Telefonumun melodisini duymamla pencereden uzaklaşarak yatağımın üzerinde ki telefonumu elime aldım.
Babam arıyordu. Üvey babam..
İstanbula geldiğimden beri annem de o da aramıyordu, belli ki öğrenmişti.
Daha fazla bekletmeden aramayı yanıtladım.
"Arin, merak etme korumaları arttırdım, sana yaklaşamaz o şerefsiz" diyen babamla gülümsedim.
Buruk bir gülümsemeydi bu, iyi olup olmadığımı bile sormamış sadece koruma gönderdiğini söylemişti.
"Buraya gelemez misin baba?" dedim titreyen sesimi engelleyemeden. Ona ihtiyacım vardı. Bir babaya ihtiyacım vardı.
"Arin biliyorsun işlerim şuan çok yoğun hem sen merak etme o sana hiçbir şey yapamaz."
"Biliyorum baba, önemli değil."
Önemliydi, peşimde bir piskopat vardı ve ben yalnızdım. Babamın gönderdiği korumalar hiçbir işe yaramıyordu fakat o işleri yoğun olduğundan gelmeyeceğini söylüyordu.
Beni ikinci kez bu konu da korumalara teslim ediyordu ve korumaların onu durduramayacağını bildiği halde bunu yapıyordu.
"Eğer istersen başka bir ev ayarlayabilirim Yaz" demesiyle tüm korkularımı unuttum çünkü şuan öfkem korkumdan Daha fazlaydı.
"Bana bir daha Yaz deme!"
Kimse bana yaz diyemezdi onun dışında ve babam bu konu da ne kadar net olduğumu bilmesine rağmen bana Yaz diyemezdi.
"Arin bu konuda nede bu kadar sert olduğunu anlamıyo-"derken daha fazla dayanamayarak sözünü kestim.
"Biraz yorgunum, seni sonra arayacağım." dedim ve konuşmasına fırsat vermeden telefonu kapattım.
Bir baba kızının ona ihtiyacı olduğunu bildiği halde böyle yapar mıydı?
Sanmıyordum.
Bu kadar mı değersizdir onlar için, belkide haksızlık yapıyorduk onlara..
Abuzeriye sence kenan bey ile vakit geçirmek için erken mi?
Geç bile kaldın Arin, 17 yıl geç kaldınız birbirinize..
***
Gülmekten karnım ağrıyordu artık, önümde ki su dolu bardağı bir dikişte bitirdim. Kesin çilek gibi kızarmıştım fakat çokta umurumda olduğu söylenemezdi.
O domates gibi değil miydi?
Abuzeriye!
Evde, üvey babam ile olan konuşmamdan sonra kenan beyi arayıp biraz vakit geçirmeyi teklif etmiştim.
Kabul edeceğini düşünmüyordum fakat o hemen Kabul etmiş ve evlerimiz birbirine uzak olmasına rağmen soluğunu burada almıştı resmen.
" bi de suçu hazar'ın üstüne atıp onu camiden aldığımız için oraya götürdüğünü söylemesin mi" diyen kenan bey ile mümkünmüş gibi daha çok güldüm.
Kenan bey, bulut'un kenan bey ve rüya hanımın hazar'ı camiden çaldığını düşündüğü için onu caminin avlusuna geri bırakıp annesi ve babasının günahını affetmesi için Allaha dua etmiş.
Mjbiug8yugih8uy8hio8ujughjhg
Abuzeriye mümkünse sen bir daha gülme..
"Hazar ne yapmış?"diye sordum.
"Caminin onun evi olduğunu zannettiğinden kimseyi içeri sokmuyordu. Ezan okunduğunda da komşular çok gürültülü diye ağlıyordu."deyince tekrar güldüm.
Bir süre sonra ikimizde sessizleştik.
Kenan bey beni sahile yakın bir kafeye getirmiş tatlı yedirttikten sonra kahve alıp sahile indirmişti.
