10. Mektup

12 4 19
                                    

"Bugün yine gezerken genç bir kızı bankta ağlarken görmüştüm. Turuncu saçları yüzüne dökülmüş, sessizce ağlıyordu. Sormadan edemedim.

"Neden ağlıyorsun?" dedim

Yüzünü önünden kaldırmadan cevap verdi. "Babam kız olduğum için beni evden kovdu." donup kalmıştım. Bir insan evladı sayesinde kazandığı kanatlarla neden melek olmayı değilde kocaman bir şeytan olmayı seçerdi ki? Aklım almıyordu. Cahil herif!

"Gel sana ev ve iş bulalım o zaman." dedim ve kafasını korkmuş gibi hayır dercesine salladı. "Babam öğrenirse beni öldürür..." dedi. Öfkem daha da büyüdü. Eski kafalı insanların en büyük cahilliği aklı değilde cinsiyeti büyük görmesiydi. "Annesini öldürsün o zaman ilk önce. Hem evden kovuyor hemde kendine bakacağın zaman seni öldürüyor. Kara cahil, gavur itine bak sen!" Kız gözlerime baktı, anlamıştı okumuş olduğumu.

Teşekkür ederim dercesine kafasını salladı ve kabul etti. Ona apartmanlarımdan bir daire verdim. Sonra da bir tanıdığın dükkanında işe girmesini sağladım.

O günden sonra kız kendi ayaklarında zirvelendi. Babası gelmişti elbet, hemde iki kere. İlkinde kızını öldürmek için -ki toplumdan güzel bir dayak yedi-, ikincisinde kızı zengin olup, kendi evini ve işini aldığında özür dilemek için - ki yine toplumdan daha sağlam bir dayak yedi- ve böylece dersini aldı.

Zorbalığa karşıydım ama zorbaları zorbalamaya değildim.

Kız dükkanda ilk kadın olarak işe başladığı için herkes kıza hoşgörü ile yaklaşmıştı ama onun korkuları ve önyargıları vardı. Zamanla o kız işinde iyi oldu ve tek başına yaşadığı için parasını rahatlıkla biriktirebiliyordu. Ne ona engel vardı ne de sömürgü.

Kazanan genç kız kaybedense zorba babası(?) oldu.

'Cesaret verdin bana' deyip dururdu hep. Bende ona sürekli ona cesaret vermediğimi, sadece içindeki cesareti uyandırmana yardımcı olduğumu tekrarlayıp dururdum.

Duygularda uyanır. Gerek iyisiyle,gerek kötüsüyle..."

İntiharın MektuplarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin