1.0

1.5K 101 18
                                    

Yine dönüp dolaşıp benim sitem ettiğim yere geldik. Bu sitemim insanlara yersiz gelebilir fakat ben kendimi anlatmayı pek beceremem.

Bu yüzden belki de neye sitem ettiğimi anlamayacaksınız fakat sorun değil, ben her şeye alıştığım gibi buna da  alıştım,

hayat alıştırdı.

Hayat benim için o kadar ilerlemiyor ki eskiden yerinde duramayan ben artık yerimden kalkmak bile istemiyorum.

Hayata karşı o kadar yenik düştüm ki artık ayağa kalkacak durumda bile değilim.

&

Sabah kalktığımda  hemen yanım da yatan Storm'un başını okşadım ve ayağıma çilekli panduflarımı geçirerek sıcacık yatağımdan ayrıldım.

Saatte baktığımda  sabah sekize geliyordu ve ben eğitime geç kalacaktım.  Okullar da bir hafta sonra başlıyordu, büyük ihtimalle  istanbulda yeni bir  okula başlayacaktım.

Hemen ihtiyaçlarımı giderip aşağı indim, bunu daha önce söyledim mi biliyorum fakat mutfak ve salon bitişikti.

Mutfağa girdiğimde dolaptan bir sandviç ve dün Rafet abiye  aldırdığım sıkma portakal suyunu aldım.

Bunları yedikten sonra hemen üst kata koştum ve rahat edebileceğim bir eşofman takımını üstüme geçirdim. Saçlarımı  at kuyruğu yapıp aşağı indim, ayakkabılarımı ve  montumu kaptığım gibi dışarı çıktım.

Bugün hava kapalıydı, büyük ihtimalle yağmur yağacaktı.

Rafet abi de arabanın önünde beni bekliyordu.

Geç kalmamak adına hemen arabaya bindim ve anlık bir gazla,
"Bas be koçum!"dedim.

Rafet abi beni tanıdığından tepki vermedi.

Bende arka  koltuğa geçtiğim için şükrederek arkaya boylu boyuna uzandım. Sanırım uykumu alamamış olacağım ki gözlerimi kapadığım gibi uyudum.

Bir süre sonra arabanın durduğunu hissettim. Fakat o kadar yorgundum ki umursamadan yattığım yerde diğer tarafıma döndüm.

Kapımın açılmasıyla,
"Arin hanım, kalkmanız gerekiyor, uyanın." diyen Rafet abiyi umursamadan keyfime devam ettim.

Rafet abi beni kaldırmak için uğraşırken bize doğru gelen adım sesleriyle Rafet abi de sustu.

Adımlar yanımızda durdu ve tanıdık sesi duydum.

"Uyanmıyor mu bizim  kaçak?" Bunu diyen Selim hocamdı. Rafet abi de onaylayınca birinin bana yaklaştığını, belimden ve bacaklarından kollarının geçtiğini hissettim. Havalanma birinin beni taşıdığından emin oldum ve hemen gözlerimi açtım.

Selim hoca beni kucaklamış  sahaya götürüyordu. Bana sormadan nasıl böyle bir şey yapabilirdi.

"Lütfen beni indirir misiniz hocam!"desemde Selim hoca gülmek dışında bir şey yapmıyordu.

Başımı arkaya çevirdiğimde Rafet abi ve diğer korumaların güldüğünü gördüm.

"Rafet abi, şu adama bir şey dermisin hocam olduğu için bir şey diyemiyorum."dedim fakat pek umursamadı. Artık umursasa da bir işe yaramazdı çünkü tesise girmiştik.

"İndirsene beni lanet adam!" Diye bağırdım. Herkes buraya baksa da o sadece sırıtıyordu.

Arin ben sana bu adama dikkat et demedim mi?

dedin abuzeriye,dedin ve ben lanet olsun ki umursamadım.

Çalışma alanına girince herkes çalışmaları bırakıp bize baktı.

Asil ve Ilgaz kaşlarını çatarken arka tarafta oturan Rüzgarın buraya doğru geldiğini gördüm.

O sırada Selim hoca kulağıma yaklaşarak,
"Kabul et güzelim hoşuna gitti seni taşımam."dedi.

Alay edip etmediğini anlamadığımdan yüzüne baktım gayet ciddiydi.

Bende ona ciddi olduğum konuyu göstermekten çekinmezdim o zaman.

Elimi yumruk yaptığım gibi suratına sert bir şekilde geçirdim.  Hiç beklemeden kucağından  atladım ve tekmeyi arasına geçirdim,acıyla bozulduğunu esnada eğilmişti bende dirseğimi tüm öfkemle ensesine geçirdim.

Lanet olsun ki öfkem geçmiyordu. Bunu bir kere yaşamıştım ve  bir daha olmayacaktı.

Öfkeyle yumruklarımı yüzüne geçirdim, kırılma sesiyle beraber adamın üzerinden kalktım, sanırım burnu kırılmıştı şerefsizin.

Rüzgar hemen arkadan gülümseyerek benim eserimi izliyordu. Gözleri bana döndüğünde hasar tespiti yapar gibi baştan aşağı beni sürdü fakat gözleri ellerimde kaldı.

Neden ellerime baktığını tahmin edebiliyordum.  Yumruk atarken büyük ihtimalle parçalamıştım elimi.

Hemen yanıma gelip ellerimi tutarak cebinden ne ara çıkardığını bilmediğim mendille kanları silmeye başladı.

Silerken üflüyor bir yandan da canımın acıyıp acımadığını soruyordu.

Sanırım sadece kenan bey ve rüya hanım değil, tüm Sezen ailesi bana iyi gelecekti.

Rüzgar biraz önce gelen ilk yardım çantasından çıkardığı yara bandını yapıştıracakken aklına bir şey gelmiş gibi elini cebine attı ve çilekli yara bandı çıkardı ve canımı acıtmadan yapıştırdı.

"Bunu nereden buldun?"diye sordum rüzgara.

"Periler getirdi ve bugün arinin buna ihtiyacı olacak dediler bende aldım ve kursa geldim."diyen Rüzgar abi ile gülümsedim.

Bana öyle şefkatle bakıyordu ki dayanamadım ve ona sarıldım. Rüzgar sarıldığım ikinci Sezen üyesiydi.

O da hiç beklemeden karşılık verdi. Abi sıcaklığını yıllar sonra tekrar hissetmiştim.

Teşekkür ederim Rüzgar, bende güzel bir yerin olduğu ve  olacağı için teşekkür ederim abi...

***

Arkadaşlar selamm arinin karakterini değiştirdimmm.

Medya: Arin Yaz Sezen..

Arin Yaz SezenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin