BÖLÜM 40

18 12 0
                                    

   "Kerem ne yaptın?"

   "Yürü gidiyoruz buradan Güneş."

   "Olmaz, başın belaya girecek. Bu da ölmesin."

   Son söylediğim cümle ile Kerem şaşkınlıkla bana bakmaya başlamıştı. İlk başta hiç aklımda bile yoktu, ama Mert'in ölümüne bir atıfta bulunmuştum farkında olmadan.

   "O sırada kendimi korudum, şimdi de seni. Ve hiç pişman değilim."

   "Özür dilerim öyle demek istemedim."

   "Ama haklısın, şu anda bu durumu çözmemiz gerekir. Bekle polisi arıyorum." diyerek cebinden telefonu çıkardı. Buraya ikinci defa gelmiştim aslında. İlkinde polislerden kaçabilmişken, şimdi tam olarak olayın ortasındaydım. Aramamasını söyleyemiyordum, çünkü her ne kadar haklı olsakta, bu duruma düşünce haklıyken haksız duruma düşmüştük. Sesli bir of çekip beklemeye başladım. Bu sırada içerideki insanlar ambulansı arıyordu.

   "Sen git, ben bir şekilde durumu hallederim." dedi Kerem telaşla.

   "Olmaz, benim yüzümden oldu bu, yalnız bırakmam seni."

   "Güneş, durumu anlatman gerekebilir. Yani bizi karakola götürebilirler." dedi Kerem yüzüme hüzünle bakarak. Eve gidemiyor olmamdan bahsediyordu.

   "Gizli çıktım geldim, sorun yok" dedim yalandan gülümseyerek. Kerem hayretle bana bakıyordu. Çünkü gizli çıkmamın üzerine bunların olması önemli bir sorundu tabiki.

   Kerem'le birbirimize sarılıp sakinleşmeye çalıştık. Çünkü ne olacağı hakkında bir fikrimiz yoktu. Benim yüzümden böyle bir şey yapmış olması bana endişe veriyordu.

   "Çekilin bakalım şöyle kenara. Neler oldu burada, kim anlatacak?" dedi içeri giren uzun boylu, yapılı, esmer polis. Arkasından da bir kadın polis geliyordu.

   "Efendim ben anlatayım, ben burada sahne alıyorum. Güneş bugün beni dinlemeye gelmişti. Ama bu yerde yatan arkadaş, Güneş'i taciz ediyordu. İşin içinden çıkılmaz bir hal alacağını gördüğüm anda şişeyi kafasında kırdım." diyerek durumu özetledi Kerem.

   "Ne kadar rahat anlattın böyle." dedi esmer polis. O sırada ambulans gelmiş yerde yatan adamı, yani Murat'ı sedyeye koyup götürdüler.

   "Yaptığım şeyden tabiki mutlu değilim, ama Güneş'e yaptıklarını görünce kendimi durduramadım." dedi Kerem kendini savunarak.

   "Sen anlat bakalım, sanırım Güneş sensin." dedi esmer polis bana bakarak.

   "Evet benim" çekingen bir tavırla.

   "Kerem'in anlattıkları doğru. Bunun dışında birşey yok." dedim. Açıkçası bu heyecanla konuşup saçmalamak istemiyordum.

   "Kerem'i unut, sen anlat. Ne oldu Kerem buraya gelmeden önce." dedi esmer polis iki elini yana açarak. Biraz sonra bana saldıracakmış gibi durması beni daha da tedirgin ediyordu.

   "Ben" dedim kekeleyerek. Bu durumu anlatmak hem sinirimi bozuyor, hem de utandırıyordu.

   "Bak kızım, eğer konuşmazsan ikinizi de karakola götüreceğim. Bu çocuk uyanana kadar içeride kalırsınız. Bence bir an önce konuş." dedi gözlerini kocaman açarak. Bir günüm de olaysız geçseydi ne olurdu ki. Kerem sakin olmam için bana göz kırptı.

   "Ben, bugün buraya Kerem'i dinlemek için gelmiştim. Şu köşe ben geldiğim sırada boştu, o yüzden oraya gidip oturdum." dedim elimle oturduğum yeri göstererek. Bugünü tekrar yaşıyormuş gibi olmuştum.

DÖNME DOLAP Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin