Bölüm 40: Bilinmeyenler

3.5K 174 18
                                    

Bu bölüm #bff için EcemElmas
Media: Bade

Bağdaş kurup oturduğum çimenlerin üstünden olup biteni izliyordum. Ateş'i sinirlendirmiş görünüyordum. Böyle bir şey söylediğim için sinirlenmesi biraz hoşuma gitti ve pis pis sırıttım. Sessiz sinema oynayanların arasına karıştı ve gözüne kestirdiği Efe'nin yanına ilerledi. Kolunu tuttu ve kulağına doğru eğilip bir şeyler söyledikten sonra Efe kafasını salladı ve oyunu bırakıp onunla birlikte kalabalığın içinden ayrıldı.

İkisi şu an o kadar havalı görünüyorlardı ki.

Gözlerimi kırpıştırdım. Ateş'in de dediği gibi kendimi çok çabuk kaybediyordum. Aslında gözüm Efe'ye kaymıyordu bile, sadece Ateş'e bakan kızlar var mı diye etrafı incelemeye çalışıyordum. Befru'nun onlara baktığını görünce hangisine baktığını anlamaya çalıştım. Gerçekten Ateş'e öylece bakıyordu. Okulun başlarında Befru ile Ateş'in yakınlığını hatırlayınca vücut sıcaklığımı yükseldiğini hissettim.

Sinirle oturduğum yerden kalktım ve Arya'yı aramaya koyuldum.

Arya ile geçirdiğim yarım saatin ardından Yağız gelip Arya'yı alıp gitmişti. Yağız'ı gördüğüm anda aklıma bahçede gördüğüm içki şişeleri geliyordu ve bu düşünceyi başımdan savmak için bayağı bir efor harcıyordum.

Kulağımda kulaklığımla bir ağaca sırtımı dayayıp insanları izlemeye başladım. Y&Y'ın indirdiğim albümündeki şarkıları en baştan beri açtım. Sınıfımız dış görünüş olarak ortalamadan bayağı bir yüksek olmalıydı. İki tane taş gibi kız vardı: Arya ve Befru. Dört beş tane de ortalamaya tekme atan havalı çocuklarımız vardı. Sanki hepsi bizim sınıfa düşmüş gibiydi, diğer sınıflarda dikkat çeken pek kimse yoktu.

Arya ile Yağız'ı izledim bir süre. Çimenlerde oturan Yağız'ın bacaklarına kafasını koymuş konuşuyordu Arya. Yağız ise umursamaz bir tavırla etrafı izliyordu.

Başımı biraz çevirince aynı dondurmayı yiyen iki kızı gördüm ve midemin kalktığını hissederek hemen gözlerimi onlardan ayırdım.

Herkes kendi halindeydi. Bakış açıma giren Ateş ve yanındaki Befru'yu görünce gözlerimi sinirle kısarak bakışlarımı biraz daha odakladım. Befru bu aralar Efe ile takılıyordu. Ve şu an da banklarda oturan Efe ile Ateş'in ortasına oturmuş heyecanlı bir şekilde bir şeyler anlatıp duruyordu. Efe onu dinliyordu gülümseyerek, ama o daha çok Ateş'e bakarak konuşuyordu. Ateş ise kollarını karnında çaprazlayıp arkasına doğru yayılmıştı ve sıkılmışça etrafa bakıyordu.

Befru'nun Efe'yi taktığı yokken, Ateş'in de Befru'yu taktığı yoktu. Garip bir şekilde durumdan fazlasıyla zevk aldım ve ben de Ateş gibi ellerimi karnımda çaprazlayıp bir süre onları izledim. Befru açık açık Ateş'in ağzının içine düşecekti.

Efe ile son zamanlar yakın olması da Ateş'le ortak birini bulup ona yaklaşmak için olabilir miydi acaba?

Bu kızın derdini anlamıyordum. Tamam, fazla güzeldi. Ama ben Yağız'dan hoşlanırken Yağız'a yazıyordu, ben Ateş'e karşı bir şeyler hissetmeye başlayınca da ona sarmıştı. Kimden hoşlandığımı bilmiyordu tabii ki, bilmesine imkan yoktu. Ama tesadüfler acayip derecede sinirlerimi bozmaya başlamıştı.

*

Sert bir şekilde ismimin bağırıldığını duyunca bir anda titreyerek gözlerimi açtım ve ardından kıkırdamalar duydum. Sanırım halime gülünüyordu. Ne ara uyuya kalmıştım? Ve daha önemlisi kim bağırmıştı adımı?

Yaslandığım yerden kalkıp arkama baktığımda Fikret Hoca ellerini arkasında bağlamış, ciddiyetini korumaya çalışıyordu.

'' Sanırım gönüllümüzü çoktan bulduk çocuklar, ha? '' dedi öğrencilere bakarak.

AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin