Ne kadar süre ellerim başımda o şekilde kaldım bilmiyorum ama kapının kapanma sesine kendime geldim, kafamı kaldırarak göz yaşlarımı sildim ve biraz da olsa kendime çeki düzen verdim, sıkıntılı bir nefes vererek girdi içeri Yusuf ilk sorduğu ise annesi oldu ;
"annem nerede"
Diye şaşkınca etrafına bakıp dile getirdi bu cümleleri, sonra gözü bana kaydığın da ona bakıp cevap verdim;
"karşı komşunuz çağırdı" dedim soğuk bir sesle
Yusuf un gözleri bende gezindi uzun bir süre sonra bana yaklaşıp kaşlarını çatarak
"doruk neyin var, ne oldu"
Diye sorduGözlerine baktım bir süre sonra yüzümde alaycı bir gülüşle ;
"Bir şeyim yok, hiçbir şeyim, sevilmemek dışında hiçbir şeyim yok" dedim sonlara doğru sesim titreyerek, gözlerim dolmuştu, yusufun bir şey demesini beklemeden konuşmaya devam ettim ;
"Yusuf birader beni neden kimse sevmiyor ya, ben o kadar mı iğrenç bir insanım, o kadar mı hak etmiyorum sevmeyi, önce annem sonra babam sonra sidra neden, neden sevilmiyorum"
Dedim gözlerimden yaş akarken, tam o sırada sidra girdi kapıdan içeri kızarmış gözlerle baktı bana sonra hemen çekti gözlerini ama sonra tekrar baktı sanırım doğru gördüğüne emin olmak istemedi, hala gözümden yaş akarken ona bakıyordum oda şaşkın şaşkın bana bakıyordu, en sonda yutkunarak konuşmaya başladı ;
"doruk abi neyin var ne oldu" dedi naif sesiyle, yusuf ona baktı biraz sonra sandelyenin birini çekerek oturdu yanıma
Bende sidraya bakıp yine aynı alaylı gülümsemeyi takındım yüzüme göz yaşlarım akarken ;
"hiçbir şeyim yok elle tutulur hiçbir şeyim yok" dedim ciddi ama sesim titreyerek sonlara doğru ise biraz bağırmıştım.
Yusuf söze girdi;
"doruk kardeşim bir sakin ol, anlaşılan bir şeyler duymuşsun ama eksik duymuşsun, hem nereden çıkardın seni kimsenin sevmediğini, hayatında ki herkes seni seviyor ama herkesin belli etme şekli farklı"
Yine aynı tavrı takındım Yusufa karşı ;
"ya bir siktir git Yusuf ya çocuk muyum lan ben kimi kandırıyorsun, 5 yaşında ki bebe miyim bende elime şeker verip avutuyorsun beni ulan 22 yaşında adamım ya ben neyin ne olduğunu görebiliyorum, kör değilim, hala bana herkesin sevme şekli farklı diyorsun, bok farklı seviyorsa bir insan her şekilde belli eder sevdiğini gizlemek diye bir şey yoktur, ya seversin yada seviyormuş gibi yaparsın işte hayatımda ki herkes seviyormuş gibi yapıyor "diye bağırarak konuştum.
Sonra bir hışımla ayağa kalktım arkadamdan Yusuf ;
" doruk nereye gidiyorsun kardeşim gel buraya sakince konuşalım "
Ben
" sakince falan konuşmak istemiyorum, ben hiçbir şey istemiyorum"Diye yakamı silkerek hem bağırıp hemde ağlayarak baktım Yusufa, kapının önünde çıkmak için hazır beklerken yusuf yine bana biraz yaklaşıp tekrar konuştu;
"olum saçmalama bak bilmiyorsun buraları kaybolursun gel işte inat etme" dedi yine sakin bir ses tonuyla
Kafamı hayır anlamında iki yana sallayıp kapıyı açtım ve dışarı çıktım, ayakkabımı giyerken Yusuf ve sidra bana bakıyordu, merdivenlerin olduğu yere geldiğim de sadece yan tarafımın dan kafamı döndürerek baktım Yusuf ile sidraya ;
"ben zaten kaybolmuşum Yusuf, şimdi bu şehirde kaybolsam ne olur"
Dedim titreyen sesimle ve birr şey demelerini beklemeden indim merdivenleri hızlı hızlı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF 🪐
RandomYoldan çıkmış haytamın, ucu bucağı gelemeyen ihanetlerin ve en dibe batmışlığım...Benim için artık umut yok, dediğim zamanda gördüm onu,ARAF ta kalışımın bilmem kaçıncı yılıydı, gözleri ışık oldu yoluma, gülüşleri nefes oldu bana, ama tek bir sıkı...