Bölüm 12 🦋

55 5 0
                                    

YAZARDAN ?

Yusuf karmakarışık duygular içerisindeydi, sidra ise hem mutlu hemde biraz sinirli idi,, mutluydu çünkü rabia kız kardeşi gibiydi ondan ömür boyu ayrılmamak elbette işine geliyordu, diğer yandan siniri ise abisine idi, bu kadar zaman duygularını saklamış olmasına ister istemez sinirleniyordu.

Doruk ise masada yusufu anlayan tek kişiydi, çünkü oda aynı şekilde saçma sebebler den sevdiğinden uzak kalmıştı, şimdi ise duygularının karşılıklı olması karşında nasıl tepki vereceğini kestiremiyordu.

Ve rabia onca sene mücadele etti her şeyle, hem ailesi hem çevresi hem okulu idare etmesi ve alttan alması gereken çok şey olmuştu ama hepsini başarmıştı, şimdi ki kızgınlığı ise kendineydi her şeyin bir şekilde üstesinden gelip Yusuf 'a yenik düşüyor oluşuydu, hala seviyordu ilk günkü gibi, taze ve heyecan doluydu kalbi, ama bir yanda da tereddüt etmeden duramıyordu ya hala Yusuf onu sevmiyorsa o zaman ne yapacaktı.

Doruk ile ilk karşılaştıklarında anlamamıştı sidra, aslında Yusuf adı geçince bir an o sanmıştı ama resim falan yoktu ki msj uygulamasında, hem o kadar kurcalayamazdı da o yüzden çok sorgulamamıştı, ama şuan bazı taşlar yerine oturuyordu.

Zaten okulun yurt diye sunduğu yerin meyhaneden farkı yoktu, bu tür yerler ona göre değildi, ama oda bilememişti, anne ve babası umrede olmasaydı eğer belki böyle bir şey olmazdı, ama vardır bunda da bir hayır diyerek kaç gündür başka yurt ve ya ev arıyordu.

Annesi ile konuşmak için mutfağa geçmişti rabia, olan biteni annesine anlatıp ve anlatmamak konusunda git geller yaşıyordu ama biliyordu kendini asla yalan söyleyemezdi.

"Anne ben Yusufla karşılaştım" dedi pat diye annesi ufak bir şok yaşasa da "nasıl nerede" diye sormadan edemedi.

Rabia olan biteni anlattığın da "her nasip vaktine özeldir diye boşuna demiyorlar, ne güzel yıllar sonra bir daha karşılaştınız, oturun konuşun kızım helallik isteyin birbirinizden, ölüm var kırgın olmayın birbirinize" dedi uysal ve anlayışlı bir anne olarak.

Melek hanım aslında gerçek adı mariya, annesi yabancı babası Türk olunca annesi bu isimi vermiş ona, o da doruk gibiymiş aslında boş boş yaşamış hayatı, kızı olduğunda ise din dışında çok şey katmıştı ama dinden hem kendisi hem eşi çok uzaktı.

Rabia yusufu sevince değişmeye başlamıştı annesini babasını sürekli sorguluyordu rahatsız ediyordu bu durum mariya hanımı başta ses çıkarmadı ama bir gün ben kapanıp hafız olmak istiyorum dediğin de gözü dönmüştü, çok kavga etmişlerdi rabia ile ama rabia pes etmemişti, ne yapmış ne etmiş gitmişti, kızı vazgeçsin diye yusufların kapısına bile dayanmıştı ağza alınmayacak bir çok laf söylemişti.

Ama rabianın değişimi anne ve babasına da yansıyordu, bazen evde kuran okuyordu annesini ister istemez duyuyordu onu her ne kadar kabul etmese de kur'an sesi ona ve eşine huzur veriyordu adeta kararan kalplerine ışık oluyordu.

Bir süre kabul etmedi bu durumu ama rabia ya da karşı gelmedi, icazet aldım anne törenime gelmek istersen gel demişti rabia umutsuz bir şekilde, ama mariya hanım kendine bile şaşırarak gitmişti kızının icazetine, hafız kutlamalarına ilk defa katılmıştı, başına aldığı yarım yamalak türbanı ile annelere ayrılmış özel yerde oturdu bir süre, kızını izledi sürekli gülen yüzünü, ağzından çıkan kur'an tilavetini, onun o güzel yüzünü saatlerce izledi, en son bütün hafızlara temsili taç taktılar başta anlamadı ne sebeble takıldığını ama sonra oradaki sunucu açıklama yapınca anlamıştı neden olduğunu.

"hafızlar cennete parlayacak ve onlara özel taç takacaklar, bizim ki temsili bir taç Rabbim gerçeği ile yüzleşmeyi nasip etsin" demişti orta yaşlı kadın, o zaman bir iki damla yaş düşmüştü mariya hanımın gözlerinden, sonra ise yine aynı kadının "bu evlatları doğuran büyüten ve bu zamana kadar gelmelerin de her türlü rölü olan, kur'anı öğrenmek Allahı bilmek için evlatların dan ayrı kalan anneler de hak ediyor aslında bu tacı, çünkü cennet annelerin ayakları altındadır" demişti şaşırmıştı mariya hanım anne olmak bu kadar mükafatlı bir şeymiydi, kendi kendine düşünürken bir anda kendini kızının karşında bulmuştu, o gülen gözleriyle annesine taç takmıştı rabia, işte o an dönüm noktası olmuştu mariya hanımın, ondan sonra eşi ile konuşmuş olan biteni anlatmış bir anda Kendini sorgularken bulmuştu, babası o kadar bilgisiz değildi bu konularda sadece fazla dünyaya adapte olmuştu ama rabianın hafız olması onlarında kalplerin de bir şeylerin değişmesine vesile olmuştu, mesela artık mariya hanım mariya değilde melek ti, rabia ise kalıcı olarak adını rabia yapmıştı.

ARAF 🪐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin