33. Mektup

5 2 0
                                    

"Kutuplarda bir dağın varsa ülke değiştir. Çünkü kutuplarda ki o dağ, seni asla ısıtmaz. O dağ seni koruyamaz.

Ben o hataya düştüm. Çığ düştü sandım, meğer bu sefer çığ düşmemiş dağ çökmüştü...

O yükün altında kaldım. Bu mektupta anlatmak istediğimse babaydı...

Arkamda durdun sandım, beni fazla soğuktan ve aşırı sıcaktan korudun sandım. Yanılmışım...

Beni gerçekten fazla çelişkiye düşürdün baba. Her hayalime engel koyup, her derdimi hafife aldın. Sonrasında hayalimi veya derdimi sorduğunda sana cevap vermeyince kızdın.

Neden cevap vereyim ki...?

Zaten senin için önemsizdi... Sen kendince "babalık" görevini yapıp, bana derdimi ve hayalimi soracaktın, sonrasında ise kendi doğrularınla (!) bunlarla ya alay edecek ya da engel koyacaktın.

Sana bunları anlatmak gerçekten zordu, çünkü sana göre sen daima haklıydın. Haksız olsan bile...

Benim başarılı olduğum konudan esir alıp kendinin başarılı olmamı istediğin konuyu yapmamı istedin. Başaramayınca kızdın...

İlk olarak aklım kesinlikle kendi hayalim ve başarımdaydı...

İkincisiyse benim senin başarılı olmamı istediğin konularda asla başarım yoktu...

Ve sen bunları asla kabullenmedin.

Arkamda olduğunu söyledin. İnandım o an sana baba, güvendim. Sonra hayatın en acı gerçeğini yüzüme tekrar çarptın. Sen benden o kadar uzaktın ki baba, dünya düz dahi olsa, insanlar dev dahi olsa, seni göremezdim.

İşte sen benden o kadar uzaktın.

Her dayak yediğimde, suçun bende olduğunu düşündün. Evet baba, sen...

Şimdiyse boynumda hayatımın sonuna kadar taşıyacağım bir emareye sahibim.

İnsanların asla göremeyeceği ama benim daima yükünü boynumda taşıyacağım emareye...

Ve en az insanlar kadar bunun sorumlusu da sensin.

Minik kızının elinin kokusunu bir bezden koklayıp, sabahlara kadar kan ağlayacağına değmezmişsin... Bunu öğrettiğin iyi oldu, baba... "

İntiharın MektuplarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin