Bölüm 4 🦋

72 5 0
                                    

Gözlerimi açtığım da karanlık bir orman da gibiydim, ayaklarım ise çamura batmış her adım atmama, ayaklarıma bir şeyler batıyordu, o şekilde sisler içinde yürümeye çalıştım her yer o kadar zifiri karanlıktı ki görüş alanım yok gibiydi, etrafıma bakındım uzunca bir süre, bir şey görmek umuduyla, ama görebildiğim tek zifiri karanlık ve ayak bileklerime kadar battığım çamur yada zif, farklı bir şey yapış yapıştı.

Zae zor yürümeye çalıştım, adım attıkça hem ayağım hemde bütün bedenim acıyordu sonunda nefes nefes kalarak
"yardım edin" diye bağırdım, boğazım yanıyordu yutkunmakta bile zorlanıyordum, tekrar nefesimi düzene sokmaya çalışarak;

"yardım edin,kimse yok mu" diye bağırmaya devam ettim, uzun bir süre sessiz bir şekilde bekledim etrafımı dinledim, kalbim deli gibi çarpıyordu 'neredeyim ben, bu arada ne işim var' diye kendi kendime konuşmaya başladım, sonra bir anda içim titredi sanki bütün vucudum kaskatı kesildi, artık burnuma iğrenç bir koku yerine tarifini edemeyeceğim mükemmel bir koku geldi, yine kafamla sağa sola bakıyordum heyacanla nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde tepemde koca bir ışık fümesi belirdi, öyle büyük öyle ışıl ışıldı ki bakamıyordum bile 'kimsin sen, nesin böyle' diye hem korkarak hemde heyacanla sordum uzun bir süre geçtikten sonra ışık fümesin den ses geldi ;

"sana burada kimse yardım edemez, benden başka"

Bir elimi gözlerime siper ederek bakmaya çalıştım ve yine nefes nefese konuşmaya başladım;

"yardım et o zaman çıkayım buradan, benim ne işim var burada"

Işık fümesi
"o kadar kolay değil, doğru yolu bulman lazım"

Tekrar nefes nefese sağa sola bakarım artık dayanacak gücüm yoktu;

"hiç bir yeri göremiyorum, her yer çok karanlık ben bu halde nasıl bulabilirim doğru yolu üstelik ayaklarımın battığı bu yapış yapış katransı şey de ne"

Işık fümesi
"o senin içtiğin alkol ve diğer kötü alışkanlıkların şuan hepsi ayağına yapışıyor ve senin yolu bulmana engel oluyor, ilk onlardan kurtulman lazım sonra beni ve doğru yolu bulabilirsin"

Dediğin de bir anda yapış yapış olan o şeyler hareket etmeye başladı ve bacaklarıma doğru sarmaya başladı, neye uğradığımı şaşırarak kıpırdandım yerim de, yine sağa sola baktım uzak ta biraz uzakta yine beyaz bir suilet vardı kimdi o bilmiyorum ama oraya doğru adım atmaya başladım, tepemde ki ışık fümesi sayesin de attığım adımları görebiliyordum, ve istemsizce midem bulandı ve tiksindim gördüğüm manzara karşında, aynı irin gibiydi siyah ve kanlı yapış yapış sümüksü bir şeydi ister istemez yüzümü buruşturdum, ama vaktim yoktu ilerlemeye devam etmeliydim, ama olmuyordu adım atmam çok zordu;

"niye adım atamıyorum niye beni bırakmıyor" diye söylenmeye başladım aynı zamanda da adım atmaya çalışırken ;

Işık fümesi
"inanmazsan ilerleyemezsin,ilerlemezsen batarsın, inanmalısın"

Ben
"kime, neye inanacağım"

Artık takatim kalmamıştı, adım atmaya çalışıyor ama ilerleyemiyordum,

Işık fümesi
" "Sen olmasaydın, ey Habîbim, felekleri [kâinatı] yaratmazdım , diyene, ve yaratana inanmalısın, yoksa burada batarsın"

İyice düşündüm uzunca bir süre, ama hala aklıma gelmemişti kimdi neydi bilmiyordum, daha fazla oyalanmadan tekrar adım atmaya çalıştım ama git gide zor oluyordu adım atmak, yine çaresiz kaldığımı düşündüğüm de yine bir ses duydum, bu, bu sidraydı;

"inanmalısın, doruk inan"

Ben
"neye inanayım sidra onu bilmiyorum ki bilsem inanıcam"

Sidra
"hani sana bir şey demiştim ya doruk, Allah u teala emreder ve biz kulları şüphesiz, sorgulamadan inananırız diye, işte bu yüzden inanmalısın"

ARAF 🪐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin