Bir şey fark etmiştim. Bana mı öyle geliyordu, yoksa Ateş son günlerde benle daha mı az uğraşmaya başlamıştı? Eski Ateş yoktu sanki.
Dün de sabah beni okula bırakmaya zorlamış, daha sonrasında da aile birliği odasında kafama Yağız ile ilgili saçma düşünceler sokmuştu. Daha sonrasında da okulda dahi yoktu zaten.
Hepsi buydu.
Eskiden olsa beni saçma sapan işleriyle uğraştırır, yine sinir ederdi. Tabii ki şu an da ona biraz sinir oluyordum ama o kadar da fazla değildi.
Bu sessizliği beni korkutuyordu. Bir şeyler düşünüyor olabilirdi.
Çantamı tek omzuma takıp yemek masasından kalktım.
'' Bade, çok az yedin kızım. Aç kalacaksın! '' dedi arkamdan annem. Yemek masasına doğru döndüm ve gözümü doymuşçasına donatılmış masada bir gezdirdim. Aslında birkaç dakika öncesine kadar bayağı açtım. Tabi annem yine derslerden ve YGS'den konuşmaya başlayınca lokmalarımın boğazıma düğümlendiğimi hissetmiştim. Babam ise sessizce olanları izliyordu.
Neden bana YGS'yi hatırlatıyorlardı ki? Zaten beni yurtdışındaki istedikleri bir üniversiteye göndermeyecekler miydi? Tek istedikleri benim yüksek bir puan yaparak arkadaşlarının çocuklarının yanında ezik kalmamam, daha doğrusu benden çok onların ezik kalmamasıydı.
Ah, barajı geçemesem bile umurumda değildi şu an.
'' Sağol anne, doydum ben. '' dedim ve yapmacık bir gülümsemeyle kapıdan dışarıya attım kendimi.
Arkamdan hep böyle bu çocuk diye bir şeyler geveleyerek babama anlatıyordu. Sahi, babam neden sessizdi bu aralar? Küçük kardeşimi büyütmeleri için birine vermelerinin kötü olduğunu geç olsa da anlamış mıydı yoksa babam? Kimi kandırıyordum. Asla anlayamayacaklardı.
Bahçe kapısından sokak kaldırımlarına çıktığımda, Ateş, her zamanki gibi evin önünde arabasına yaslanmış bir şekilde yerini almıştı.
Bu sabah gerçekten pürüz çıkartasım yoktu. Akşam bir parti vardı ve mutlu olmalıydım. Bu sefer planlarım farklıydı. Yıllardır yaptığım gibi çekingen olmaktansa Yağız'ın üstüne üstüne gidecektim. Tamam, belki bir kız için bu doğanın kurallarına aykırıydı ama artık tak etmişti.
Arabanın önüne yaslanmış, baştan başa siyah giyinmiş haliyle beni sert ve düşünceli bakışlarıyla süzüyordu. Pantolon ve t-shirt ikilememle yine onu hayal kırıklığına uğratmış olduğum belliydi. Bu benim tarzımdı. Rahat ve dikkat çekmeyen. Ve kolay kolay değişmeyeceği de besbelliydi.
Ön kapıyı açtım ve çantamı kucağıma alarak oturduktan sonra kapıyı kapattım. Şu havaya kalkarak açılıp kapanan kapıları pek sevmiştim doğrusu. Babam hiç bu tür bir model kullanmamıştı.
Önce birkaç saniye afallayan Ateş, şaşkın bakışlarla şoför koltuğuna oturdu ve kafasını bana çevirdi.
'' Aslında gayet normal görünüyorsun badem. '' dedi dudağının kenarıyla gülümseyerek.
'' Ne zaman kelime oyunları bırakıp açık tabirler kullanacaksın? '' dedim. O hala sırıtırken, ben laf sokacağını hisseder gibi sinirlenmiştim.
'' Kafan diyorum, güzel mi bugün? Kuzu gibi bindin arabaya. '' dedi. Onu takmadan kafamı önüme çevirdim.
Arabayı kullanmaya başlayıp devam etti. '' Yoksa artık bana karşı koyamıyor musun? '' dedi. Şu kendini beğenmiş gülüşlerine hiçbir şey diyemiyordum. Çünkü kendini beğenmesi gerekecek kadar yakışıklıydı. Ve bu oldukça sinir bozucuydu. Parti ile ilgili ona bir şeyler söylemek en başta istememiştim ama böyle konuşmasına da dayanamıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş
JugendliteraturBir fermuarla hayatın ne kadar değişebilir? Hayal etme, çünkü cevabı zaten tam burada. Kapak tasarım: holanriss