50. Mektup

5 3 0
                                    

Tayan'ın güncesinden ;

"Büyüdüm Buzdağı, yurda geçtim. Burası çok güzel, çok büyük... Burda bir sürü ablalar var. İyimilerdir acaba?

Evet Buzdağı, birisini görünce aklıma gelen tek şey iyi birisi olup, olmadığı geliyor...

Hocalar çok tatlı, arkadaş edinmeye ve hocalara zorluk çıkarmamaya çalışıyorum.

Yanımda anne ve babam yok. Onları özledim.

Bir kaç ay sonra yazıcam...

Geldim Buzdağı. Burdaki insanlar iyi değil, onlarda saçımı çektiler. Saçımdan nefret ediyorum artık, bunu yazarkende suçlu hissediyorum.

İnsanları geçtim, yoldaki çakıl taşına bile güvenmiyorum. Sana yazarken bile şüphe içerisindeyim... Sanki en ufak saçma sapan şeyi anne babasına ispikleyen şımarık çocuklar gibi...

Yatağımdan dövülerek kalktım, bunu yapan bir ablaydı. O'da iyi değilmiş. Saçlarım tekrar çekildi, yine vuramadım. Kaçtım.

Çarem yok.

Tek çarem kaçmak, sanki sürekli olarak onlardan kaçmam gerekiyormuş gibi hissediyorum, onlardan uzak olmak istiyorum, onların yakınında kendimi güvende hissetmiyorum.

Benim için her şey şüpheli.

Anlatamıyorum Buzdağı... Anlatamıyorum, unutuyorum...

Aklımdan geçen bir acı var, ruhumda onun acısını hissediyorum ama anlatacağım zaman, o acıdan kurtulacağım zaman sadece acı kalıyor ruhumda, sebebi gidiyor.

Kimseye derdimiz anlatamıyorum Buzdağı, canım yanıyor, canımı yakıyor ama unutuyorum..."

İntiharın MektuplarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin