Yusufun yanından ayrıldıktan sonra kendi odama geçmek üzere yukarı çıktım, kendimi farklı hissediyordum hatta kafam hala çok karışıktı ama bir şeyden adım gibi emindim, eğer sidra hayatımda olsun istiyorsam yalan olmamalıydı, her şey tam olması gerektiği gibi olmalıydı ve bende bunu yapmak için elimden gelini yapacaktım pes etmeyecektim.
Merdivenlerin sonuna geldiğim de kalbim adeta yerinden çıkacakmış gibi atıyordu çünkü, sidra sadece 1 kapı uzağımdaydı ve ben içeri girip ona bakmamak için kendimle çelişiyordum.
Sidranın odasının kapısının önüne geldim, biraz dinledim içeriden ses geliyor mu diye, bu yaptığım yanlış geliyordu ama onu görme isteğimi bastıramıyordum bir türlü, biraz dinledikten sonra uyuduğuna emin oldum zaten yol baya yormuştu onu uyumuştur diye düşündüm ve anlık bir cesaretle odasının kapısının açmak için harekete geçtim.
Yavaş yavaş açtım kapıyı, Allah tan kapılar yeniydi de ses çıkarmıyorlardı, kapıyı biraz açtıktan sonra önce kafamı uzattı içeri çünkü yattığından emin olmam lazımdı eğer uyumuyorsa burada bu şekilde olmam benim için kötü sonuçlanabilirdi.
Ve evet şanşlıydım uyuyordu sidra.
Yavaş yavaş adımlarla içeri ilerledim, sidraya her yaklaştığımda kalbim deli gibi atıyordu.
Ve sonunda onu görmüştüm, çok özlediğim sırma saçlarımı ve bebekler gibi uyuyuşunu görmüştüm.
Çok güzeldi... Her hali her şekli çok güzel di.
Yüzümde Aptal bir tebessümle baktım ona yüzünün her detayını izledim, saçlarının ince telli oluşunu sarı sırma saçlarının odanın içine sinen ay ışığında nasıl parladığını, dudaklarını, kirpiklerini hatta nefes alış verişini bile aşkla izledim.
Ne bakmaya doyamadım ne de bakmaya kıyamadım.
Biraz daha yaklaştım ve güzel kokusunu içime çektim öpmek isterdim elbet ama uyanabilirdi riske atamazdım sadece kokusunu içime çektim ve belki bu fırsat elime geçmez diye onun resmini çekmek istedim gerekli ayarlamaları yaptıktan sonra güzel bir açı ayarlayıp resmini çektim.
Son bir kez daha koklayıp yine aynı şekilde sessizce odadan çıktım.
Elimi kalbime koydum ve biraz öyle durdum çünkü sanki adım atarsam yere yığılacak gibiydim kalbimin sakinleşmesi gerekiyordu.
Biraz öyle durduktan sonra kendi odama geçtim ve direkt üstümü çıkarıp kendimi yatağa attım hala hastane yorgunluğu vardı üzerim de, bir elimi başımın altına koyup diğer elime telefonu aldım ve çektiğim resime doya doya baktım.
Baktım güldüm hayal kurdum ve sonra uykuya daldım...
Belirli bir süre sonra sidranın sesini duyar oldum...
"doruk abi"
Diye sesleniyordu naif sesiyle.
Ulan insan rüyada bile abi dermiydi ya vicdansız.
Tekrar duydum aynı sesi ama bu sefer omuzunda bir dokunuş hissettim.
"doruk abi hadi uyan"
Sidra idi bu ve rüya değil gerçekti sanırım omuzuma dokunan da oydu.
Gözlerimi yavaş yavaş açmaya çalıştım elimde telefon o şeklide uyumuşum, aklıma gelen ani düşünce ile hemen telefonu yorganın altına soktum ve uyku sersemi sidra ya dönüp;
"ne oldu güzelim neden uyanıyorum ya"
Gözlerimi tam açamamış olsam da sidranın güzel gülüşünü görebiliyordum, bana farklı bakıyordu, biraz daha kendime gelmeye çalışarak iyice açtım gözlerimi ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF 🪐
RandomYoldan çıkmış haytamın, ucu bucağı gelemeyen ihanetlerin ve en dibe batmışlığım...Benim için artık umut yok, dediğim zamanda gördüm onu,ARAF ta kalışımın bilmem kaçıncı yılıydı, gözleri ışık oldu yoluma, gülüşleri nefes oldu bana, ama tek bir sıkı...