O kadar değerli hissediyordum ki, babanın varlığı o kadar güzeldi ki, kendimi babamın yanında onu kanatları altında korunmaya muhtaç hissediyordum.
"Teşekkür ederim." dedim sessiz bir şekilde.
"Ne için?"diye sordu kenan bey.
"Yanımda olduğunuz için, bana uzak olan güven duygusunu hissettirdiğiniz için, değerli olduğumu hissettirdiğiniz için en çokta babam olduğun için.."dedim.
Gözlerim dolmuştu, kenan beyin bana baktığının farkındaydım fakat bakacak kadar cesaretli değildim. Hele ki biraz önce yaptığım itiraftan sonra.
Ona, onun babam olduğunu kabul ettiğimi söylemiştim bir nevi..
O benim babamdı, tehlikede olduğumu bilmeden benim için geç saatte gelmişti, peki şimdiye kadar babam bildiğim adam o ne yapmıştı? Sadece koruma göndermişti. Hemde korktuğumu ona söylediğim halde..
Babam kenan beydi. Bunu anlamak için sadece bana olan bakışlarını görmek yeterliydi.
Kenan bey beni belimden tutarak oturduğumuz taşta kendine doğru çekti ve kolunu belimden çekmeden sıklaştırdı.
Bende beklemeden başımı omuzuna yasladım, başta irkilse de o da başını benim başıma yasladı.
O kadar huzurluydum ki, şimdiye kadar hiç hissetmediğim huzuru öz babamın yanında hissediyordum.
Baba kelimesi başkaları için ne ifade ediyor bilmiyordum fakat benim için çok özeldi.
Babam benim ilk sığınağımdı.
Bugün yeni bir ilk yaşıyordum, ilk defa huzuru ve güveni hissetmiştim.
Bugün 14 mayıs Salı, ilk defa babam ile baş başa huzurlu bir gün geçirdim.
Arkamızdan gelen sesle ikimizde sese doğru döndük.
Bir sokak fotoğrafçısı fotoğrafımızı çekmişti.
Adam gülümseyerek bize doğru yürüdü, fotoğrafı makineden çıkararak bize uzattı.
Fakat elinde birden fazla fotoğraf vardı, cafede otururken de fotoğraf çekmişti.
"Baba kız ilişkiniz çok hoşuma gittiği için fotoğraflarınızı çektim. Bunları size hediye etmek istiyorum."dedi.
Onun gizli bir şekilde fotoğraflarımızı çekmesi ne kadar hoşuma gitmese de çok güzel kareler yakalamıştı.
" Teşekkür ederiz" diyen kenan bey yani babam da benimle aynı şeye takılmış olmalı ki biraz önce çatmış olduğu kaşları şuan çatık değildi.
Adam bize fotoğrafları verdikten sonra yanımızdan ayrıldı. Bizde elimizde ki fotoğraflara baktık.
" bu fotoğrafları çoğaltmamız gerekecek sanırım çünkü hepsi paylaşamayacağım kadar güzel." Gülümseyerek kenan beye baktım.
O da gözlerini fotoğraflardan ayırarak bana baktı.
Biz konuşmasak bile gözlerimiz her şeyi açıklıyordu.
Kenan bey gözlerini tekrar fotoğraflara diktiğinde telefonuma mesaj geldi.
Telefonu açmayı düşünmüyordum fakat biri ısrarla mesaj atıyordu. Tam telefonu kapatacağım an da telefonuma bilinmeyen numaradan bir arama düştü. Bu o olmalıydı.
Kenan beye gizlice bakarak dikkatinin fotoğraflarda olduğunu görünce ondan bir kaç adım uzaklaşarak aramayı yanıtladım."Merhaba frejya"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arin Yaz Sezen
ChickLitAlışılmışın dışında bir Gerçek aile kitabı.. Bence bir şansı hak ediyor..