Bölüm 9 🦋

47 4 0
                                    

YUSUF ' TAN ?

Merdivenlerin başında durdum, duyduğum sesler sidra ve doruğa aitti, bir kaç merdiven daha inip hem daha rahat görebilmek hemde iyi duyabilmek için uygun bir basamakta durdum.

Onları uzaktan gören herhangi bir insan birbirlerine ne kadar aşık olduğunu görebilir hatta anlayabilirdi de, bizde yıllarca anladık ama belli etmedik, ama şuan gördüğüm manzara hiç istediğim yada hayalini kurduğum bir manzara değildi.

Biri kardeşim, diğeri kan kardeşim, neresin den bakarsan bak çıkmaz son gibi görünüyordu.

Ne uzun ne de kısa doruk her zaman ki gibi çok uzatmadan kesip attı konuyu ve son konuşmasını da yapıp vedasını da etti.

Bu durum çok tasvip etmediğim bir durum olsa da, ne hissettiklerini anlayamadığım için elimden çok da bir şey gelmiyordu.

Tepkisiz gözlerle izledim doruğu, yıkılmış görünüyordu, bitik, sanki karşımda 23 yaşında genç delikanlı değil de, 80 yaşında bir ihtiyar vardı, acısı olduğu her halinden belliydi, üstelik konuşma başından beri yumuruk yaptığı elleriyle kendini tuttuğunu da çok belli ediyordu.

Zoraki bir gülüşle baktı bana, teselli ister gibi yada çok yardım
Sonra ;

"başlamadan bitti, canı sağ olsun" dedi, gözleri dolu dolu bakıyordu, sanki karşımda o 15 16 yaşımda ki kırgın doruk vardı.

O zamanlarda da hep böyle olurdu, ailesi onu kandırdığın da ve gerçek ortaya çıktığında hep soluğu benim yanımda alırdı.
Bağıra bağıra ağlar sonrada uyur kalırdı, muhtemelen yine aynısını yapacaktı, kapının önüne çöküp kafasını ellerinin arasına alıp canı çıkana kadar bağırıp sonra sakince yatağa geçip uykuya dalacaktı, bu doruğun kendince üzülme şekliydi, yaralı ama ayakta durmaya çalışan bir gençti sadece, elinden başka ne gelebilirdi ki.

Tepkisizce baktım yüzüne, ne o ne ben bir şey söylemeden, yavaşça gitti odasına, izin verdim yine aynı şekilde üzülmesine izin verdim 7 senedir izin verdiğim gibi yine ağlamasına izin verdim.

Hızlı adımlarla aşağa inip sidranın başına dikildim, ilk defa kardeşim hatalıydı, yaptığı kabul edilir bir şey değildi, açıkcası böyle bir şeye kalkışmasına çok şaşırmıştım, ama şuan ona destek olmalıydım.

Omuzlarından tutup ayağa kaldırdım, beni görünce
"abiii" diyerek sakınca sarıldı ve daha şiddetli ağlamaya başladı.

Ona da izin verdim rahatlaması için kendine gelmesi için izin verdim.

Uzun bir süre öyle kaldık, ağlaması durunca kendimden uzaklaştırıp yüzüne baktım, sessizce akan göz yaşlarını silip;

"gel otur şöyle de konuşalım" dedim.

Kafasını sallatığ kalktığı yere oturdu bende karşına geçip tekrar konuşamaya başladım;

"anlat bakalım, ne oldu bu gün ne konuştunuz da siz bu durumdasınız, sabah nasıldınız şimdi nasıl, hepsini atlamadan anlat"

Dedim hafif sinirle, sidra göz yaşlarını silip, kendine gelerek dorukla olan bütün konuşmasını anlattı, her bir olayı anlayışında ya ağzım açık kalıyor yada sidranın bunu nasıl yapabildiğine şaşırıyordum.

En son konuşması Bittiğin de hala ağlıyor ve elleriyle oynuyordu ben ise şaşkın bir şekilde sidraya bakıyordum, bir süre sonra kendime gelerek sakince konuşmaya başladım.

"inanamıyorum sidra sana gerçekten inanamıyorum, beni pişman ettin ya valla şaşkınım şuan, sabah doruktan ayar yiyeceğimi bile bile geldim sana doruğun hislerinden bahsettim sen artık üzülme diye ama senin şu yaptığına bak ya sen bunu nasıl düşünürsün sidra, çocuğa umut verip bırakmak ne demek biz sana bunu mu öğrettik, ki bu konuda en çok darbe yiyen birine yaptın bunu, hala aklım almıyor hala gerçekten inanasım gelmiyor"

ARAF 🪐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin