Bölüm 38: Fark Edilen Duygular

3.3K 181 8
                                    

Bu bölüm @smnrkayhan içindi, yorum yok, oy yok, iyi okumalar.
Ateş birkaç santimetre ötemde bana böyle dikkatle bakarken eriyip kollarından akmaktan biraz korkuyordum.

Ama düşünmem gereken daha önemli bir soru sunmuştu bana. Nasıl bir soruydu bu böyle? Ben olmasam da gitmek isteyecek miydin demişti. İyi de ben zaten hiç gitmek istememiştim ki. Ne o yokken, ne de şimdi.

'' Ben hiçbir zaman gitmek istemedim Ateş. '' dedim kafamı yavaşça iki yana sallarken.

'' Az önce gidip benden kurtulacağını söyledin. '' dedi. Öyle bir bakıyordu ki bana; lütfen sana inanmamı sağla der gibiydi.

'' Sinirliydim. '' dedim kısık bir sesle.

Atkuyruğumdan çıkan bir tutam saçı eliyle yukarı doğru yapıştırdı.

'' Olma. '' dedi hızlı hızlı. '' Sinirli falan olma, ben seni sinirlendirmeyi bırak kıracak bir şey yapmamak için ne kadar uğraşıyorum bir bilsen. '' dedi.

'' Ateş... '' dedim ve sağ elimi sağ yanağına koyup yavaşça okşadım. '' Bu sen misin? '' dedim fısıldar gibi. '' Çünkü şu an bunlar bir oyunun parçasıysa beni asla bir araya gelemeyecek kadar küçük parçalara ayırmış olacaksın. '' dedim düşünmeden.

'' Hiçbiri oyun değil. '' dedi yanağımdaki elinin üstüne elini koydu. '' Ben buyum. '' dedi gülümsedi. '' Ben kendimi bütün çıplaklığıyla sana sunmak için kaç gecedir düşünüyorum. Ve sen... '' dedi ve bir anda asılan suratıyla yanağımdaki elini indirdi ve avuçlarının içine hapsetti. '' Ben bütün sırlarımı söylemek için kendimle savaş verirken buralardan gideceğini söylüyorsun. Hatta söylemiyorsun bile. Ağzından kaçırıyorsun. Son gün mü haber verecektin bana? Uçağa bindiğinde mi, çoktan okula başladığında mı? Yoksa öylesine çekip gidecek miydin? '' dedi ve dudaklarını sinirle birbirine bastırdı. '' Beni hiç tanımıyormuş gibi... '' dedi dikkatle gözlerime bakarak.

Hiçbir şey söyleyemiyordum. Söyleyecek bir şeyim olmadığından değil, söyleyecek çok şeyim olduğundan dolayıydı. Gözlerim dolarken avucunun içine aldığı elimi bıraktı ve birkaç saniye bomboş bana baktı. Bir şeyler söylememi, acısını azaltmamı istiyordu. Ama söyleyemiyordum. Benim seni bırakıp gitmeye cesaretim zaten hiç olmadı ki diyemiyordum. Kendime direnmekten bıktım, kabul edemiyorum demek istiyordum sıkı sıkı sarılıp. Ya bu hissettiğim şey aşksa demek istiyordum yüzünü ellerimin arasına alıp. Efe'ye benim ona aşık olduğum yalanını söylediğinde gerçekten üzülmüştüm. Şimdi de üzülüyordum. Ama bu sefer ya onu seviyorsam diye düşünmekten dolayıydı.

Ateş arkasını döndü ve parkın içine doğru hızlıca yürüdü. Görüşümden çıkana kadar onu izledim.

'' Ben sana aşık mıyım? '' diye fısıldadım gözlerim tekrar dolarken. '' Seni seviyorum ve senin de sevmeni istiyorum. Bu yüzden mi sürekli kızıyorum sana? Bana bütün kötü davranışlarını unutup bunun gerçek sen olduğuna inanmak mı istiyorum. '' dedim kendi kendime.

Ve aşağı düşen atkuyruğumu çözüp tekrar bağladım. Ardından bir ağacın dibine çöküp yerdeki çimenleri kopartarak oynama başladım.

Gelen ayak sesleriyle heyecanla kafamı kaldırdım. Ateş miydi?

Ah, hayır. Efe'ydi. Beni gördü ve parkın girişine doğru döndü ardından. Bir elini ağzına koyduktan sonra bağırdı. '' Hocam, Bade burada! ''

Ardından diğer birkaç öğrenciyle birlikte hocanın biraz kızgın biraz telaşlı hareketlerle yanıma geldiğini gördüm. '' Bade! '' diye bağırdı. Tam bir de hocadan azar yiyeceğim diye düşünürken hocanın bir gözü bacağıma kaydı ve ardından kızgın ifadenin yerini şaşkın bir ifade aldı. '' Bacağına ne oldu kızım? '' dedi.

AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin