yı bulmaya çalışıyordum.

   "Yukarı çıktı biraz önce, odasında olması lazım." dedi Ezgi.

   Adeta bir maraton koşarcasına merdivenleri hızla çıktım. Ada'nın kapısına geldiğim sırada nefes nefese içeri girdim. Cam kenarında dışarı bakan Ada'yı gördüğümde derin bir nefes aldım ve ona yaklaşarak sıkıca sarıldım.

   "Abla, dur iyi misin, ne oluyor."

   "Çok şükür." dedim koca bir nefes vererek.

   "Bütün evi birbirine katmana sebep ne." dedi kapıda bize bakan babam. İşe gitmemiş olması bir açıdan iyiydi.

   "Ada'cığım annemin sana aldığı oyuncak nerede." diye sordum sakince. Çocuğu daha fazla korkutmak istemiyordum.

   "Burada abla, ne oldu." diyerek diğer oyuncakların arasından annemin ona aldığı bebeği çıkardı. Gayet sağlam gözüküyordu.

   "Tamam, ben dışarıda bir bebek gördüm de parçalanmıştı. Senin değilmiş, sorun yok o zaman." Ada'yı yanağından öpüp birşey olmadığına dair göz kırptıktan sonra odadan çıkıp salona indim. Babam ve Ezgi ise peşimden geldi.

   "Neler oluyor" dedi babam merakla.

   "Kapıda bunu buldum, biri beni izlemiş ve fotoğrafları çekmiş." diyerek kutuyu babama uzattım. Babam kutunun içinden çıkan fotoğraflara, yazılmış nota ve Ada'nın bebeğinin aynısı olan kafasına dikkatle baktı.

   "Anlamıyorum neler oluyor böyle." dedi sinirli ama sessiz bir tonda. Aylardır yaşadıklarıma bende bir anlam verememiştim zaten.

   "Acaba bir düşman olabilir mi?" dedim şuursuzca. Bunları yapanın zaten çıkıpta 'Aslında ben dostum' diyeceği yoktu.

   "İş yerinde canını sıkacak birileri var mı" dedi Ezgi babama. Muhtemel olarak vardı ama içimdeki his iş ilişkilerinden öte birşeyler olduğunu söylüyordu.

   "Birkaç rekabetçi insan var tabi" dedi babam düşünceli bir şekilde kafasını kaşıyarak. O kadar çok insanın canını yakmıştı ki acaba hangisi diye düşünüyordu.

   "Belki de araştırma yaptırmalısın. İçlerinden birisi sana bilenmiş olabilir ve bunu Güneş üzerinden yansıtabilir."

   Ezgi'nin söylediği mantiklıydı, ama içimden hala başka bir sebep var hissi geçiyordu.

   "Samanlıkta iğne aramak gibi olacak, ama haklı olabilirsin." diyerek telefonu eline alıp odadan çıktı babam.

   "Sende bu süreçte dikkatli ol olur mu?" dedi Ezgi bana bakarak. Tamam anlamında kafamı salladım ve odadan çıktım.

   Odama geçtiğimde ise hızlıca üzerimdekileri çıkarıp beyaz sweatshirt ve lacivert taytımı giydim. Saçlarımı toparladığım sırada telefonuma gelen mesaj sesiyle duraksadım. Gelen mesaj Kerem'e aitti.

   "Güneş'im nasılsın, kafanı takıyorsun değil mi o herife. Ben bir yol buldum halledeceğim merak etme." Gündem o kadar çabuk değişiyordu ki kafamı takmama zaman yetmiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DÖNME DOLAP Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin