Bir kitapta okumuştum ve aynen şöyle yazıyordu:
"Yalan söylediğinde birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman, haklılığı çalmış olursun."
Kerem'in söylediği son şeyden sonra bu cümleler aklıma gelmişti. İstemediğim bir olaya bulaşmış ve daha çok dibe çekilmiştim. Hiç tanımadığım birisi bir yalan söyleyerek bizim haklılığımızı çalmış olup, bizi de kendi bataklığına sürüklemişti. Hayatımın her bir yanı delik deşik olmuş, kan kaybediyordu adeta.
"Ne yapacağız peki" diye sordum Kerem'e telaşla.
"Doğruları söylemeye devam edeceğiz." Gözlerime kararlı bir şekilde bakıyordu Kerem. Hiç bir tedirginlik ya da korkusunun olmamasına hayret etmiştim.
"Peki ya ona inanırlarsa, ne yapacağız."
"Öyle bir şey olmayacak, diyelim ki oldu, sonuç olarak o herifi yaralayan benim. Senin bir şekilde bu işten kurtulmanı sağlarım."
"Ben onu demek istemedim. Beraberce kurtulalım bu adamdan. Senin zaten daha önceden bir sabıkan oluştu. Acaba gidip konuşsak mı? Belki şikayetçi olmaz, ne dersin?"
"Ne diyorsun Güneş, adam seni taciz etti diye git özür dile istersen." Sadece bu işin uzamasını istemediğimi belirtmek istemiştim.
"Çok büyüyecek bu iş."
"İstediği kadar büyüsün, gerçeklerin mutlaka ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır." Üzüntüyle bir nefes vererek denize doğru döndüm. Her ne kadar haklı olsakta, bana yapılan şeyi Kerem'e zarar gelmemesi adına görmezden gelebilirdim. Çünkü insan sevdiği için gururunu görmezden gelebilirdi.
***
Akşam olmak üzere eve geldiğimde babam, Ezgi ve Ada yemek yiyorlardı. Beni taciz etmeye çalışan kişinin durumu inkar ettiğini ve bizden şikayetçi olduğunu evdekilere anlatacaktım. Büyük bir kavga çıkma pahasına yapacaktım anlatacaktım herşeyi. Çünkü artık gizli kapaklı iş yapmaktan çok sıkılmıştım.
"Afiyet olsun herkese" diyerek masaya oturdum.
"Hoşgeldin Güneş, gel bakalım" dedi Ezgi annemmiş gibi bir tavırla. Ama şu an bu durumu görmezden gelebilirdim.
"Hoşbulduk, size anlatmam gereken birşey var, geçen günkü konu hakkında." dedim dan diye.
"Ada yemeğin bittiyse bize müsaade eder misin?" dedi babam. Ada tamam anlamında kafasını salladı ve masadan kalktı.
"Evet, ne oldu anlat bakalım." dedi babam yüzüme bakarak. Daha sonra tekrar çorbasını yudumlamaya devam etti.
"O adam herşeyi inkar etmiş ve şikayetçi olmuş." Babamın elindeki kaşığı tabağa sertçe bırakmasıyla kısa süreli sessizlik bozulmuş oldu.
"Ne demek şikayetçi olmuş, canına mı susamış o adam." Bu sefer tam olarak neye sinirlendiğini anlayamamıştım.
"Bilmiyorum, henüz kendisiyle yüzleşmedik."
"Sakın birşeyler yapmaya çalışıp işleri daha da karıştırma. Ben halledeceğim." Sinirlendiğinde yapabileceklerinden korkuyordum.
"Ne yapacaksın."
"Ben halledeceğim dedim işte. Bu arada durumu direkt olarak gelip anlattığın sağol." Tarihe not edelim babam bana teşekkür ediyordu. Ufak bir gülümsemeyle sadece kafamı salladım.
"Bu arada" dedi tekrar babam kısa süreli sessizliğin ardından.
"İki gün sonra ehliyet sınavı için dersler başlıyor. Dersleri ihmal etmemeye çalışırsan iyi olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNME DOLAP
Teen FictionHepimizin hayatında zor dönemleri olmuştur muhakkak. "Artık bitti buradan dönmez" dediğimiz türden. Ne yapacağımızı şaşırdığımız, yolun sonu diye düşündüğümüz... Peki bu zor dönemi en az hasarla atlatmak adına ne yaptık? "Acaba paçayı kurtarır mı...