Bölüm şarkıları: Amo988- Sensin o
Barış Manço- Gibi gibi
Keyifli okumalar😙
"Benimle evlenir misin?"
Gece olduğu için hava fazlasıyla soğuktu. Onun tepkisiz halinin aksine benim dudaklarım istemsiz titriyordu. Burnumu çekerek karşımda gecenin karanlığında parlayan bal harelere diktim koyu kahve bakışlarımı.
"Bordo bereli eğitiminin çok zor olduğunu duymuştum. Girip de pes edenler bile sağlam bir kafayla çıkmıyormuş eğitimden..."
Uzun, sığ ve kıvrımlı kirpikleri titredi. Delirdiğimi falan bile düşünüyor olabilirdi şuan ama cümlemin sonunu getirdiğimde bana hak verecekti bence.
Devam ettim ciddiyetle, "Diyorum ki Yüzbaşı, komutanın eski günler yad etmek adına tekrar eğitime mi aldı acaba seni? Böyle bir teklifi normal bir kafayla yapmazsın diye düşünüyorum da."
Kaşları usulca çatıldı, erken yaşlanırdı bu adam ne de olsa kaşları sürekli çatıktı.
"Ciddiyim Ferda."
Çok açıklayıcı oldu sağ ol demek istedim ama madem o benimle oynuyordu bende oynardım. Hafif bir tebessüm sundum kendisine, "Bende ciddiyim Mahir Yüzbaşım."
Elindeki sigara izmaritini çöp kovasının demir kısmına bastırıp ezdi ardından çöpe attı. Elleri yüzüne çıktı kısa bir süre ovdu ardından bana döndü. "Arabaya geçelim her şeyi anlatacağım." dedi.
"Hay hay!" diyerek önden yürüdüm. zaten üşüyordum duyduklarımla da fazlasıyla gerilmiş ve şaşırmıştım ayrıca akşamdan bir korkum vardı. Ne tuhaf bir gece yaşıyordum böyle!
İkimizde arabasına geçtiğimizde ilk işi klimayı çalıştırmak oldu. Bacaklarıma hafif sıcak bir hava vurdu kendisine yüzlerce kez teşekkür etmek istiyordum gerçekten. Zira o kadar üşümüştüm ki resmen içim titriyordu!
Kafamı koltuğuna yasladım. Üzerimde hala onun üniforması vardı istemsiz daha da sarıldım ona. Başım hala koltuğuna yaslıyken ona döndüm "Seni dinliyorum..." diye mırıldandım. Çünkü derhal bu saçmalığa bir son vermeliydi bence.
Kısa bir iç çekti önce ardından, "Kağıt üstü bir evlilik, kısa süreli..."
Onu anlamıştım zaten bir amaç vardı ortada. Aksi halde ne kadar odun olursa olsun böyle bir evlilik teklifi yapmazdı herhalde fazla resmiydi nihayetinde.
Devam etmesi için gözlerinin içine baktım. O da ne istediğimi anlamış olacak ki sıkıntılı bir şekilde devam etti. "Seninle açık konuşmamı istiyor musun Ferda?"
Kaşlarım çatıldı, yerimden hafif doğruldum. "Zaten açık konuşmak zorundasın ya hani!" dedim.
"Kerep seni kaçırıp Arabistan'a götürmek için tüm belgeleri hazırlamış. 10 Mart saat sabah beşi on iki gece Irak'tan çıkışınız gerçekleşecek ardından Arabistan'dasınız."
Korkuyla yorgun gözlerim irileşti. Tırnak uçlarıma kadar ürpermiştim resmen. Kalbim göğüs kafesimden çıkacak gibi atıyordu.
Yutkundum gözlerimi kırpıştırdım, "Siz bu kadar bilgiyi biliyorsunuz... Neden onu yakalamıyorsunuz veya beni kaçıracağı gün yakalama gibi bir planınız mı var?"
Umarım öyle olurdu. Yoksa bu kadar bilgiyi bilmelerine rağmen bu adamı tutuklamıyorlarsa bu işin içinde kesinlikle başka bir iş vardı.
Yutkundu, "Hayır bak Ferda... Bu konuşmayı sana Enver Binbaşı yapacaktı ama bizzat ben yapmak istediğimi söyledim ona. Sana dürüst olacağım iyice dinle ve kararını ver."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HUDUT
Acción"Tatlı dile, güler yüze Doyulur mu, doyulur mu?" Sesli kahkahalar eşliğinde Neşet Babaya eşlik ediyordum, rakı bardağını kafama diktim ardından gözlerim karşı masaya kaydı. Dirseklerimi masaya yasladım, elimdeki rakı bardağını masaya indirdim usulca...