Çocukken saklambaç oynardık ve ebe olan yani gözlerini yuman kişi saklananları yakaladıkça "Sobe" diyerek belli ederdi yakaladığını. Ama gittikçe sarmaşığa bağlayan bu hikayede saklanan kişi aynı zamanda ebeydi. Ve ben bu hikayenin neresinde olduğumu bilmemekten artık gerçekten çok sıkılmıştım.
Bir insanla, bir derdiniz varken çıkıp açık açık yüzleşir miydiniz, yoksa kaçak mı dövüşürdünüz? Kaçak dövüşmenizdeki amaç nedir peki?
"Bunlar kim, ne diye sana göndermişler" dedim babama. Resimdeki alenen bendim, ama bunu benden başka kimse bilmediği için söylememekte bir sakınca yoktu.
"Ne bileyim, bir saattir bakıyorum. Ne isim var, ne cisim. Karanlık bir fotoğrafı ne diye bana göndermişler. İş yerinde birini görevlendireyim, kargo ile gelmiş zarf. İsim falan araştırsınlar." dedi babam. Kırk yılda bir işime yaradı sevgili babacığım.
"Bence de mantıklı" diyerek kararını destekledim. Umarım bir isim bulurdu da, benimde işim kolaylaşırdı.
"Bu kadar takılma canım, belki de yanlışlıkla olan birşeydir. Sana gelecek belki başka bir zarf vardı ve bir karışıklık oldu, başka birisine gitti, olamaz mı?" dedi Ezgi.
"Olamaz" diye çıkıştım. "Üzerinde adı yazıyor işte kesinlikle bakmalı. Belki de bir düşmanı vardır belli mi olur? Haklı bile olsan, iyice baktırdıktan sonra içi rahatlar, değil mi?" diyerek babama döndüm. O fotoğraftaki benim diyemeyeceğime göre bir şeyler uydurmam gerekiyordu. Babam ise bana hayretle bakıyordu. "Sana hak vereceğim aklıma gelmezdi. Ama doğru, yanlışlıkla bile gelmişse de emin olmak gerekir" dedi babam. İlk defa aynı fikirde olmamıza sevinmiştim.
"Neyse ben odamdayım" diyerek salondan çıktım. Müge'ye ve Beren'e haber vermem gerekiyordu bu durumu. Hemen üçümüzün olduğu "Acil Durum" adında bir grup açtım.
"Kızlar merhaba, eve geldiğimde babamın elinde Kerem ile benim karanlıkta çekilen fotoğrafımız duruyordu." diye yazıp gönderdim.
"Nasıl ya, baban anladı mı birşey" dedi Beren.
"Yok anlamadı. Ama öbür resimde gelirse kıyamet kopar" dedim.
"Bir isim falan var mıydı peki, kim göndermiş" dedi Müge.
"İsimsiz bir zarf, babam araştıracak ama" dedim.
"İnşallah bir isim bulur" dedi Müge.
"İnşallah kızlar, kim olduğunu öğrenip rahatlarım. Ve tabi ki benden ne istiyor onu da anlamam lazım. Neyse kızlar, bu konu hakkında bir durum olursa buradan konuşuruz. Öpüyorum ikinizi de."
Elimi yüzümü yıkadım ve üzerimi değiştirip kardeşimi görmeye gitmem gerekiyordu. Ada'nın odasına gittiğimde ise Ada uzun zaman sonra resim yapıyordu. Annemin ölümünden önce çok sık yapardı, daha sonra kalemi eline almaz olmuştu.
"Civcivim, ne yapıyorsun bakayım" diyerek odaya girdim.
"Resim yapıyorum abla, özlemişim resim yapmayı" dedi Ada gülümseyerek.
"Bende seni böyle görmeyi özledim. Ne yapıyorsun bakalım birkaç gündür" diye sordum.
"Hiç Ezgi abla ile çok vakit geçirdik. Dışarı çıktık, alışveriş yaptık biraz. Gamze ablanın yanına da gittik. Bu arada abla Gamze abla seni görmek istiyor, tekrar söyledi." Gamze hanım beni ikinci defadır çağırıyordu ve ben gidememiştim.
"Tamam civcivim, yarın gidelim. Ben bir sorayım uygunsa yarın gidelim" dedim.
"Yarın sabah randevumuz var abla zaten. Beraber gideriz o zaman" dedi Ada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNME DOLAP
Novela JuvenilHepimizin hayatında zor dönemleri olmuştur muhakkak. "Artık bitti buradan dönmez" dediğimiz türden. Ne yapacağımızı şaşırdığımız, yolun sonu diye düşündüğümüz... Peki bu zor dönemi en az hasarla atlatmak adına ne yaptık? "Acaba paçayı kurtarır mı...