18. Bölüm: "Emanete İhanet"

12 3 25
                                    

"Hadi ormana gidelim!" diyen küçük Kamer'le, diğer çocukların bakışları ona döndü.

"Bence gitmeyelim." diye ormana baktı, diğer kız. Adı Evra'ydı. Ormana gitmek istemiyordu. Ve arkadaşlarının ona uyum sağlamalarını istiyordu.

"Bence de gidelim!" diyen erkek çocuğu ile, fikri sunan Kamer gülümsedi. "Babama hediye almak istiyorum. Bu aralar onu çok üzgün görüyorum. Sevinsin biraz."

"Hadi ama Şafak," diyerek kolunu Şafak'ın omzuna attı, Çakır. "Babana bir kez gülsen, baban mutlu olur zaten. Ne gerek var ki?"

"Aklıma takılan başka bir şey var." diyen küçük Mira ile, çocukların bakışları ona döndü. Her biriyle göz göze geldi. "Ailemizden izin almadan mı gideceğiz?"

"Ya boş verin, gitmeyelim." diyen Evra'yla, bakışlar ona döndü. Evra yüzünü buruşturuyordu. İçinden bir his gitmek istemiyordu. Ve arkadaşlarını engellemeye çalışıyordu. "Hem ormandan mı alacaksın hediyeni?" Kaşlarını çatarak Şafak'a baktı. "Gidersin köyden alırsın. Ormanda hediye mi olur ya?"

"Hediyeden kastım çiçek almaktı!" diye sitem etti, Şafak. O da kaşlarını çatmış, Evra'ya bakıyordu.

"Ya sanki odanızda hiç çiçek yok! Kopar işte onlardan birini, ver babana. Yeni almış gibi yap. Baban yadırgamaz bile!" Evra inat etmişti, gitmek istemiyordu. Ama oraya gideceklerini de çok iyi biliyordu.

4 arkadaşının inadı daha ağır basmıştı çünkü.

Şafak, Çakır'a döndü. "Sen babana hediye almak istesen bu yoldan mı yapardın?"

"Ne bileyim ben? Benim babam yaşıyor mu da sen bunu bana soruyorsun?" Çakır'ın söylediği sözle Şafak üzülerek baktı ona.

Unutarak sorduğu soruya pişman olmuştu.

Çakır'ın babası, Çakır daha 5 yaşındayken ölmüştü. Babasına yapılan katliam sonucu annesi ağır yaralıydı. Oğlunu kurtarmak için kendi canını ikinci plana atmıştı. Bu yüzden ağır yaralıydı. Oğlu ise 6 yaşına kadar komada kaldı. Ve 7'inci yaşına girerken uyanmıştı. Ama halen annesi uyanmamıştı.

Şu an her biri 7 yaşındaydı.

En küçükleri Şafak'tı. O da 6'ncı yaşını bitirmek üzereydi.

Şafak'ın annesi, Kâinat'ta bulunan bir hastalık yüzünden hayatını kaybetmişti. Şafak ise babasıyla yaşıyordu. Babasını üzgün görmek istemediği için elinden geldiğince onu mutlu etmeye çalışıyordu.

"Özür dilerim, Çakır..." Dudaklarını büzdü, Şafak.

Çakır buruk bir tebessüm etti. "Sorun değil..."

"Unutmuşum bir an..." Suçlu hissediyordu kendini, Şafak.

"Keşke bende her gün hatırlamak yerine, bir gün unutsaydım." Söylediklerini zihninde tarttı, Çakır. Yanlış bir şey demiş gibi, "Ama babam onu unuttuğum için bana darılırdı. İyi ki de unutmuyorum." dedi üzgünce.

UZAY KÂŞİFLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin