Bölüm 35: Yalnızlık

3.6K 154 13
                                    

Dünya garip bir yerdi. Ne zaman ne olacağını asla kestiremezdiniz. Aslında onun bu garipliğine neden olan şey insanlardı. Garip olan asıl şey insanlardı. Tıpkı Ateş gibi.

Daha düne kadar yaptıklarını çok iyi hatırlıyordum. Şimdi ise... Galiba gerçekten bitmişti hikaye. İki aydan beri onu tanıyordum ve bu yaptığı hiç ona göre biri değildi.

Acaba gerçekten dediği gibi yaptığı o bütün şeyler taktığı bir maske gibi yalan mıydı? Gerçekten yanında kalmam için mi öyle davranmıştı bana? Sertçe davranırsa yanında kalacağımı ne düşündürmüştü ona?

Ve o yalnız değildi. O kadar arkadaşı varken neden yanında kalmamı istemiş olabilirdi ki?

Dediklerinden sonra buraya gelip bizi bu kadar yakın görüp tek kelime etmeden geldiği gibi dönmüştü.

'' Onun burada ne işi var? '' dedim Efe'ye dönerek.

'' Bilmiyorum. '' dedi Ateş'in gittiği tarafa tekrar bakarak.

'' Bizi yanlış anlamasın sakın? '' dedim ve telaşla ıslak kafamı kaşıyarak Efe'ye döndüm.

'' Yanlış anlasa ne olur ki? '' dedi bana bakarak.

'' Yani... '' dedim ve diyecek bir şeyler düşündüm. '' Aramızda bir şey yok bizim sonuçta. Hem onu kıskandırmak için hemen kendimi sana yamadığımı düşünecek. '' dedim ve gözlerimi denize çevirdim düşünceli bir şekilde.

'' Bade. '' dedi tatlı bir sesle ve başparmağı ve işaret parmağıyla çenemi tutarak denize doğru çevirdiğim kafamı ona bakmamı sağlayacak şekilde çevirdi. Göz temasının daha iyi olabilmesi için oda bana doğru biraz kafasını eğdi. '' Kendini bana yamadığın falan yok. Yanında olmak istediğim için yanındayım. Hem de o kadar kovmana rağmen. Buraya gelirken ne kadar ağladığını gördüm. Ateş seni üzüyor. Bunu görebiliyorum. '' Araya giren ses yine gök gürültüsüydü. Biraz serptirip giden yağmur, daha sert bir şekilde geri geliyor olmalıydı. '' Neden hala onu umursuyorsun? '' dedi bundan hoşlanmıyormuş gibi.

Çenemdeki elini yavaşça çektim ve o da üzerime doğru eğdiği kafasını kaldırarak daha dik bir duruş aldı.

'' Onu umursamıyorum Efe. Sadece yanlış anlaşılma olmasını istemedim. '' dedim gözlerimi kaçırıp kollarımı ovuşturarak.

'' Üstünde benim kıyafetlerim var Bade. '' dedi ve sinirle güldü. '' Yanlış anlaması çok olası. ''

'' Ona açıklayabilirim ama. '' dedim alnımı avuşturup. Ama ne yapacaktım? Peşinden mi koşacaktım? Peki ya söylediğimde 'iyi de bundan banane' diyip beni salak gibi bırakırsa ne olacaktı?

Ellerini pantolonunun cebine soktu. '' Sen bilirsin güzellik. '' dedi hafif tadı kaçmışçasına. '' Ben arabaya gidiyorum. Sen de gel peşimden. Bir yerlere gidip konuşuruz. İyi hissetmediğinin farkındayım. '' dedi son bir kez gözlerime bakıp. Sonra arkasını döndü ve yürümeye başladı. Hala üstsüz olduğunu fark ettim. Ellerinde bağcıklarından tutup sallandırdığı ayakkabıları ve cebinde olan diğer eliyle kendine özgü bir havası vardı. Bir kenara fırlattığım ayakkabılarımı buldum ve ayaklarıma geçirdim. Islak t-shirtümü de elime alıp çoktan gözden kaybolan Efe'nin kumda bıraktığı izlere basarak yol kenarına çektiği arabasına kadar geldim. Yola bakarak yürüyordum.

'' Bade. ''

Duyduğum ses ilk defa içimde değişik bir duygu oluşturmuştu. Efe'nin sesinden farklı bir sesti.

Kafamı kaldırdığımda gördüm Ateş'i tam karşımda.

Efe'nin arabasına yaslanmış ellerini karnında birbirine bağlamış bana bakıyordu. Sinirli değildi ifadesi. Sadece biraz kırgındı. Ya da ben kafamda kurduklarım yüzünden böyle görüyordum.

AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin