☯
Dünya'da yaşarken sürekli beni evlatlık alan adamın odasına girerdim. Girdiğimde hiçbir şey anlamazdım. Beni evlatlık alan kadın bulurdu. Sessizce o odadan çıkarırdı beni.
Bazı günler iyi anına denk gelirdim.
Bazı günler dediğim, evde olduğu zamanlar. Kızmazdı bana. Arkadaşı gibi davranırdı.
Dışarı çıkacağı zamanlar, sanki değişime uğruyordu. Sesi bomboş çıkıyordu. Sadece bana karşı da değil, kızına karşı da öyleydi.
Bazı geceler babam olacak adamın bağırma sesleri gelirdi odama. Yatağımdan kalkarak, öz olarak kabul ettiğim kardeşimin yanına giderdim. Uyanmışsa eğer, kulağına kulaklık takardım. Aşağıda olan sesleri duymasın diye.
Sesler kesilmediğinde aşağı inerdim. Ve o kadını yerde dizlerini kendine çekmiş bir hâlde bulurdum. Yanına gitmek isterdim, ama bana başıyla hayır derdi. Gitmemi, onu kurtarmamı istemezdi.
Bazen o adamla zorla evlendiğini falan düşünürdüm. Sevgiyle baktığı yoktu. Daha çok nefret vardı o bakışlarında. Kendine ve kızına yaptıkları yüzünden ondan nefret ediyor olabilirdi.
Hiç unutmadığım bir gün vardı. Unutamadığım daha doğrusu.
Bir gün, okuldan eve dönüyorum. Ortaokul üçe gidiyorum. O adam evde yoktu. O kadın da hamileydi.
Eve girdiğimde, ev sessizdi. Ben de ses yapmamak için odama ilerledim. Odama girdiğimde, o kadının benim odamda olduğunu gördüm. Benim eşyalarımı topluyordu.
Şaşkınca onu izliyordum. Beni evden kovacağını düşünüyordum.
Bana döndüğünde ondan korkmuştum. Yüzünün her yeri morluk içindeydi. Bir eli sargıdaydı. Dudağı patlamıştı. Kaşından kan akıyordu. Acı çekiyordu. Çünkü eşyalarımı toparlarken acı içinde inliyordu.
Ona, ne yaptığını sormuştum. Sargı olmayan elimden tutmuştu.
"Gidiyoruz buradan," demişti bana. Kendi de geliyordu. En çok buna şaşırmıştım. Bir de hamileydi. Ama daha o zamanlar bilmiyordum.
"Ne oldu sana?" diye sormuştum ona. Gözleri doluydu.
Boyuma göre eğilmişti. Saçlarımı karıştırıyordu. Dudakları titriyordu. "Seni bu cehennemden kurtaracağım," demişti titreyen sesiyle.
"O izin vermez." Başımla kapıyı göstermiştim. O da bunun doğru olduğunu biliyordu.
Gözleri dolu olmasına rağmen gülümsedi. Bir insanın gülüşü titrer miydi? Onunki titriyordu.
"İzin alan yok," demişti içten gülümsemeye çalışarak.
Bir anda karnını tutarak inlemeye başladı. "Hayır," diye sayıklıyordu. "Hayır, lütfen," diye devam ediyordu. Gözünden bir damla yaş düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAY KÂŞİFLERİ
FantasyOkulun bahçesinde yalnız başına oturan Adar Bolat, yanına gelen genç kadının onu farklı bir dünyaya götürüp, hayatını değiştireceğinden bihaberdi. Gittiği fantastik dünya, ona yeni bir ad ve yeni bir hayat verir. Ancak yeni hayatında bulması gereke...