Bazı kararlar ve bazı hatalar geri dönüşü olmayan yollara sokar insanı,.
Öyle bir seçim yaparsın ki hiçbir şekilde geçmişi düzeltmenin faydası yoktur, dilediğin özür bile karşında ki insanı için espri den farklı değildir.
Şuan hem doruğun hem babasının ve hemde dedesinin hissettiği tam da böyle bir duygu.
Yanlış kararlar yanlış seçimler ve dönüşü olmayan halledilemeyen özürler.
İşin neresinden bakarsanız bakın koca bir çıkmazdan başka bir şey değil.
Tam da doruğun kafasında dönen düşüncelerdi, bunlar.
Yol boyu konuşmadılar hiç ama doruk içinde ki sıkıntıya bir sebeb bulamadı, güldü dalgaya vurdu ama içi öyle huzursuzdu ki ne yapacağını neye yoracağını bilemiyordu.
Sidra da doruktan farksız değildi.
Onun düşündüğü ise bu olaylar gün yüzüne çıktığında ailesi ve sevdiği adam arasında kalmaktan korkuyordu, ya teyzesi istemezse ya annesi izin Vermezse aklını bir den fazla soru kemiriyordu.
İki side kafasında ki soru işaretleri ile evlerinin önüne gelmişlerdi, doruk arabayı park ettiğin de, seslice bir nefes bıraktı boşluğa bakarak.
Sidra da aynı şekilde iç geçirmekle yetince sadece.
"korkunun acele faydası yok" dedi sorum ne sessiz nede sesli bir şekilde "gidip konuşalım ve şu işi halledelim bir an önce" diye de sıkıntılı bir şekilde devam etti konuşmaya, sonra da kısa bir süre sidraya bakıp arabadan indi.
Sidra ise doruğu taklid ederek aynı şekilde arabadan inip doruğun yanına geldi "ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın ben seni çok sevdim doruk, ve hepte sevmeye devam edeceğim bunu unutma olur mu" dedi sidra doruğun elini sıkıca kavrayıp yüzünü ona dönerken.
Doruğun tam da korktuğu şey buydu işte sonun da için deki sıkıntıya bir ad koyabilmişti, sidrayı kaybetme korkusuydu bu, ve şuan sidranın dedikleri ile daha da artıyordu için deki sıkıntı, ondan vazgeçmek, bunu düşünmek dahi istemiyordu.
Ama işin sonunda bunun olmasından da korkuyordu."ne demek şimdi bu sidra, neden bana veda eder gibi konuşuyorsun" diye korkarak sordu doruk, elleri çoktan yumruk olmuştu, kaybetme korkusuna bir de sinirlenme duygusu karışmıştı, beyni Alllak bullaktı.
Derin bir nefes aldı sidra, sonra doruğa dönerek "bende bilmiyorum doruk, korkuyorum içeride olacaklardan annemin tepkisinden kararlarından korkuyorum, senden vazgeçmek istemiyorum, ama ailem ve sen arasında kalırsam da ne yapacağımı bilmiyorum" dedi üzgün çıkan ses tonuyla gözleri dolu dolu bakıyordu doruğa.
"ama... Ama bana bırakamam dedin sidra senin bir suçun yok senin bırakmam dedin şimdi neden böyle söylüyorsun" dedi doruk yıkılmış bir şekilde kalbi ağzında atıyordu neredeyse heyacanla sidradan gelecek cevabı bekliyordu.
Sidra ise gözleri sıkıca kapadı, kapanan göz kapaklarını fırsat bilerek biriken bir kaç damla göz yaşı aktı yanaklarına doğru, sonra doruğa dönerek onun ellerinden tuttu sıkıca sımsıkı sarmaladı ellerini sonra doruğun gözlerinin içine bakarak.
"emin ol doruk, o kadar çok seni bırakmak istemiyorum ki, sırf sadece bu yüzden onlara bir şey demek istemiyorum ama bir yanda da teyzem için çok üzülüyorum, annem ne der ne tepki verir bilmiyorum o yüzden ailem konusunda sana bir şey diyemiyorum, sana dediklerimin arkasındayım ben senin bunda suçun yok, ve ben seni ne olursa olsun bırakmak istemiyorum, gerekirse karşı çıkarım annemlere onları ikna ederim olmadı mı alır seni kaçarım ama ben bir kez daha bırakamam seni doruk, evet sana bunları söyledim çünkü bazı şeyler benim elimde olmadan gelişebilir ve sadece bil istedim "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF 🪐
RandomYoldan çıkmış haytamın, ucu bucağı gelemeyen ihanetlerin ve en dibe batmışlığım...Benim için artık umut yok, dediğim zamanda gördüm onu,ARAF ta kalışımın bilmem kaçıncı yılıydı, gözleri ışık oldu yoluma, gülüşleri nefes oldu bana, ama tek bir sıkı...